müşteri üzerinde psikolojik bir baskı oluşturur. çok derinlere girmeden yanınıza gelirse mağazadan kaçarsınız ama artık çok geçse mecbur bir şeyler deneyip alır ve kaçarsınız.
amerika birleşik devletleri'nde çok görülmezler. gelince en fazla bir "merhaba, özellikle baktığınız bir şeyler var mı?" derler, sonra yollarına devam ederler. türkiye'deki muadillerine örnek olsalar keşke...
önce güler yüzle "hoşgeldiniz" der. sonra da sizi göz hapsine alır. önce huzurunuz kaçar, sonra neşeniz. öyle hemen de çıkamazsınız dükkandan, hem ayıp olur düşüncesi hem de cicili bicili şeylere bakma isteği sizi tutar. başlarsınız gezinmeye, tabi o da peşinizde. askıdaki tişörtleri karıştırırken sizi baştan aşağı süzer, ama tabi tişörtler karıştırılırken kafa tezgahtardadır. orada durur ve "al artık ne alacaksan, beni burda bu kadar beklettin, hele bir şey almadan çık da göreyim." der gibi dikilir. müşteriye kendini hırsız gibi hissettirir. yanınızda birileriyle sohbet ediyorsanız, sevimli olmak adına lafa karışır. "siz kardeş misiniz? anneniz mi? bence arkadaşınızın dediği doğru, öbürü size daha çok yakıştı." gibi katli vacip dedirtecek laflar eder. kabine de sizle birlikte ilerler. insanın "bari kabinin içine de gel beraber deneyelim. hem daha yakın oluruz." diyesi gelir. denenen şey beğenilirse alınır sorun çıkmaz, ama beğenilmezse ezile büzüle, "ben biraz daha dolaşayım en iyisi." denilir. tezgahtar da "tabi efendim, iyi günler." der ama içinden neler söylediğini hissedersiniz adeta. bir daha da oraya adımınızı atmazsınız tabi.
-merhaba, hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabilirim?
+merhaba, hoş bulduk.
-ne bakmıştık?
+sizi bilmem, ben öyle bakıyorum yani.
-şöyle yeni modellerimiz var görmek ister misiniz?
+...
-nakitte kolaylık sağlıyoruz. x karta bilmem kaç aya kadar taksit imkanı var. ayrıca bu reyondan aldığınız iki ürünün biri yarı fiyatına geliyor.
+hıhı çok güzel. hadi hoşça kalın.
(bkz: yalı spor)
Hemen tersliyorum bi daha yanıma gelmiyolar ikinci emre kadar . Üzülüyorum tabikide bizde bu işlerdeyiz ama istemeyenin gözünden anlıyorum hiç gitmiyorum yanına .
Bide sıraya giriyolar emre bu senin diye aq sanki koyunuz biz .
bir de sapık gibi adamın peşine takılır bunlar. yahu rahatsız oluyorum işte biri peşimde dolanınca. sanki arkadan pıçağı saplayacakmış gibi hissediyorum.
böyle bir satış elemanına denk gelince "ben yardım gerekirse sizi çağırırım." diyorum ama bazıları yine de gitmiyor. adamın gözünün içine baka baka suratlarında o yapmacık gülümsemeleriyle takibe devam ediyorlar.
elimi attığım her üründe de "bunun size uygun bedeni kalmadı.", "isterseniz bunun dar paçası da var.", "şu renk de güzel olur." gibi şeyler diyorlar.
arkadaş sen git reyonunu düzelt, kasada dur ne bileyim mal filan indir ama beni rahat bırak.
hayatında baba parası dışında para görmemiş ergenler bilmez ama müşterinin başında dikilmesi bizzat mağaza müdürü tarafından emredilir. eğer başka yerde durursa işini yapmamış sayarlar tabi bilmeden sallamak kolay açık ve net.
Sanki birşeyler çalacakmışız gibi sadece baktığımızı söylediğimiz halde tepemizde beklerler. Birşey almadan çıktığımızda kapı dedektörlerinin çalışıp çalışmadığı mutlaka kontrol ederler.
Tepki göstermemek gerekir. Prim usulü çalışıyor olabilir, mağaza müdürünün emrini yerine getiriyor olabilir. Günde en az 10 saat ayakta müşteri peşinde koşmak emin olun onların da keyif aldıkları bir şey değil. Sakince güler yüzle ihtiyaç olursa seslenirim demek yeterli..