o mekanda, hani zenginlik kokan, arabanızın anahtarının mekandaki görevli tarafından kapının önünden alınıp garaja bizzat götürüldüğü, hoşgeldiniz efendim sözlerinin altında size lord olduğunuzu hissettirmek yalakalıklarının yattığı o ışıl ışıl görünümlü ama herşeyin sahte olduğu mekanda geldi bu düşünce aklıma. etrafımda her tarafı estetikli kadınlar birilerinin kucağına oturur halde nefes alıp verirlerken hissettiğim tiksinmede düşündüm bunu. kafamı çevirdiğimde kapının önündeki gruba, bir adam gördüm, boyu 1,75 i geçmez, götlü göbekli, biraz kel ve kıllı görünümüyle at hırsızı kategorisine giriyordu. ve elini tutan, onunla koklaşan kadın çarptı sonra gözüme. ince uzun, boyu 1,85 civarı. makyaj ve saç en güzelinden yapılmış, ellerde oje, kolda dövme ve incecik bir bel. süper minisiyle güzel bacaklarının öz güvenini sergileyen o kadını gördüm. 25-30 yaş arası gösteriyor, adam ise 30-35 yaş arası gibi duruyor. adam kadının yanında o kadar iğrenç duruyor ki, ruhunuzun kusası geliyor. ama etrafındaki hizmetten görüyorsunuz ki, önemli bir godaman abimiz. parasının tadını çıkarıyor, hakkıdır söyleyecek söz yok. ben o kadına takıldım asıl. yanında şöyle 1,90 lık yakışıklı bir adam olması gerekirken bu adamın elini tutuyor, onunla koklaşıyor. o da tiksiniyor mudur acaba diye düşünüyorum. çünkü yüzünde hep sahte bir gülme var, hissedebiliyorum. ama teslim etmiş kendini tamamen, kendi gibi değil, özendiği o paralı kadınlar gibi davranıyor. lüks yaşamanın tadını almış ve ondan vazgeçmemek için bu adama katlanıyor, kendinden vazgeçiyor...