zeynep değirmencioğlu başroldedir, evet, lakin bilindik "ayşecik" filmlerinden epey farklıdır. baştan sona gıcık bir filmdir. hele çocukken zeynep değirmencioğlu filmerini izlemiş, sevmiş, bu kızı çocuk filmleriyle bağdaştırmış insanlar için daha da gıcıktır. "aaa ayşecik varmış, du bi izleyim nasılmış" deyip izlenildiği takdirde, "bu ne lan böyle?" gibi tepkiler verdirtebilir.
neyse, filmimiz şöyledir -aklımda kaldığı kadarıyla-
ayşe kızımız yanında bir kız arkadaşıyla -ki kendisi biraz daha salak, sarışın ve seksi biridir- antalya turu yapmaktadırlar, hem de bisikletle. kızlarımız gayet cömert kıyafetler içinde, şarkı söyleye söyleye, bisikletlerini süre süre ve çevredeki abazan bakışlar eşliğinde yollarına devam ederler. bir sürü tacize uğrarlar falan filan bir şeyler olur (filmi izleyen bir çocuk içinse bu bir şoktur -ayşecik'li filmde olur mu öyle şey lan?) derken bir tatil köyüne benzer bir mekanda konaklamaya koyulurlar. orada orta yaşlı bir beyfendiyle tanışırlar. dışardan gayet düzgün biri gibi görünür bu. romantik, yakışıklı, sakin, kibar vs.
birkaç gün sonra, ayşe'nin yol arkadaşı -içlerinde "seksi" karakter açığını kapatan- aniden ortadan kaybolur. ayşe kızı arar durur. tahmin edeceğimiz gibi, bu sarışın ve seksi kız tecavüze uğramış ve öldürülmüştür (izleyen çocuk için ikinci şok etkisi). klişe bir türk filmi sahnesi olan, "dolabın kapısını açınca içinden yere düşen çıplak kadın cesedi efekti" burda da devreye girer. ayşe çıldırır, koşar da koşar, ağlar, korkar, koşarak sahile ulaşır, sahilde o düzgün beyfendiyle karşılaşır. hemen kollarına atlar, ağlar höyküre höyküre. adam onu teselli etmeye başlar. o anda kamera ayşe'nin poposuna odaklanır, o da ne? düzgün ve ortayaşlı beyefendinin eli ayşe'nin en olmadık yerlerine doğru uzanmaktadır (al sana üçüncü şok etkisi). ayşe kız, neye uğradığını şaşışır, adamın kollarından sıyrılır, suratına nefretle bakar, ve bu adamın arkadaşını öldüren sapık olduğunu anlar... film böyle biter.
zeynep değirmencioğlu ve sinema güzeli beyza başar'ın başrolde oynadığı 1975 yapımı yeşilçam'ın ilk korku filmlerinden biridir.
Filmin Orjinali:
and soon the darkness (1970)
hülya antalya'da yaşayan sarışın sexy bir kızdır. arkadaşı ayşe'yi yaz tatil için yanına davet eder. denize girip, ata binerler, eğlenirler...
daha sonra hülya bisikletle bodrum'a gitme teklifi yapar. ayşe ilk önce kabul etmez. ama hülya:
+ alman, fransız, ingiliz kızları yapıyor ya! bizim neyimiz eksik! 20. yüzyıldayız... falan deyip ayşe'yi ikna eder.
ve macera başlar.
yolda onları çok tuhaf şeyler bekler.
çocukken tv'de izleyip epey korkmuştum. yıllar sonra tekrar izliyorum: