diye tepki verdiğim, ben o işlerden hiç anlamam dediğim, noluyo ki şimdi onu içince diye sorduğum bir takım şeyleri kullanan insan buraya çıkıp da kendini afiş eder mi amına koyayım diye sonlandırdığım.
tanıdığım ateistlerin hepsi zararlı madde bağımlısıydı. biri de diyordu ki: "sizler zevki bile tek taraflı yaşıyorsunuz. ben biseksüelim, dolu dolu yaşıyorum"." ibneyim" demiyor da, altyapı hazırlıyor aklınca. bu yaratık beyoğlunda sosyeteye tarot falı bakıyordu. "ateizmle çelişmiyor mu lan bu?" diye sorduğunuzda hebele hübele abuk subuk konuşup kafa şişiriyor, bütün ateistler gibi bir çuval gevezelik edip hiçbirşey söylememeyi başarıyordu.
"Emin olmamak hiçbir şeyden, tereddüt etmek aynadaki görüntüden, doğal uyuşturucu gibi. Muz kabuğu ya da kurbağa sırtı yalamaya benziyor. O kadar tereddüt ediyor ve şüphe ediyorsun ki fazla düşünmekten uyuşuyorsun. Bütün ihtimalleri hayal ediyorsun. Bütün sonuçlarıyla. Birileri buna halüsinasyon diyor. Oysa hayatın kendisi "halüsinojen", Oksijenin kendisi uyuşturucu. Öyle bağımlısı olmuşuz ki birkaç dakikalık eksikliği öldürüyor."
eski bir bağımlı olan yavuz turfan koçak der ki ; *Alkolizmin % 76 gibi yüksek oranda genetik olduğunu duyunca bingo demiştim. Şimdi biliyorum ki bağımlılık bir hastalık ve sadece durdurulabiliyor, önemli olan uyuyan aslanı uyandırmamak-yani hiç başlamamak.