Bu durumun küçük ölçekteki basit bir örneğini, ABD'de esaret döneminde yaşanmış olan olaylardan uyarlanan 'The Roots' adlı dizi filmin bir sahnesinde görmek mümkün:
Güneyliler iç savaşı kaybetmiş ve anayasaya eklenen bir madde ile esaret suç haline getirilmiştir. Ancak geçimleri ve zenginlikleri arazilerinin işlenmesine bağlı olan çok sayıda güneyli beyaz, esirlerini serbest bırakmak istememektedir. Bu duruma kanuni bir kılıf uydurmak isteyen beyaz efendiler, eski esirlerine bir borç dökümü çıkartırlar ve söz konusu borcu kapatmadan gidemeyeceklerini söylerler. Siyahlar borçlarını arazilerde çalışarak ödeyeceklerdir. Ancak artık esir olmadıkları için barınma, yiyecek ve diğer ihtiyaçlarını eski efendileri karşılamak zorunda değildir. Bu nedenle de eski efendileri bir yandan çalışmaları karşılığında (sözde) kazandıkları miktarı borçlarından düşerken, diğer yandan maliyetlerini hesaba ekleyecekler, ancak bunu yaparken gelir ve gider dengesini borcun hiçbir zaman sıfırlanamayacağı şekilde ayarlayacaklar, sonuç olarak da siyahlar ilelebet karın tokluğuna arazilerde çalışmaya mahkum olacaklardır. Anayasayla teminat altına alınmış olan özgürlükler, bu şartlar altında elbette siyahlara ekonomik anlamda pek bir şey sunmayacaktır. Zira önceden 'esir' olarak çalışan ve temel ihtiyaçları efendileri tarafından karşılanan insanlar, artık 'işçi' olarak aynı şartlarda çalışmaktadırlar. Kazandıkları para ancak temel ihtiyaçlarına yetebildiği için de, fakirlikten kurtulmaları bir yana, özgür olmaları dahi mümkün olmayacaktır.
not: serdar kaya' nın küreselleşme : Dünyanın Sahipleri yazısından alıntıdır.