mütercim tercümanlık

    12.
  1. final dönemi gelene kadar eğlenceli bölüm, her bölüm gibi.
    öğretmenlik okuyan bir adet insan tarafından "iş olanağı da azmış ama, neyse sen de formasyon alırsın" diye ezilmeme sebep olmuştur. o gün vaktim yoktu kızı yolamadım ama, burda anlatmak istiyorum.

    iş olanağı az olmayan, aksine gittikçe alanı genişleyen meslektir.
    illa çeviri bürosunda ya da evinde çeviri yapan insanlar değildirler çevirmenler. tamam ben şu anda oturduğum yerden staj yapıyor olabilirim ama... bir şirketin dış ilişkilerinde üst düzey yöneticilikten, dışişleri bakanlığında görevli çevirmenliğe kadar pek geniş bir yelpaze söz konusu.

    biz bu bölümü seçtiğimizde, ingilizcemizin advanced olmasına güveniyorduk evet. yalnız bu güvenimiz bir şemsiye misali patladı içimizde. öyle ingilizce bilmeyle çevirmen olunmuyormuş. alaylı ve okullu iki stajyeri yanyana koyan gazetem, benim çevirilerimin kalitesini takdir edip, staj notumun daha yüksek olacağını söyleyebiliyor mesela. *
    bu mesleğin onuru, çevirmenlerin elinde. biz kendimizi ve varlığımızı kabul ettirebilirsek... insanlar da sadece ingilizce bilerek çevirmen olunamayacağını görecektir.

    not: yarın finallerim başlıyor, ben burada bunları yazıyorum. allam delirdim. öldür beni sözlük.

    2015'te gelen edit: şu anda ne yaptığımı, bu alanın getirileri soran arkadaşlar oluyor.
    Alan o kadar geniş ve iş imkanları o kadar çeşitli ki, ne yapmak isteyeceğiniz size kalmış.

    Ben akademiye yönelmeyi seçtim, yüksek lisans yapıyorum.
    Ama arkadaşlarım çok çeşitli alanlarda çalışıyorlar. Bir ithalat-ihracat şirketinde çalışan da var, büyük bir firmanın insan kaynaklarında olan da... Bir tanesi sırf deniz ticareti üzerine bir şirkette çalışıyor, kimileri formasyon alıp öğretmen oldu, bakanlıklarda çalışanlar var, büyükşehir belediyesinde yabancı heyetlerle ilgilenen sözlü çevirmen bir arkadaşım var.
    Yolunuzu siz çizeceksiniz.
    23 ...
  2. 6.
  3. çoğu üniversitede bu bölüme girebilmek için üniversite sınavında derece yapmanız gerekir; ama insanlar inatla küçümser. hatta puanınızı öğrendiklerinde "tıp seçsen olmaz mıydı kızım.." tepkisini alırsınız... tabii dönemin başında siz de "puanımızla rezil olduk.." cümlesini kullanabilirsiniz... *
    önce her şeyden nefret edersiniz. bu bolume girene kafam girsin tümcesi sınıfta sıkça telaffuz edilir.. ama sonra işin keyfine varabilirsiniz.
    sanılanın aksine çevirinin sadece dil bilerek yapılacak bir eylem olmadığını anlarsınız.. piyasadaki yüzlerce kötü çevrilmiş eseri okumak zorunda kalan okurlara acırsınız.. ufkunuz genişler, farklı yönlerden bakarsınız hayata...
    tabii, ödev yığını altında ezilince yine nefret geri gelir.
    24 ...
  4. 10.
  5. kuram da kuram, vermeer de vermeer, çeviriymiş, neymiş, dillerin diliymiş, peh peh, kutsal kitap çevirisi diye incili, edebi çeviri diye hamlet'i, homeros'u, hukuk çevirisi diye noktası olmadan birbirine bağlanan iki paragraf osmanlıca metinleri, ceza, medeni, anayasa hukukunu, tıp çevirisi diye cardiovascular hastalıklardaki atherosclerosis'leri, otomotiv çevirisinde motorlarda trigel kayış değişimini öğrenirsiniz, milyon tane saçma bilgiyle beyniniz dolar, her alanda birşey bilirsiniz ama hiçbir alanda uzman olamazsınız, paraya para demezsiniz, ulaşamadığınız için mundar, bok, kaka dersiniz, ama yine de iyi ki okumuşum dersiniz keratayı...
    10 ...
  6. 21.
  7. Bazı yazarlar o kadar severler ki, nicklerini okudukları bu bölümden alırlar.
    10 ...
  8. 17.
  9. akla kürk mantolu madonna kitabındaki raif bey'i getiren bölüm.
    10 ...
  10. 9.
  11. "yazılı ve sözlü çevirmen"lerin okuduğu bölümdür.

    ilk ikinci sınıfta "Hadi yaaa ne zaman çevirces?" "warm up, warm up, tempooo!!..." dersiniz.
    Sonra "Vay anasınııı, kafayı yicem, bitmek bilmiyo lan çevir çevir..."
    Daha sonra "Hocamm, meemet hoca var yaa, bize çok ödev veriyoo! hiçbişi yapamıyos!
    Sizin ödevleri de ondan yetiştiremedik!" mazeretleri gelir.

