nişantaşı'ndaki en lüks restoranlardan birindeydim, hatta o kadar lüks bir yerdi ki restoranın girişinde 'ben çok lüksüm ehe' yazıyordu. tam o sırada yanıma cahil ama sırf yakışıklı olduğu için işe alınmış sarışın top gibi bi çocuk geldi ve 'efendim' ne istersiniz? diye sordu. ben ise en pahalı makarnandan getir bakalım dedim. böyle deyince kafasını kaldıran genç efendim en pahalı makarnamız 50 dolar dedi. ne? diye kükredim birden, 50 dolara yemek mi olur yahu? çabuk bana 150 dolarlık makarna yapın diyerek tüm restoranı inlettim, az sonra tony montana edasıyla tüm müşterilere nutuk çekecektim, bunu anlayan garson kendini feda etti ve bana sataşma cürrettini gösterdi;
+ bakın burası nezih bir restoran dımam mıı?
- dımam ne lan?
+ bakın madem paranız var neden makarna yiyorsunuz?
- yahu canım makarna istedi diye makarna yiyemeyecek miyim? lan illa italya'ya mı gideyim?!
+ bana gel 200 dolar ver hem makarna ye hem de beni =)
- lan?
evet kardeşlerim garson hem cahil hem fakir hem de eşcinseldi. 5.000$ dolar bahşiş bırakıp kaçtım o restorandan. alt tarafı fakirlerin 50 kuruşa bile yediği o makarnaları ben en pahalı yerde en pahalı şekilde yemek istemiştim yahu. tek suçum zengin olmak mı azizim?!