Bir gün ben yine böyle oturuyodum. Derken kalktım. Başım döndü tabi. Çok oturmuşum çünkü. Başım dönünce haliyle tekrar oturdum. Dönmenin artık dönmemesini beklerken aklıma dönmekle ilgili başka şeyler geldi. Bu gelenlerden kalıcı olan tek şey dönme dolapla ilgili olandı. Lunaparkta dönme dolaba binince en tepede durdururdu ya dolabı dönme dolapçı, bu tepede durdurma fikri ilk kimden çıktı acaba? ilk dönme dolapçıdan mı, yoksa dönme dolaba binen ilk müşteriden mi? Dönme dolaba binen ilk müşteri, müşteri değil de, dönme dolabı yapan ilk kişide olabilir. Üstüne bi de ilk dönme denemesinde, tepedeyken aklına bu fikir gelmişte olabilir. Neyse zaten çok uzun zamandır dönme dolaba binmiyorum. Gondola biniyorum artık. Aslında ona da binmeyeli çok oldu. Çünkü lunaparka gitmiyorum artık. Arada gitmek lazım aslında atraksiyon babında. Ya da ben bi lunapark mı açsam. Ama adını lunapark koymasam Sonuçta lunaparkın adının lunapark olmasının sebebi, ilk parkı yapan adamın adının Luna olmasından mütevellit değil mi.. Zaten Lunanın bir sürü parkı var. Bir tane daha olması gerekmez. Neyse çok oturdum, ocakta yemeğim var.
ahha! meğer lunaparkta çiğlik atmak, yasayla yasaklanmiş: biz gece yarılarına kadar süren çığlıklara boş yere katlanıyormuşuz demek ki.
(2872 sayılı çevre kanunu gereğince...)
Bakınız, Bostancı lunaparkından bir uyarı: http://galeri.uludagsozluk.com/r/lunapark-188584/
halen çocukluk hayallerime en rahat dönebildiğim mekanlardan biri lunaparklar. boş lunaparka bakmanın bile büyük bir duygu yoğunluğu oluşturduğunu biliyorum kendimde.
ha birde normalde asla dinlemeyeceğim türden pop şarkıları orada duyduğumda acayip zevk alarak dinlemem de çok şaşırtıcı tabi.
neden var olduğunu anlayamadığım parktır. çocukken atlı karınca, dönme dolap vardı. tehlikesiz , masum araçlardı. efenim şimdi bir kamikaze çıkmış, herkesin midesi ağzında ama adrenalin doruktaymış. senin adrenalinin dorukta ama kustuğun makarna benim üzerimde o ne olacak? kısacası lunaparklar gereksizdir. *
çocukken hiç düşünmeden sınırsızca eğlenilen, geçen yıllarla beraber, "yahu bunu yapan adam mühendis filan da değil kelle koltukta binmeyelim, şu kemer de pek sıkı değil gibi düşmeyelim, acaba elektrikler kesilse nerde kalırız" gibi dertler edinmekten dolayı zevkine varılamayan bir yer olmuştur.
kökeni anatoli vasilyeviç lunaçarski'ye dayanan eğlence mekanları. çarlığın siyasal baskılarının ardından sürgüne gönderilen lunaçarski, 1904 yılında yurtdışına kaçar. paris'te geçimini sağlamak için açtığı parka kendi adını verir ve böylece lunapark gerçek anlamıyla doğar. daha sonraki hayatını devrimci mücadelenin içinde ileri saflarda geçiren lunaçarski, eğlence hayatında böylesine önemli bir yer tutan dönüm noktasını tarif etmesi herhalde tanımladığı sosyalist gerçekcilik ve fütürizmden kaynaklanıyor olsa gerek. anlaşıldığı gibi lunapark'ın ortaya çıkışı bir bolşevik'e aittir.
çocukluğumuzda giderken eğlenceli gibi gözüksede adamın ödünü kopartan pekçok mekanizmanın da bulunduğu yerdir. mesela durmadan yukarı tırmanıp aşaği inen tren, kusmama sebep olan balerin gibi ama çarpışan otolar güzeldi.
antalya da jüpiter diye yeni bir alet yapmışlar,bir cemberin kenarına diziliyorsunuz,yoğun önlemler alınmıs ,hem dönüyor hem yüksek hem de basaşşağı duruyorsunuz,kamikaze nin yuvarlak versiyonu diyebiliriz,crazy dancing denen alet de fena sayılmaz o da hızla döndürür iken aynı zamanda carpışma korkusu dolduruyor icinize, kafa boyna tutkalla yapıştırılmış gibi sürekli savruluyor,stresli bir günün ardından en güzeli ise deniz manzaralı dönme dolap,bakınız yine dönüyoruz...gondol ise hala bir numara ucan bir tekneyi kim sevmez ben severim sahsen,ya abiye kıyafetiyle gondola binen kıza ne demeli ve gondolda tutunmadan kollarını tamamen yana acmıs birevhartcılık oynayan bu kızı izlerken,düğünden cıkmış haliyle gondolda ne aradığını merak etmedim değil,uzaktan izledim,gerginliğini atmaya cabalar gibiydi ama tam da yükseldiğinde titanikten bozma teknesinde beline sarılan biri yokken üstelik kollarını böyle rahatca acabilmesi tedirgin etti beni aman düşecek falan derken kahkalarını işiteceğim kadar yavaşladı gondol ve ağıraksak adımlarla indi kız gondoldan,itiraf ediyorum ona cok özendim,sonra balerinin önüne yaklaştı orada bekledi bir süre bir balerine bir kendisine baktı bir (bkz: pic) kahkahası isittim,aklına ne geldi kim bilir...hayat da bir lunapark gibi herkes gittiğini sanıyor ve hic bitmeyecekmiş gibi eeğleniyoruz verdiğimiz marka karşılığı,sonra birden yavaşlıyor herşey ve inadına hızlanıyor zaman,sonra süre doluyor ve bitiyor oyun..lunaparkta oyuna devam etme sansımız var ya diğeri...beş dakikalık eğlence kiralamaya benzemiyor hayat,eğlendirse de eğlendirmese de her oyun gibi bitiyor,kurallı veya kuralsız...ve hala büyücek cocukların mekanıdır luna nazarımda hala balerinin eteğine uzanmaya calışırım altına bakmak icin ve hala o etekte otururken seslenirim balerine dön dön dön o eteği boşa mı giydin *
eski türk filmlerinde mutlu anların yaşandığı mekan. en favori lunapark sahnelerimden biri sezercik ile ayhan ışık'ın birlikte eğlendiği sahnedir. hatta bir ara olayı abartıp kameraya el sallarlar.
insan kaç yaşında olursa olsun çocukluğunu yaşayabileceği ve çok eğlenebileceği yer. insanların neden buraları küçümseyip, büyük oldum havalarına girip buraya gitmek istememesi bilinmez. herkesin ruhu biraz çocuk kalmalı, ağır abi falan diye bişi yoktur.