kendi peygamberleri bunun tam tersini söylediği halde; her şeyin bir kitapta yazılı olduğunu bağnazca savunurlar.
ilim çin'de de olsa gidip alınız sözünü ben söylemedim, senin peygamberin söyledi değil mi? eğer her şey müslümanların iddia ettiği gibi kuran'da yazıyor olsaydı peygamber bu sözü söylemer miydi.
günümüz müslümanları takmış arap harflerine, yahu akıl var mantık var; senin peygamberin seni binlerce yıldır çince konuşulan, çin harfleriyle yazılıp çizilen yere yönlendirmiş, öğren demiş. sana gelen ilk emir "ikra" yani "oku" sense gelmiş bilmediğin, anlamadığın bir dildeki kitabı arapça okuyup bir işe yaradığını düşünüyorsun.
yahu senin allah'ın seni doğru yola sevk etmesi için gönderdiği peygamberin sözüne niye riayet etmiyorsun da arap harflerine takıyorsun kafayı?
her şeyi yaratan ve her şeyi bilen allah'ın portekizce, çince, ingilizce bilmiyor mu?
gelelim (b)ilim meselesine;
islam dünyası malesef osmanlı'nın zafer sarhoşu olduğu dönemden sonra bilime hiçbir şekilde değer vermemiştir, bunda etkili olan şeyhülislamların sürekli olarak her şeye "bu din dışı, bu günah" vs yaklaşımlarıdır.
elin gavuru avrupa'da aydınlanma çağı yaşarken, italya'da sanayi devrimini yapıp makineleşmeye giden yolda adımlar atarken senin o çok fazla yücelttiğin islam coğrafyasında yüzlerce yıldır bilim'in b'si anılmıyor; aksine bütün bilimsel çalışmalar islam'da günahtır denilerek yakılıp yokediliyordu.
gelelim harf devrimi meselesine;
bir gecede cahil falan bırakılmadın öncelikle bunu söyleyeyim. neden bir dönem avrupalılar bilimde ilerleyebilmek için islam dünyasına gelip arap harflerini öğrenip bilim öğrenmeye çabaladı? çünkü bilimi bir dönem islam dünyası geliştiriyordu. osmanlı'nın bu duraksama ve bilime kıymet vermeme döneminden sonra bilim egemenliği kimin eline geçti? avrupalıların değil mi? bu avrupalılar hangi harf sistemini kullanıyordu? bu insanlarla daha kolay nasıl iletişime geçebilirsin? "latin harfleriyle"...
eğer peygamberinin ve kutsal kitabının sana emrettiği şekilde bilim öğrenmen gerekiyorsa; bunu yapman elzemdir. (not: harf devrimi sadece bu sebeple yapılmadı tabiki, farklı sebepleri de vardı elbette o ayrı bir konu).
sana bilimin peşinden koşman için çince bile öğrenmeni söyleyen bir peygamberin sözüne itimat etmeyip çağ dışı kalmış sözlerin, yalanların peşinden koşarsan o cennetteki hurileri bırak; cehennemde nurilerden kaçmaktan bir hal olursun...
Kur'an müslümanların kutsal kitabıdır.Dini yaşamak boyutunda elbette yol gösterici olarak onu seçeceklerdir.Ve "peygamberin sünnetlerini".Ayrıca ilim öğrenmek islamiyette son derece mühim bir hadise.Bunun çinceyle arapçayla alakası yok.Müslüman olan dünyaca ünlü hekimleri matematikçileri vs. Bunları yoksaymak hak mıdır? Kuran okuyup din yolundan ayrılmayıp pozitif ilim öğrenilemez demekle eş eğer bu söylenenler.Kısacası bir zümrenin cahilliğini müslüman işte ne beklersin dercesine tüm müslümanlara mal etmektir akıl kıtlığı.
okuduğunu anlamayanların dahil edilmemesi gereken akıl kıtlığıdır sanırım.
dünyaca ünlü müslüman matematikçilerin, tıp alimlerinin yok sayılmadığı eğer yazılanların tamamı okunsaydı gayet net bir şekilde anlaşılabilirdi.
şu 3 cümle tekrar tekrar okunmalı; "eden bir dönem avrupalılar bilimde ilerleyebilmek için islam dünyasına gelip arap harflerini öğrenip bilim öğrenmeye çabaladı? çünkü bilimi bir dönem islam dünyası geliştiriyordu. "
Onlar arap harflerini öğrendiyse bizde latin harflerinini öğrenmeliydik ki buna zaten katılıyorum.ilerleme ve gelişme gerekli.Ama bunun müslümanlıkla bir alakası olduğu kanaatinde değilim.Bilimi kim geliştiriyosa diğerinden tamamen yüz çevirmemiz mi gerekli? Bir dönem islam dünyasıydı artık değil,o zaman arap alfabesiyle yazılmış kuranıda tekrar tekrar okumak gericilik midir yani? Hani ilim irfan yuvası avrupanın din özgürlüğü? Herkes dilediğini yapmakta özgür,ilim her din için gerekli.Dilmiş ülkeymiş fark etmez.Ama bunu müslümanların akıl kıtlığı sıfatıyla savunmak yanlış.
