hazreti Lut'un sadece iki kızı olduğu ayrıca ikisinin de evli olduğu bildirilmektedir. Âyette geçen “Benâtî” tabiri çoğuldur. Yani üç ve üçten fazla kız için kullanılır. Böyle olunca Hz. Lût’un iki kızı var ise bu tabir nasıl kullanılabilir? Said b. Cübeyr (ö. 95/714) ve Mücahid (ö. 103/721), kızlarından kastın kavmin kızları olduğu görüşünü ileri sürerler. “Kızlarım” demesinin sebebi ise her peygamberin gönderildiği kavmin hükmen babası sayılmasındandır. Nitekim Allah Resulü’nün eşleri için Kur’ân-ı Kerim şöyle diyor: “Peygamber müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri onların anneleri gibidir.” Bu nedenle “işte benim kızlarım” derken Hz. Lût, kavminin bütün kızlarını ve kadınlarını kastetmiştir.
her şeyi kendi istediğiniz gibi yorumluyorsunuz, yapmayın.
“Elçilerimiz, yakışıklı birer delikanlı suretinde Lut’un yanına gelince, onların melek olduğunu henüz bilmeyen Lut, kadınları bırakıp erkeklere yönelen sapık hemşerilerinin bu gençleri taciz edeceğinden korkarak, onlardan dolayı üzüntü ve endişeye kapıldı. Misafirlerini koruyacak gücü olmadığını görerek onlar yüzünden içi daraldı ve kendi kendine, 'Bugün çok çetin bir gün olacak!' dedi."
"Bu arada, şehre gelen yabancıların Lut’un evinde misafir olduğunu haber alan kavmi, sapık arzularının kamçılamasıyla, âdeta kudurmuş bir hâlde koşarak Lut’un kapısına dayandılar. Zaten öteden beri böyle çirkinlikler yapmayı âdet hâline getirmişlerdi."
"Lut, 'Ey kavmim!' dedi, 'işte kızlarım; onlarla evlenip meşru ve doğal yollarla arzularınızı tatmin etmeniz, sizin için erkeklere yönelmekten çok daha temizdir. Öyleyse, Allah’tan korkun da misafirlerime tacizde bulunarak beni rezil etmeyin! içinizde aklı başında bir adam yok mu sizin?'”
Buna karşılık onlar, “Sen de gayet iyi bilirsin ki, bizim senin kızlarında gözümüz yok. Çünkü kadınlarla ilgilenmiyoruz biz. Sen aslında bizim ne istediğimizi pekâlâ bilirsin!” dediler.
Bu azgın topluluk karşısında tamamen çaresiz kalan Lut, “Ah, keşke size karşı koyabilecek gücüm olsaydı yahut şerrinizden korunabileceğim sağlam bir kaleye sığınabilseydim!” dedi. Şehre sonradan yerleşen bir yabancı olduğu için, kendisini savunacak kabile desteğinden yoksundu. işte, Lut Peygamber’in üzüntüsü doruk noktasına ulaşmıştı ki:
Sonunda melekler gerçek kimliklerini ortaya koyarak,
“Ey Lut!” dediler, “Bizler Rabb’inin elçileriyiz. Artık korkmana, üzülmene gerek yok! Çünkü onlar senin kılına bile dokunamazlar!
Ve nihayet Sodom şehri için helâk emrimiz gelince, Lut’u ve ailesini oradan çıkardık, sonra korkunç bir sarsıntıyla oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine, ateşte pişip sertleşmiş kızgın taşları sağanak sağanak yağdırdık.
O taşlar, öyle tesadüfen yağmadı onların başına. Aksine her bir taş, Rabb’inin katında işaretlenmiş ve zalimleri cezalandırmak için özellikle gönderilmişti. Ve siz ey insanlar! Kendinizi benzer bir felâketten uzak sanmayın! Zira bu tür cezalar, zalimlerden hiç de uzak değildir. Allah zaman zaman belâ ve musibetler göndererek insanları uyaracaktır. (Hud, 11/77-83)
ya keşke şu ateyistlere de şeytan bir kitap verseydi de biz de onları eleştirebilseydik. böyle hep savunma pozisyonunda kalıyoruz. adamların bir ilkesi, kutsalı, tarihi yok ki.
devir teknoloji devri, artık bir tık ile her bilgiye ulaşılabildiği için insanlar sorguluyor ve araştırıyor, bu güzel bir şey aslında. Eskiden böyle imkanlar olmadığı için kim ne derse ona inanılıyormuş, en saçma gelen şeyler bile araştırılamadığı için bilgiye erişim zor olduğu için seçme şansı da çok azmış. lut peygamber mevzusu ile alakasız oldu ama eskiden bu bilgiye erişmek bile çok zorken şimdi dilden dile dolanıyor.
Bu arada bu olayla ilgili benim merak ettiğim bir şey var. Bu kapıya dayanan ahali neden imalı bir şekilde " sen bizim ne istediğimizi gayet iyi biliyorsun." diyorlar? Hadi diyelim bunların Lut ile aralarında bir münasebet geçmemiş. peki bunlar neden Lut ile ilişkiye girmek istememişler zamanında?
Daha önce yazdım ama yine yazayım: eğer kızlarımla evlenin demek istemiş olsaydı bu adamın 2-3 tane kızı vardı. 2 tane lgbt birey bunlarla evlendi diyelim geri kalan onlarca kişi kimi şaapacaktı?
Burada bildiğin kızlarımla işinizi görün ve sonra gidin demek istemiş.
Müslümanların en iyi bildiği şey kuranı işine geldiği gibi yorumlamaktır. Oysa adam kuranda defalarca kez yazmış kuran apaçık bir kitaptır. Herkesin anlayabilmesi için onu apaçık gönderdik. Bu gerizekalı Araplar öyle metaforlardan kinayelerden anlamazlar. Ne okuyorsak o işte neyi zorluyorsunuz? Yoksa sizler kalbinizle bu kadar mı düşünebiliyorsunuz?
Fakat burada yazılanlara Orhan Veli'yi filan örnek göstererek ve tabi bol bol söverek itiraz etmeye çalışan müminlerin kuran konusunda bilgilerinin ne kadar az olduğuna dikkat çekmezsem olmaz.
Lut peygamber zamanındaki sapkınların torunları gelmiş peygamberi eleştiriyor. Dün onlar nasıldıysa bugün torunları da aynı değişen bir şey yok. Bunlara açıklama bile yapmıcan doğru yolu bulmasın gün yüzü görmesinler.