madenci şapkası

entry1 galeri0
    1.
  1. Zonguldak'taki maden işçilerinin emeklerine ve anılarına saygıyla:

    MADENCi ŞAPKASI

    Çalışma masamın üstünde günlerdir:
    Eski bir madenci lâmbası. Yerdeydi
    nerdeyse üç yıldır. Neden göz önüne
    getirdim bu tuhaf gereci? Bir simge mi
    aranıyordum, bir göçüğün önsezisi mi
    yeşermişti içimde? Zonguldaklı şair
    Lütfi Fikri, -Fikri Lütfi miydi yoksa ?-
    armağan getirmişti. Adlar! -Kişi, kent, kitap
    fark etmez-; turnusol kağıdıdır belleğin,
    onlar da ihtiyarlıyor ve bunuyoruz.

    Sürgün kitabımdaki üç dize için
    tepilmişti onca mesafe: "Madencinin lâmbası
    ve kandili Ozan'ın
    aydınlatsın yolu".
    Ben de bir şaire ulaşmak üzre
    binmedim mi gece otobüslerine?
    Çalmadım mı Şişli'de bir bodrum
    katının kapısını? Göğsümde
    inanılmaz bir panik.

    Aydınlattı mı yolu lâmba ve kandil?
    Aydınlatabilir miydi? Yarınlarda
    yanıt, benim bilemeyeceğim.
    Yine de tutuk dilimde
    söküldükçe açan alevsi bir çiçek var:
    herkesin düşlerinden devşirilmiş,
    ve karabasanlarından.
    Yaslıyım bir ölü evi kadar ve dudaklarımda,
    bir gelinin gülümseyişi.

    Bir madenci lâmbası işte. Sayılar ve tuhaf
    harfler üzerinde: 19 ve C 249 D. Bir alt
    satırda 24 yazıyor. Gizemli aidiyetler: Kuyu,
    ekip, madenci ve lâmba. Kişinin silindiği
    yerler. Kuyudan kuyuya dolaşıyorum
    en olmaz vakitlerde. Vuruyorum korkuyla
    damarlara kazmayı ve kalıyorum
    geçmişin göçüklerinin de altında.

    Bir lâmba. Nedir onu Keats'in
    "Yunan Vazosu"ndan ayıran? Sır
    nerde, ölümsüzlük nerde? "Güzellik
    gerçek, gerçek de güzelliktir" demişti Keats.
    Günlerdir dinliyorum, dokunuyorum
    metalin soğuk gövdesine ve konuşsun diye
    bekliyorum benimle
    yoksulluğun kalbi.

    Bilmem sordu mu bunları kendine
    boğazı düğümlenmiş ve alnı siyah
    Zonguldaklı kardeşim;
    bekledi mi gerçeğin ve güzelin yanıtını
    taşların ve köklerin içinden?

    Ahmet Oktay
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük