Keşke daha önce deprem bölgesine götürülseydiler keşke.
Devlette artık uyansın aq binlerce maden emekçisi var ülkede onların maaşına katkı yapıp afad görevi versin bu adamlar makina gibi çalışıyor öyle durumlarda sen ben gibi pembe götlü şehir çocuğu değiller.
Afet mi oldu çalsın sirenler tüm ocaklar dursun bölgeye hareket etsinler hiç bekletilmekten.
ekmeğini onuruyla, binbir zorlukla yerin yüzlerce metre altından çıkaran alnı, eli öpülesi çalışan. her iş günü üzerinde kefenini taşıyarak evinden, ailesinden ayrılan büyük insan. allah bir daha böyle büyük acılar yaşatmasın milletimize. her birinin ayrı ayrı bundan sonra evlerine sağ salim dönebilmeleri dileğiyle..
bolivyalı madenciler e göre, madenlerin hakimi şeytandır. bunda, madenlerin karanlık ve ürkütücü olması yatar. yine bu endişeye binaen britanyalılar, tanrıya dua etmişler; adaklar adamışlardır. "ben zaten burada cehennemdeyim, tanrım! beni cennetine al!!" demişlerdir. yine britanyalı madenciler, başlarına bela getirmesin diye, madenlere şeytan figürleri yapmışlardır.
ortaçağ madencileri ise: yer altındaki karanlıkta yalnız kalmamak için; dağ cinleri, hayalet keşişleri ve cücelerden medet ummuşlardır. madencilere göre bu figürler, insan veya hayvan olabilirler. dost olup kayaların ardındaki madenlerin yerlerini de gösterebilir; ama yanlış yapılırsa affetmiyorlardı. çoğu onun "eski bir madenci" olup bazen duvarlara tıkladıgına inanırlarmış. kimisi de, onu selamalamayanın başa bela getireceğine inanırmış. birisinin lambasına kendi yağından koyarsa lamba hiç sönmezmiş. ama ondan ateş istenirse, o kişiyi öldürürmüş.
dolmuşta kızların tacizine uğrayan, kitap okumasına dahi fırsat verilmeyen kişi. geç arkadaş, brad i kıvanç ı kenan ı. maden sapı gibi sapı olan yazar.
istanbul da yalnızca 700 bin nüfus cüzdanında, 3 milyodan fazla sivaslı, yalnızca peçetecilik yapmadığını gayet iyi bilen yazardır..
sivas ı çok sevmiştir ve sevecektir, memleketçilikten çok daha öte, memleketi anlamak için memleketini hele ki sivas ı tanımayı görev bellemiş yazar..
sivaslılar ın bir takım zavallıların dediği gibi, düşük işlerde çalışması kötü müdür, namussuzluk mudur taksicilik, yahut bir zamanlar bazı taraftarların sivaslı şimdi de sivasspor un teknik direktör ü rıza çalımbay ın babasına itafen güya yermek için yazdıkları rıza efendi iki ekmek bir şişe süt pankartıyla gurur duyar.
kaç sivaslı istanbul un yahut başka yerlerin sokaklarında, namusuyla çalışırken, yoksulluktan yitip gitmiştir, herkesin düşünmesi gerekir.
hasan hüseyin'den sivaslı hasan hüseyin den bir şiir;
Acıyı Bal Eyledik
Pir Sultan olur dirilir'
bak su bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde
kor olasın demiyorum
kor olma da
gör beni
damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
sanki kendimizi gütmüşüz
hor baktık mi karıncaya
kirdik mi kanadını serçenin
vurduk karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana
sen olmazsan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
ilenmek ne dilenmek ne
issiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yasamak ne
kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni
kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne
ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne
ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu
kor olasın demiyorum
kor olma da
gör beni...
