şu bakımdan; yıllar içinde bir çok gözlem yaptım. aileden müslüman olanlarla, sonradan müslüman olanları çok karşılaştırdım. hatta bazı yerlerde ilmi vs. tartışmalarda bu vicdanlı ateistlere ki kuran'ın ifadesiyle kafirlere hep dedim ki; islam üzerinde ne güzel durur. gerçekten de iman edip hidayete eren ateistlerde veya yine kuran diliyle eski kafirlerde islam çok güzel durdu.
bunun en büyük örneği sahabeler değilmidir? ömer olsun ebu zer olsun ali olsun bunlar en başta inkarcılardı. ama sonra? her biri canlarını bile verecek kadar birer müslüman oldular.
ikisinin de belli olmayacağı karşılaştırmadır. Müslüman var hem başı kapalı tesettüre bürünmüş yada uzun sakal bırakmış sünnet diye bir bakıyorsun haksızlığa ses çıkarmayıp vicdansız bir tutum içinde olabiliyor. Ateist din kitap Allah bilmez ama bir haksızlık farkettiğinde müdahale edebiliyor, bananecilik yapmıyor. Halbuki müslümanım diyen kişinin daha vicdanlı davranması gerekmez mi. Ve ateistlere kötü örnek olunuyor. Adam belki imana gelecek. Bilemeyizki. Kendi dinimdeki insanları küçümsediğim anlaşılmasın. Fakat karakter sahibi olmak zorundayız.
insanın tamamen içindeki orospuluķla alakalı bir durum vicdan denen olgu. ateistlikle ve dinle alakası yok .
Boşuna dememişler "orospuyu zincire bağlasan, zincire ilişir diye"
Vicdan insana özgü bir davranış. Dine, mezhepe, ırka göre farklılık göstermez. Daha minumuma indirip bu duyguyu bireysel olarak değerlendirmek gerekli.
Herkes vicdanı sınırlarını kendisi belirler. Bir ateistin vicdanı, kendi ahlaki kuralları neticesinde şekillenirken; müslümanınki de kendi ahlak kurallarınca şekillenir.
Durum böyleyken kendi fikirlerimizle kalıplaşmış vicdan kavramımızla başkasını yargılamak haksızlık olur.
Başkasının vicdanını ölçebilecek bir alet keşfedilinceye dek başkalarınınkiyle değil kendimizinkiyle ilgilenmeliyiz.