Iş Bankasının Atatürk dışındaki kurucuları Cumhuriyetin mutlu azınlığını göstermek bakımından ilgi çekicidir. Kurucular ve yöneticiler Istiklal Savaşından gelme nüfuzlu politikacılar, tüccar ve eşraftır.Kurtuluş Savaşından gelme nüfuzlu politikacılar ile sivrilmiş eşraf ve tüccarı bir araya getiren bu özel banka devlet gücüyle kısa zamanda gelişecek ve bu sayede birçok kapitalist imal edecektir. Banka içinde, kendilerini iş hayatının göbeğinde bulan Kurtuluş Savaşı temsilcileri de iş hayatının tadına kolayca varacaklardır. Celâl Bayar liderliğinde Muammer Eriş, Siirtli Mahmut, Kılıç Ali, Recep Zühtü, Salih Bozok, Nuri Conker, Cevat Abbas vb. gibi kişiler Iş Bankası Grubu olarak tanınacak ve bu grubun adı, affaınsme tartışmalarında sık sık işitilecek. Iş Bankası, 1925'te kurulacak Sanayi ve Maden Bankasıyla beraber devlet eliyle fert zengin etmenin öncülüğünü yapacaktır.Falih Rıfkı Atay'ın yorumuyla, Kolay kazanç elde etmeye çalışanlar, yerli, yabancı, Ankara'da nüfuz tüccarlarını bulmakta ve onlar vasıtası ile bankayı kendi teşebbüsleri içine sürüklemekte idi. (...) öyle bir sistem kurulmak isteniyordu: Devletin yapacağını banka yapmalı idi. Şüphesiz arada bankanın yabancı iş ve yerli nüfuz komisyoncuları, asıl hisseyi paylaşacaklar. Iş Bankasının, ya da Iş Bankası Grubu diye adlandırılan iş bilir yöneticilerin katıldığı 'tatlı' kârların çeşitli örneklerine rastlıyoruz.Bunlardan ilgi çekici bir tanesi, gene mebuslarla (milletvekili) iş adamlarının 1925'te ortaklaşa kurdukları Şeker Şirketi'dir. Kurucular Şakir Kesebir, Edirne Mebusu Faik Oztrak, Bilecik Mebusu Ibrahim Çolak ve 'Şeker Kralı' Hayri Ipar'ın yönetiminde dört tüccar. Bu ortaklık Iş Bankasını ve Ziraat Bankasını kendi bünyesine aldıktan sonra şeker ithalatını ele geçirmiştir, iş Bankasının nüfuzundan ve grubundan yararlanarak şeker fabrikalarının üretimi düşük tutulmuş, ithal malı şekerler tekelden satılarak astronomik kazançlar sağlanmıştır
devlet 1939'da şeker fabrikalarını kontrolü altına alınca, aynı fabrikaların üretimi bir yılda 42.000 tondan 90.000 tona yükselmiştir. Bu miktar daha sonra 120 bin tona çıkacaktır.Iş Bankasının bir diğer faaliyeti Paşabahçe şişe ve cam fabrikalarıdır. Ancak bu işletmenin tekeli Karako ve Ortaklarına verilmiştir. Bu ortaklık, Iş Bankası yöneticilerinin onayıyla; fabrika mamullerini pahalıya satmakta (daha doğrusu sattırmamakta), kendi ithal ettiği Polonya ve Alman mallarını piyasaya ucuza vererek büyük kârlar sağlamaktadır. Fiyatları suni şekilde yüksek tutan Paşabahçe fabrikasının zararı pahasına Karako ve ortakları, onlara bu imkânı sağlayan iş bilir grubu kazanmaktadır. Mutlu azınlığın bu büyük aracı, Inönü'nün Cumhurbaşkanlığına kadar fonksiyonunu yerine getirecektir. 1939'da Iş Bankası grubunun skandallarıyla ilgili dosyalar hazırlanacak, fakat devr-i sabık yaratmamak görüşündeki 'namuslu kanat' tarafından gün ışığına çıkartılmayacaktır. Cumhuriyetin ilk döneminde mutlu azınlık yararınca işleyen bir usul de, devletin çeşitli tekeller kurup bunu özel teşebbüse devretmesidir.Bu şekilde 'seçme' kişilere kazanç sağlanmakta, komisyonlar alınmaktadır. Istanbul, Izmir limanlarının işletmesi, kibrit inhisarı (önce Belçika'nın De Bont firmasına, sonra The American Turkish Investement Corp'a) petrol benzin ithalat inhisarı (Tekeli) (American Standart Oil şirketine), vb. özel şirketlere bırakılmaktadır.