"Yerin derinliklerinden geldiler, ellerinde
susmak bilmeyen bir yer altı güneşiyle, ne kadar
diplere bastırılsa o kadar boğulmak bilmez yankısıyla
yüreklerinin.
Ağır ağır geldiler, karanlık sarnıçlardan sıza sıza,
sağır küplerde birike birike, yararak kaslarının içine
yuvarlanmış sızıları ve ciğerlerinde yer etmiş
ışıksız lekeleri.
Geldiler bir büyük sesin harfleriyle ağızları dopdolu,
suskun çamuru küremek için kentin gölgeli
sokaklarından, sıyırıp almak için yıllardır gökyüzüne
birikmiş pası, ovmak için isli alnını sabahın.
Anıt bildiler sıradan ve gösterişsiz bir günü, diyecek
sözleri varsa anıt bildiler, akacak bir yatağı varsa
ırmaklarının ve atacak köprüleri varsa anıt bildiler,
toplandılar o anıtın çevresine.
Sonra her gün geldiler, artarak geldiler, kadınları
çocukları ve alkışlarıyla, yoğurt mayalar gibi geldiler,
pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi, su gibi, ateş gibi.
Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına, yeni
yollarla tanıştı ayakları, her gün yeni kabuklar çatladı,
yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini, bir kent
oldular sonunda
maden kazalarında son nefeslerini verirken hemen hemen hepsi içerideki vagonların raylarında can vermişlerdir.
nasıl mı? anlatıyım.
allah muhafaza yerin 2000 metre kusur altında bi maden faciası veya katliamı yaşandı. bütün çıkış yolları kapandı. dışarıdan ne oksijen alınabiliniyor ne de içerideki karbondioksit dışarı veriliyor. içerideki oksijen kişi sayısına göre 8 saat ile 3 saat arasında değişiyor.
oksijen karbondioksitten daha hafiftir. bi facia olduğunda işçilerin hepsi ayağa kalkarlar oksijen alırlar. bu 40 dakika daha hayattasınız demek. kademe kademe çömelirler. her kademede 10 dakika daha hayattasınız.
sonra herkes ilk önce yüz üstü sonra sırt üstü uzanıyor. bu da yaklaşık olarak sizi 7 - 8 dakika daha hayatta tutuyor.
işte benim yüreğime koskocaman bir taş koyan olay şu.
hayatta kalanların 10 saniyeden az bi vakiti var. 20 metre ötedeki rayların oraya ulaşmak için. neden mi?
olurda rayların arasında kalan oksijenleri kullabilmek için. lakin yetmiyor kodumun oksijeni.
sadece kayıplarımız değil halen iş başında olanlarını da unutmamamız gereken işçilerimiz.
Tıpkı diğer işçilerimize yapmamız gerektiği gibi.
müstahak, kader, bama dokunmayan yılan bi yıl yaşasın diyip bi yana çekilmekle olmaz.