anlaşılamayan nokta şu; "birilerinin siyasi rant uğruna" ortaya saçma sapan iddialar atıp (örneğin (bkz: bir gecede cahil bırakıldık) gibi) çağın gereksinimlerini karşılayan kişilere saldırması; çağ dışı kalmış düşünceleri çok matah bir şeymiş gibi zorla insanlara dayatması. ve bunu yaparken hitap ettiği kitlenin cehaletini kullanması, hitap edilen kitlenin de bu yalanlara sorgusuz sualsiz inanması. söz konusu kitlenin kim olduğu aşikar diye düşünüyorum...
ebu bekr ibn razi: islam dünyasının ilk doğa bilimcisi ve ibn-sina'nın önünü açan hekim önderi. hakikat yolunda akıldan başka hiç bir güce ihtiyaç olmadığını savunur ve peygamberlik diye bir şeyin olamayacağını söyler. Aristoteles'in felsefesini islam ile birleştirir.
farabi: allah'ın metafiziksel kanıtlarını bulduğunu iddia eden ve mantık çerçevesine oturtturan, az biraz sorgulamasan aha hassiktir tanrı var lan dedirttiren meşhur farabi. kendisi determinist olmak ile beraber, siyaset felsefesinin, yobazların iktidarını sarstığı için idam edilmiştir.
ibn-sina: islam düyasının medarı iftihari yüce şahsiyet. en azından 3-5 cümle kurabilirsiniz kendisi hakkında değil mi beyinsizler ordusu? bak şimdi ibn-sina ne der; vahiye dayalı dinin felsefe ile aynı hakikatları ifade ettiğini ve peygamberlerin bu özel sembolik bilgiyi göksel ruhlarından "dolayımsız" alır. yani öyle cebrail mebrail bunlar boş iş demeye getirtir.
işte bu yüzden cahilsiniz ve ölene kadar kalacaksınız. islam bilginleri o müthiş insanlar diyip durduğunuz şahsiyetlerin, neler dediğini araştırmayacak kadar dalyaraksınız.
Müslümanların herşeyin bir kitapta olduğuna inanmaları mecburidir. enam suresinde geçen bir ayette bu sabittir. ancak bu kitap 'kitab um mubin' dir. buna kaderin yazılı olduğu levhalarda diyebiliriz. birde 'imam um mubin' vardır yasin sürresinde geçer. neyse bu cümleden anlaşılan bu mevzuya iman etmek Müslümanım diyene mecburidir. ilim kimin elindeyse elbette gidip öğrenilmelidir ki, sevgili peygamberimiz böylece buyurmuştur. dinin ilk emri olan 'ikra' oku manasındadır doğru. ancak bu roman oku, okula git, doktorluk oku falan değildir. 'ikra, bismi rabbikel lezi halak' ayetinden anlaşıldığı üzere her anında,her işinde seni yaratan rabbinin adı ile oku demektir. yani ayeti bütün görmek lazım, yoksa çok yanlış bir yorum yapmış oluruz ve kendimizi gülünç duruma sokarız. neyse bu kadar tefsir dersi yeter herhalde. alfabe meselesine gelince. türkler aşağı yukarı 1100 sene bu elif-be ile( alfa-beta, latince ya ondan gülüm) yazmışlar çizmişler. türk tarihinin islam öncesi döneminin çok büyük bir bölümü çinli kaynaklardan öğrenilir ve bu döneme ait bir bilgiye çince ve çin harflerini bilerek ulaşılır. türklerin islam döneminde ki tarihine de arapça bilerek değil, sadece bu alfabenin harflerini öğrenerek ulaşmak mümkündür, birkaç harf de fars alfabesindendir elbette. kaldı ki Selçuklu tarihine ait Türkçe belge çok çok azdır, öğrenebilmek için arapça ve farsça bilmek elzemdir. kısaca öğren oğlum zararlı çıkmazsın bu işten. Müslümanların bilim yönünde gelişemedikleri bir vakıadır, inkar edilemez fakat bu islamın üzerine gölge düşürmez. bu işin sorumlusu müslümanlardır ve rehavet, geri kalmışlık, şahsiyetsiz kişilerin var oluşu, vs gibi sebebler bazı gerekçeleri teşkil edebilir. istenirse başka nedenlerde bulunur. yani demem o ki güzel kardeşim. harf devrimi okuma yazma bilen adamları gerçekten de bir gecede cahil bırakmıştır. bu cehalet bugün bile derin izleriyle kendini hissettirmekte. bu demek değil ki latin alfabesi önemsizdir, bunu diyen zaten maldır. baya bir karıştı bu saatte bukadar oluyor kusura bakma artık, sonra toparlarım.