fatih altaylı bir-iki yıl önce de bir programında, geçtiğimiz yıllarda hapishanede uzun yıllar telegram işkencesi (elektromanyetik dalga işkencesi) görmüş salih mirzabeyoğlu'nun muhabbeti açılınca "onun benim için öldürme hesapları yaptığını biliyorum mesela" demişti kansız bir şekilde. halbuki salih mirzabeyoğlu'nun hareket tarzının bu şekilde olmadığını, müebbet hapsini de evindeki bir silah ve bir iki belgeyle örgüt kurmaktan yattığını da biliyordu fatih altaylı.
nedir, üstadları bu yolu mu emretti bu sefile anlamadım ki.
Şıracının şahidi bozacı tarzı bir haberdir. ne istiyorsunuz hala muhsin yazıcıoğlu'ndan. elbirliğiyle adamı katlettiniz. bir de yok maraş, yok fatih altyalı diye suçlarsınız.
altaylı hiç de utanmadan kendisi için ölümü hak gören birine şöyle seslenmiş vakt-i zamanında:
Hep dik durdu.
Boyun eğmedi.
Bence bugün, ölümünün ardından kendisine gösterilen saygının ve muhabbetin ardında bu var.
Onun dümdüz kişiliği.
Hani savaşlarda sizi öldürmek isteyen veya sizin öldürmek istediğiniz düşmanlarınız vardır.
Ama öyle iyi savaşıyor, öyle dürüst savaşıyordur ki, saygı duyarsınız. Teslim aldığınızda kılıcını geri verirsiniz, öldürdüğünüzde içinize zafer duygusundan çok bir hüzün düşer.
Muhsin Yazıcıoğlu öyle bir savaşçıydı galiba.
Bugün yazılanlar o yazılar.
Yaptıklarına veya yapmadıklarına değil. Kişiliğine...
Kimilerine göre doğru veya kimilerine göre yanlış adam olsa da, DELiKANLILIĞINA...