adamın klibindeki "1 dolarlar" dikkat çektiği için kendisine soruşturma açılmış. vatandaş ihbar etmiş bir de.
ya diyoruz sözlükte işsiz çok diye. vatandaş 'gerçek' hayatından bilmem kaç dakikayı ayırıp saniyeler süren görüntüyü kendince irdeleyip birilerinin canını sıkabiliyor. kim bilir bu olay klip yönetmeninin başını ne kadar ağrıtacak.
bir sanatçıya değil de; bahsi geçen örgütle el ele gezen, birbirlerinin ceplerinde söz hakkı olan bakanlara soruşturma açtırsanıza hadi?
biz de o örgütlere yakınlığını korkusuzca söyleyen insanlara soruşturma açsak mı? gerçi; vatan haini ilan edilmeden önce bariz olan partiye katılıp "kandırıldım!" derseniz kapılar çok rahat açılıyordu değil mi?
sizin kendinizden olanı kayırmanızı öpeyim. yatacak yeriniz yok.
yeni ve tanınma ihtiyacı duyan bir müzik insanı. mabelsakız markasıdır, matiz ise sarhoş kimseler için kullanılan tanımlamalardan bisidir. ikisi bir araya geldiğinde anlamlı bir şey çıkmıyor, tabi bu sadece bir teori. myspace'deki binlerce şarkıcı arasında yok olmamasını umuyoruz.
kaldır kapağı bak
kimler can çekişiyor cennette
kim çoktan ölmüş
kim diri kendi cehenneminde
demiş adam. daha ne desin?
bu adam şarkıyı söylemiyor, yaşıyor. dinleyiciye de yaşatıyor şarkıyı aynı zamanda. ayrıca şarkılarının sözleride gayet kaliteli. demet akalın ya da nihat doğan ın şarkıcı sayıldığı bir ülkede boşverin çok kimse bilmesin bu adamı. az kişi bilelim biz onu.
söylese o ben söyleyemem şarkısı vardır ki, yeşilçam tadı bırakır insanda. arafta kesinlikle dinlenilmeli. o konuya girmiyorum bile. kısaca bütün şarkıları dinlenilmeli.
merhabalar. bugün canımı sıkan bir şeyden bahsetmek istiyorum. yukarıdaki post, dünkü hz. mevlana ziyaretimiz sırasında, türbe kapısı önünde, kibarca benle fotoğraf çekilmek istediğini belirten iki genç arkadaşımdan birine ait. birlikte çekildiğimiz fotoğrafımızı bu metinle paylaşmış. yer bildirimi ve hashtag yapmayı da ihmal etmemiş. bir başka dinleyicimin yorumu sayesinde farkettim. tuhaf hissettirdi. çocukluğumdan başlayıp şimdinin youtube yorumlarının yarısından fazlasını kaplayan bu tavır beni hiiiç şaşırtmadı aslına bakarsanız, alışığım her türlüsüne, sevgiye de sevgisizlik ürünü her türlü içeriğin tillahına da. ama dün bulunduğumuz yerin özelinde düşündüğümde fazla düşüncesiz, kalpsiz ve tutarsız buldum bu hali. belki çok uzun süredir ilk defa içim cız etti. ben de buraya bir not düşmek istedim. şu konuda bir anlaşalım istiyorum artık sevgili arkadaşlar: top! tüfek! ibne! dönme! ve benzeri hitap şekilleriyle insanları, beni, yaralayamazsınız; bu kelimeler benim için herhangi bir hakaret / aşağılama / alay / ötekileştirme hissi asla asla asla içermiyor, içeremez. üzüntüm de şunla ilgili zaten: isterim ki sizin için de içermesinler. isterim ki öncelikle kendi benliğinizi sevip ona saygı duyun. isterim ki dünyadaki yerinizi bulmak için daha faydalı kelimeler kullanın. isterim ki hep bir sorunuz olsun. isterim ki size ait olmayan ezbere bilgilerle yürümeyin. isterim ki sevginin karşısında diliniz de kalbiniz gibi tertemiz kalsın. isterim ki bilerek konuşun. isterim ki mevlana'nın kapısına neden gittiğinizi bilerek gidin. isterim ki güzel olduğunu düşündüğünüz şarkılar varsa orada ne konuşulduğunu biraz olsun hissedin. isterim ki kadın ya da erkek ya da herhangi bir kimlik ile herkes tek başına şapşahane bir birey olabilsin. isterim ki bu cümleler bir işe yarasın. isterim ki şarkılar şiirler kalbinize değsin. çoğumuzun gözü bağlı şekilde sabah akşam ben! ben! ben! diye şuursuzca bağırıp durduğu bu yeni çağ ortamında çok mu şey istiyorum? bilmiyorum. bu aralar instagram'dan da çok sıkılıyorum. söyleyeceklerim bu kadar. sevgiyle.