    Son sınıfta simultane sınavları öncesinde ( hani kulaklıktan metin akıyo, herif konuşuyo, sen o anda çeviriyorsun işte o küçücük kutunun içinde sesini kaydettiğin sınavlar ) :

    "Allahım ölseydim de bu bölümü seçmeseydim!! arkadaşlar bu sınav geçer mi? ben yaşayacak mıyım?
    Kalbim durmaz dimi?"
    O sırada bir kısmı hayali bir topla voleybol oynar,smaç basar vs, biri ( benim gibileri ) olduğu yerde zıplar.Bazıları mal mal bakar etrafına...
    Bazıları da çöp tenekesinin kenarında çömeşmiş kurban sırasının gelmesini bekler.

    Derken birinin adı okunur:

    Kurban: "Aaaa! derin nefes almalıyım evet bu sınav da geçecek.. aa.. arkadaşlar hakkınızı helal edin..!... "
    8 ...
  12. 11.
  13. herkesin hakkında farklı bir şey söylediği, yabancı dile, kitaba, carta curta gönül veren pitilerin bölümüdür.

    o değil de cidden... kimisi "olm sağlam üniversiteden mezun ol ayda 5-6 bin alıyon lan!" diyor, kimisi tercümanlık diye meslek mi kaldı herkes yabancı dil biliyor vıdıvıdı... koskoca sözlükte hiç mi yok tercümanlık okuyan? ömrüm çürüdü lan, okuldan çok "tercümanlar nasıl yaşıyo ne yiyo ne içiyo lan?" diye düşünüyorum.
    8 ...
  14. 4.
  15. girmesi zor, bitirmesi ayrı bir zor olan dil programlı bir bölüm. ilk günden 2 saat durmaksızın ingilizce konuşularak geçen dersler, bir kuramdan diğer kurama atlayan metin dersleri, çevirilmesi gereken sayfalar dolusu makale, her hafta yapılacak sunumlar... bunları çeken her öğrencinin dilinde ise şu sözler vardır : " abi ama bitirince paraya para demiyosun varya." *
    (bkz: kendi kendini avutma yöntemleri)
    7 ...
  16. 8.
  17. okuma kısmı dışında meslek olarak tercümanlık çok eğlenceli ve renklidir denilebilir. eğer ilk bir iki yılınızı kazasız belasız atlatabilirseniz mesleğinizdeki bu tecrübe ve aldığınız dersler işinizin en iyisi olmanız konusunda size çok yardımcı olacaktır. sanıldığının aksine çok kolay değildir. sabır, dikkat, odaklanma gerektirir. ancak aç kalmazsınız. kesinlikle size bunu garantiliyor. cv bıraktığınız her yerden abartısız üç dört kere aranırsınız. ve iyi bir şirkete kapak attıktan sonra en çok aranan kişilerden olursunuz. zira yine sanıldığının aksine ingilizce bilmekle o dili simultane olarak çevirmek veya edebi bir eser için; kelimelerin "anlamca çağrıştırdığı" kavramı türkçeye çevirmek arasında dağlar kadar fark vardır. bütün bu sıkıntıların üstüne en çok karşılaşacağınız söylemse " herkes ingilizce biliyor bir değeri kalmadı artık" olacaktır. he he diyerek geçiştirmek en doğrusu.
    7 ...
  18. 13.
  19. bir diyalog vardır hep aklımda kalan:

    x: ee senin puanlarında iyi ama neden tercümanlık istiyorsun ? başka bölüm yazsan daha iyi olurdu.iş imkanı var mı onun ? iyi kazanıyorlar mı ?
    mutlu vatandas:ık mık kem küm.
    mutlu vatandas iç ses: anlatsamda ikna olmayacak zaten en iyisi hiç bulaşma.
    mutlu vatandas:ocakta yemek vardı benim hehehe ben gideyim.

    uzaklaşılır.

    işte böyledir.bana kalırsa bu meslek kültür hayatının vazgeçilmez bir öğesidir.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük