sevişmek, ankara'ya karbonmonoksit yağmaya başlamasından çok önce, ta adem baba zamanından itibaren başlamış bir eylem. ancak o zamanlardan bu zamanlara, hatta ankara'ya ilk karbonmonoksit yağmasından bile bu yana bu konuda değişen, yılmaz erdoğan'ın sevebilme ihtimali tezlerini bile çürüten çok şeyler değişti be sözlük. artık midelerin çok genişlediği bir dünyada tüketiyoruz oksijenimizi. bak sevişmek ayıptır demiyorum, yanlış anlaşılmasın; fakat sevişmenin bir özeli, bir büyüsü vardı; onu öldürdü ahir zamanımız. artık herkes herkesle heryerde sevişebilir ve ne var ki bunda?
öznel yorumum şudur ki, kişi aşık olduğu kişiyle sevişmeli, o zaman bu gerçekten de büyülü birşey oluyor, hani aşık olduğun partnerini her hücrenle istiyorsun ve onu alınca yaşadığın mutluluğu ölçebilecek bir ölçer heüz keşfedilemedi. ama artık sevişmeleri legal kılmak için, sevgiye gerek yok. biraz azgınlık yetiyor içli dışlı olmalara ve yeni kavramlar çıkarıyor bu sevgisiz sevişmeler zamanımıza, "one night stand" , "fuck body" gibi... seviştiğin kişiyi o geceden sonra belki bir daha görmeyeceğin ya da azgınlığından kaynaklı bir dahaki sevişmeye kadar görmeyeceğin sevişmeler legalleşmiş ya zamanımızda, buna isyan ediyor bünyem be sözlük. sahi ne ara bu kadar genişledik biz?
14 yaşımdayken, hayatı daha yeni yeni kavrayabilmeye başlamışken, hayalini kurduğum dünyayla, şimdi içinde bulunduğum dünya arasında o kadar fark var ki, aklım almıyor. o zamanlar, daha henüz kirlenmemiş kalbimle şunu düşünürdüm; bir gün karşıma bir kız çıkacak, ona tüm benliğimle aşık olacağım ve ömrümün sonuna kadar o kızla yaşayacağım, birlikte yaşlanacağız, birlikte öleceğiz, tıpkı bir elmanın iki yarısı gibi olacağız, hiç ayrılmayacağız falan... ama büyüdükçe gördüm ki, bir kişiye ait olmak, sonsuz aşk falan hikaye. bir sevgilimiz oluyor, zamanla aşkım diyoruz ona, sonra ondan ayrılıp başka bir sevgili buluyoruz, o sevgili başka birisi olsa da adına yine aşkım diyoruz, ya da türevleri, her neyse.
sonra sevgili olunca, işin içine yavaş yavaş sevişme düşünceleri girmeye başlıyor. ve çok zaman seviştiğin insan, senden önce başkalarıyla sevişmiş olarak geliyor sana, sen de ona öyle gidiyorsun tabi. her zaman demedim yalnız altını çizeyim, çok zaman! oysa ben hep karşıma çıkacak, hep beklediğim o özel kişinin ilk seviştiği kişi olacağımı, benim de sadece ve hep onla sevişeceğimi düşünürdüm. ne ütopik hayallerim varmış meğer, vay vay vay...
sevişmek hüner değil, seninle ölmek istiyorum dediğinde grup ayna; tüylerimi diken diken ederdi bu söz. oysa şarkılarda olurmuş bu ancak, şimdilerde hüner sevişebilmekte. sevişmek güzel şey, ama diyorum ya üslubu çirkinleşti be sözlük. bir bara gittiğimizde erkekler kızlara lan bu kızı nasıl eve atarım, kızlar da erkeklere bunun evine nasıl giderim diye bakıyorlar çok zaman. yoksa ben mi paranoyakım, bana mı öyle geliyor?
14 yaşımda kurduğum dünyanın olmadığını kabullendim de midem hala bulanıyor be sözlük. fuck bodylerden, one night standlerden... evrim teorisi insanın hayvandan geldiğini falan söylüyormuş; öyle bir saçmalık yok tabi de, biz hayvana doğru gidiyoruz orası kesin.
bazen aklıma şu geliyor; "lütfen sevişmeye ara verip biraz konuşalım mı?" demek. bazen insanlığını, insan olduğunu hatırlar ya insan, işte o ana ait bir cümle. ne kadar hayvanca, iğrenç ilişkilerin içinden de geçiyor olsak, birbirimize anlatacak birşeylerimiz olsa gerek ha? bazen aynaya baktığımızda kendimizden tiksinsek bile...
iç güdülere ket vurup, ''dur lan iki dakika'' demektir. '' bizim bir hayatımız var, ne lan bu tek kelime etmeden sevişmeler, nereye kadar? ne zamana kadar çorap gibi değiştirip atıcaz kendimizi? adını bile bilmiyom lan, manyak mıyız lan biz ? '' gibi sorgulamaların başlamasını sağlayan cümledir.
+lütfen sevişmeye ara verip biraz konuşalım
-peki canım. ne konuşacağız?
+bak ben senin bir gün sevişip atacağın kızlardan değilim.
-tamam hayatım, yarın da sevişiriz o zaman.
+....?
-.....
+.?.??
-tamamdır, takıldı. hemen işimi bitirim...auuuhhh