maddi özgürlük olmadığı için aileye muhtaç olmak

entry14 galeri0
    14.
  1. insanın canını acıtır .

    senin ekonomik özgürlüğün yok ailene bağlısın para isterken bile yüzün düşer gıkın çıkmaz , her şeyden önce iş sahibi olun bırakın aşkı meşki , diyorlar ya aşkla meşkle karın doymaz tam yerinde bir söz .
    0 ...
  2. 13.
  3. Baba ekmeği zindan ekmeği, koca ekmeği meydan ekmeği demiştir atalarımız.
    0 ...
  4. 12.
  5. insanın kanına dokunan durumdur.

    "çalış, kendi paranı kazan" demek kolay da part-time eleman alan yerler de resmen köle arıyor. karın tokluğuna çalıştıracaklar utanmasalar.

    öte yandan tipik türk ailelerinden yukarıda bahsedilmiş, ben de bahsetme gereği duymuyorum. sadece kendi paramı kazanmaya başladığımda artık onlara ihtiyacım olmadığını suratlarına suratlarına vuracağım. çünkü bunu onlar istedi. kendi bencillikleri ve "bizi falancaya rezil etme" anlayışları yüzünden yaşlandıkları zaman onlarla ilgilenmeyeceğim. sadece paraya ihtiyaçları olduğu zaman hesaplarına parayı trink diye yatıracağım o kadar. ayrıca o "falanca" denen akrabanın da ölmüşlerini!!!
    1 ...
  6. 11.
  7. --spoiler--
    kim kazanmazsa bu dünyada ekmek parası,
    dostunun yüz karasıdır, düşmanının maskarası
    --spoiler--
    1 ...
  8. 10.
  9. ülkemizde aile büyüklerinin verdiği son karar hep sen oku ben yer siler sana bakarım olduğu için çocuklar iş aramaya yeltenmez bile. Muhtaçlık, ebeveynlerin çocuklarından istedikleri en büyük itaat göstergesidir bir nevi ego tatmini diye biliriz. Çocugun biraz aklı ermeye başlayınca spora, sanata yönlendirmeye maddi özgürlüğün yetmiyorsa bırak sana muhtaç olmasın çalışsın özgür olsun.
    1 ...
  10. 9.
  11. okul faslı bitip gerçek hayata dönüldükten bir süre sonra işe başlamamış olan gencin yaşayacağı psikolojik travmadır bir nevi.

    muhtç olmak gücüne giden varsa işe girip kendi ayaklarının üzerinde durmayı deneyebilir. büyümek için bünyeye iyi gelecektir.
    1 ...
  12. 8.
  13. olay madii zgürlük değil devletin sana bu güvenceyi vermemesidir, diğer gelişmiş ülkelere bakıldığı zaman 18 yaşında bireyler evden ayrılırlar neden? çünkü devlet güvencesi vardır inanır. ancak bizde yaş olmuş 27 iş saibisin ancak yinede aile ile beraber yaşarsın.
    0 ...
  14. 7.
  15. dayatma sorunudur bu. böyle bir zorunluluk doğurmuştur toplum. aile der, seni ailenin ferdi yapar, sen aile kurana kadar muhtaç eder. bunu devlet eliyle profesyonelce yürütür; okullar bunun için vardır, hastaneler bunun için vardır, adalet sarayları bunun için vardır. kendi varoluşundan bihaber ölen onca insan... acıklı.
    0 ...
  16. 6.
  17. bir maddi özgürlük olmadığı için kocaya muhtaç olmak değildir.

    neticede ailendir. onlar istediği için hayata gelmişsindir ve seni hayata getirirken de plan program yapmışlardır, büyüyeceksin, konuşacak, yürüyecek, okula gidecek, mezun olacak ve evleneceksindir. zevk iniltileri arasında düşünemişlerdir bunları tabii, ancak "artık bir çocuk yapsak mı" kısmında bütün bunların hayali kurulmuştur. e bütün bunların hayalini kurarken 18 sene sonra üniversiteye göndereceklerini, okul biter bitmez iş bulamayacağını filan hesaba katmamış olabilirler zira onlar o sırada evliliklerinden sıkılmış ve evde minicik birşeyin heyecanıyla evliliğin monotonluğundan kurtulmayı planlıyorlardı aslında. sonra büyüdün ve onlara yük mü olmaya başladın? yok öyle bir şey. hesapla kitapla seni dünyaya getirenler, bir çocuğun sorumluluğunun ömürlerinin son nefesine kadar üzerlerinde olacağını mı hesaplayamadılar yani. anne ve babaların "seni okuttuk büyüttük, şidi sıra sende" mantığı sadece ve sadece
    bencilliklerinden, egolarının zirve yapmalarından kaynaklıdır.

    sen daha küçücük bir çocukken bir şeyi başardığında nasıl da koltukları kabardı, "aslan oğlum yapar", "benim prensesim her şeyin en iyisine layık, herhalde başaracak çünkü babasının, annesinin kızı" diyerek... şimdi bir de başarısızlıklarını düşün. "sen kime çektin böyle bilmiyorum ki!!!" bağırışlarını. iyi birşey yaptığında aslandın kaplandın. başarısızlığında kime çektiği bilinmeyen bir çocuk. işte bunlar hep onların egoları.

    şimdi sen büyüdün ve onlara bakma yükümlülüğünü bir şekilde ima ediyorlar ki, bunu da başar ve "benim aslan oğlum, benim her şeyi başaran kızım şimdi de kardeşine yardım ediyor, bize de destek oluyor " diyerek o inmez egolarını daha da şişirebilsinler.

    bakmakla yükümlüler ve sırf on dakikalık zevk için onlar istedi diye bu hayatı yaşamak zorunda kalmamızdan mütevellit onlara muhtaç olduğumuzu bizlere düşündürtmemeliler.
    2 ...
  18. 5.
  19. 4.
  20. kafayı her gün duvardan duvara vurmaktır. vefa desen var, bunalıp bir şey yapamamak dersen var, var alayı var. her konuda onlara danışmak farzdır sanki. onların isteklerine göre haraket etmek..
    2 ...
  21. 3.
  22. aile çocuğa bakmakla yükümlüdür, yaşı ne olursa olsun, hele de istediği halde iş bulamıyorsa, bu bir gerçek.
    dert etmemek iş aramaya devam etmek gerek.
    ülkede pek çok gencin yaşadığı çok insani bir şey bu.
    tesellisi ise, geçici olduğunu bilmek.
    1 ...
  23. 2.
  24. en kötüsü de internetten bulduğun hayatının aşkıyla evlenmeni yasaklamalarıdır.

    kız istemeye gitmezler ,düğün paranı vermeyiz derler..zor iş..
    3 ...
  25. 1.
  26. herhangi bir gelir bulunmadığı için, hâlâ ailenin kaynaklarından beslenmeye devam etmektir.

    çoğu zaman öyle kötü bir durumdur ki kendinizi bir yük gibi hissedersiniz. özellikle üniversite bittikten sonra bu durumu yaşıyorsanız, öğrencilik yıllarınızdaki -mesleğe başlayınca artık kardeşine sen para yollarsın, bizim borcu sen ödersin- gibi laflar her bakışlarında yüzünüze patlar. belki kimse bir şey söylemiyordur ama zaten o soğuk sessizlik her şeyi anlatıyordur. çoğu zaman ihtiyaçlarınızı bile dile getirmeye çekinirsiniz. garip bir suçluluk duygusu hissedersiniz içinizde. tüm bunların yanında bir kağıt parçasının her şeyi düzelteceğini bilmek vicdanınızı daha da sızlatır.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük