Aydınlar sosyolojinin, özellikle Marksizmin şablonu ile düşündükleri için genel bir açmazın içindedirler. Matematik bir bilim olmayan sosyoloji; toplumu sınıflara ayırmıştır. Toplumu canlı bir organizma varsayarak geçireceği evreleri belirlemiş, isimlendirmiştir. Klan, feodalite, toprak sahibi soylular, burjuvazi gibi terimlerin bu ülkede bire bir karşılıkları bulunamadığı için daha çok uyanlar ön plana çıkarılmak zorunluluğu hissedilmiştir. Toprak sahibi soylular karşılığına köy ağaları konulmuş olmamıştır. Emekçiler karşılığına zar zor iş bulmuş köylüleri koymak istemişler tutmamıştır. O halde başa dönelim, önce kapitalistleştirelim, sanayileşmeyi sağlayalım, sonra şehirleşme olur, burjuvazi oluşur, karşılığında emekçi ve köylüler oluşunca biz elimizdeki şablonu rahatça uygularız diye düşünmüşlerdir. Bunların hiç biri olmayınca, çoğunluk bir hilkat garibesine dönüşünce yine kafadaki şablona dönülmüştür. Orada mevcut durumu en iyi ifade eden terim olarak lümpen bulunmuş ve kullanılmaya başlanmıştır. Bu arada birazcık anlam kayması olmuşsa da artık o kadarcık kusur kadı kızında da bulunur denilmiştir.