ve bir şiir daha hasan hüseyin den; sivas a ve istanbul a saygıyla, sevgiyle;
Bu kenti sevdim dedim
Benim olsun demedim ki
Sevdim dedimse akşam kızıllığını
Gönlüm gibi akıp giden şu çayı
Şu ormanı şu denizi şu dağı
Benim olsun demedim ki
sivaslılar ın perişanlığıysa yani konu bir şiir daha, sivaslı ahsan hüseyin den;
insan pazarı
gondulardan gelmişik
açlık nedir bilmişik
aman ağbey yaman ağbey
gör bizi
sabahın seherinde sıcak yataktan
kopmuşuk da gelmişik bu güvenpark'a
gelmişik de birikmişik bu güvenpark'ta
'angara angara güzel angara'
aman ağbey yaman ağbey
gör bizi
çorum'lardan suvas'lardan oluruk
çangırı'dan ezirgan'dan gelirik
gırşeher'den yozgat'tanık vallaha
anşe'lerik fatma'larık gülüzar'larık
güllü'lerik hatçe'lerik ağbeyim
açlık nedir bilirik
hele sen bir al bizi
hele sen bir olur de
biz her işi görürük
cam silerik parıl parıl
halı kilim silkerik
ağartırık gap-gacağı
aş da yaparık
çamaşır dikiş nakış
yatak da gabartırık
süpürürük tertemiz
gül-gülüstan ederik
bakma öyle kibir kibir ağbeyim
bakma öyle horgörük
hele sen bir olur de
hele sen bir al bizi
hele sen bir goku sür
sultan olur sekerik
açlığın dini olmaz ağbeyim
yoksulluğun vatanı
kör olasın gahpe devran
biz açlığı bilirik
güvenpark'ta bir anıt var
gördün mü
aha böyle yamrı yumru bir daşdan
bildin mi
yazıyo ki o anıtta ağbeyim
'övün çalış güven türk'
garga bokun yememiş
it deşmemiş çöplüğü
biz gelirik gondulardan ağbeyim
aha orda bekleşirik
beklerik ki gelsinler
bizi ordan alsınlar
yap desinler aha şunu
yap desinler aha bunu
üşenmezik erinmezik
biz her işi görürük
yeter ki gelsin epmek
yeter ki brakmasın bu can bu teni
türkük diye övünüyok ağbeyim
açlık türkü bilmiyo ki
varak diyok iş üstüne
çağır çağır gelmiyo ki
çalışsak da güvensek da ağbeyim
övünsek da olma mı
anam sayrı üç yıldır
babam işsiz ağbeyim
gardaşlarım daha güççük
daha suçsuz ağbeyim
birileri gelse de alsa ya beni
yuğsam da arıtsam ya kirlilerini
dersim'lerden suvas'lardan oluruk
gıtlıklardan gıyımlardan gelirik
erinmezik üşenmezik ağbeyim
biz açlığı bilirik
güvenpark'ta o anıta
selam saygı ederik
eğer hasan hüseyin alevi derseniz kid ersiniz, bi de sünni şairden şiir o zaman, yavuz bülent bakiler'den;
Anadolu
Ben Anadoluyum...
Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç...
Şükrederek, kalktığım sofralarımda
Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç.
Hastalarım ölüm yataklarında
Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç.
Zaman zaman nankör çıktı büyütüp okuttuğum,
Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç...
Devlet denince hep vergi geldi aklıma
Jandarma deyince kırbaç...
En gümrah ırmaklarım boşuna akıp gitti
Üç beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç.
Gittim, yiğitçe döğüştüm gazâ meydanlarında
Ne tak-ı zaferler istedim, ne taç...
Savaşta çiğnetmedim hilâli düşmanlara
Barışta düştü üstüme gölge gölge haç...
Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ
Alın terine muhtaç...
Ben Anadoluyum, acılı, mahzun;
Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç...
hakkındaki en güzel şiirlerden birini orhan veli nin yaptığı, dünyadaki en zor işi yapanalrın ortak olarak karşılaştırdığı iş yapan insanlar,
orhan veli nin şiiri;
Zonguldak yolundayız.
Dağların tepesinden,
Birdenbire denizi göreceğiz.
Denizi gökle bir göreceğiz,
Şimal rüzgârları gelecek uzaktan.
O yolcu, biz yolcu,
Şimal rüzgârlarıyla öpüşeceğiz.
Güneşli bir günde,
Masmavi göreceğiz Karadeniz'i.
Balkaya'dan Kapuz'a kadar,
Karış karış biliriz biz bu şehri;
Eki'nin çiçekli bahçeleri
Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla;
Paydos saatlerinde yollara dökülen
Soluk benizli insanlarıyla...
Siyah akar Zonguldağın deresi;
Yüzkarası değil, kömür karası;
Böyle kazanılır ekmek parası.