yıllardır içimde bastırdığım yönetmenlik aşkımı bu şekilde teselli ediyorum şu sıra. ortam ne olursa olsun, yolda yürürken, evde, ofiste, gayet de güzel klipler çekiyorum; kaydedemiyoruz ama, anlık sanat ihtiyacımızı gidermek maksat.
alışveriş merkezinde kulağımda kulaklıklar ve ne diyelim: şebnem ferah var diyelim, "ben şarkımı söylerken" söylüyor.
intro' yu yürüyen merdivenlere denk getiriyorum mesela, o an içimden öyle gelmiş. böyle güzel, afilli bir girişi oluyore zaten yürüyen merdiven sahneleri. yükseliyorum yükseliyorum, baterinin girdiği anda, mağazalar yükseliyor etrafımdan, yürüyen insanlar, kaotik alışveriş halleri, çılgınca ağlayan çocuklar. ehehe. tabi gözlerim dışardan fıldır fıldır görünmesin diye, teoman' ın bir aralar bir tekniği vardı kliplerde, ağırdan ağırdan hareketler vardı, o tekniği kullanıyorum (allaaam allaaam ciddi ciddi teknik falan yazdım, iyice havalara girdim)
yanımdan geçen delüğanlılara tripsel tripsel bakıp: ben-şar-kı-mı-söy-ler-ken-is-ter-sen-se-si-a-çar-sın diyorum gözlerimle. adam deliye bakar gibi "ne iş apla" dercesine bakıyor. herifi durdurup;
-ben şu sıralar yaptığım hobi kariyerimde, şimdi de göz hareketlerini algılayan ruhani bir kamera ile klip çekiyorum,