' "Mantıkla çelişen" bir şeyi ortaya koymak, yapılamayacak bir şeydir, tıpkı, geometride uzam yasalarıyla çelişen bir şekli koordinatlarıyla ortaya koymak ya da var olmayan bir noktanın koordinatlarını vermek gibi.'
Sözlerinin sahibi neopozitivizm savunucusu * felsefeci. bertrand russell ile benzer fikirleri olduğu söylenir.
20. yüzyıl felsefesinin önde gelen filozof ve matematikçilerinden.
aşağıda kendi felsefesini ve geçiş döneminde russell'la olan etkileşiminin izleri vardır.
Felsefi hastalığın ana nedeni-tek yanlı bir diyet:insanın düşüncesini yalnızca tek bir örnekle beslemesi.
Düşünmeye bir sınır çizmek için, bu sınırın iki yanınıda düşünebilmemiz gerekirdi (yani düşünülmeye elvermeyeni düşünebilmemiz gerekirdi.) Sınır, öyleyse, yalnızca dilin içinde çizilebilecektir ve sınırın ötesinde kalan düpedüz saçma olacaktır.
Ad vermek, bir şeye etiket iliştirmekten farksızdır.
Ancak kendinde devrim yapabilen devrimci olabilir.
Başkalarına, senin için ifade ettiğinden daha fazla bir şey ifade edemez. Sana neye mal olmuşsa, onlar da o kadar ödeyecekler.
Başkalarının derinlikleriyle oynama.
Ben her nesneyle nesnel olarak karşılaşır, ama ben'le karşılaşmaz.
Bir sözcüğün anlamı, onun dil içindeki kullanımıdır.
Bir insan kilitli olmayan, ama içeriye doğru açılan bir kapıyı boyuna itiyor, çekmek aklına gelmiyorsa, odada hapistir4 Kasım 2007
Dil dünyayı resmeder.
Dünya, nesnelerin değil olguların toplamıdır.
Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.
Demokrasi insanları sayar, halbuki onları tartmak gerekir.
Dünyadaki başka insanların bana dünya hakkında söyledikleri, benim dünya deneyimimin çok küçük ve önemsiz bir kısmıdır.
Eğer bir aslan konuşabilseydi, onu anlayamazdık.
Eğer insanlar hiç salakça şeyler yapmasaydı, akıllıca işler yapılamazdı.
Eğer doğruyu söylemek işimize yaramıyorsa neden doğruyu söyleyelim ki?
Felsefenin amacı nedir? Şişeye düşen sineğe çıkış yolunu göstermektir.
Felsefenin amacı felsefeyi yok etmektir.
Felsefede ben'den, psikolojik olmayan anlamda söz edilebilecek ve edilmesi gereken bir yol vardır.
Hakkında konuşamayacağımız şeylerde sessiz kalmamız gerekir.
Kolum yukarı kalkar olgusunu kolumu yukarı kaldırırım olgusundan çıkarırsak geriye ne kalır? insan kalır.
Korku, hayat hakkındaki yanlış bir kanaatimizden kaynaklanıyor.
Mantığın tüm önermeleri totolojinin genellemeleridir ve totolojinin tüm genellemeleri mantığın önermeleridir, bunlardan başka mantıksal önerme yoktur.
Neden buradayız bilmiyorum, ama eğlenmemiz için olmadığı kesin.
Şişenin içinden dışarı çıkmak isteyen ama sürekli cama toslayarak, sersemleyen sineğe:
dışarısını görebilirsin...bunu anlıyorum, ama asla dışarı çıkamazsın! ..sen cama toslamaya mahkumsun!
Tarihin benimle ne işi var? benimki ilk ve tek dünya.
Temellendirilmiş inanışın temelinde, temellendirilmemiş inanış yatar.
Üzerine konuşulamayan konusunda susmalı.
en sevdiğim filozoftur kendisi. gaydir. sevgilisini savaşta kaybetmiştir. viyana çevresinin hep peşinde koştuğu aksi yazardır. russel'ın keşfi, öğrencisidir. Adolf Hitler ile ortaokul sınıf arkadaşı olduğu söylenir falan filan. ünlü "dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır" sözünün sahibidir. Aslında sanıyorum onu en iyi şurası anlatmış: http://www.critical-theor...t-philosopher-all-google/
wittgenstein e göre, dünya eşyanın değil, gerçeklerin bir toplamıdır. bu gerçekler de atomik gerçeklerdir. atomik gerçekler, atomik cümlelerle temsil edilir. atomik bir cümlenin gerçek veya olgusal olabilmesi için gerçeği olduğu gibi temsil etmesi gerekir. wittgenstein abi buna temsil teorisi diyor. buna göre dil, geleneksel olarak en basit elementer cümlelerdir. bunlardan(ve, veya, o halde) bağlarla moleküler cümleler teşkil edilir. bir moleküler cümlenin doğru olabilmesi için kendisini teşkil eden atomik cümlelerin doğru olması gerekir.
analitik felsefe nin gelişiminde önemli bir yeri vardır.
söylenebilen ve söylenemeyen arasında ayrım yapar.
ona göre felsefedeki sonu gelmez tartışmalar dilsel karışıklardan kaynaklanır. Dilin işleyişi tam olarak ortaya çıkarıldığı taktirde , bu karışıklıkların önüne geçilebilir ve dünya gerçekte olduğu şekliyle görülebilir der.
hayatta yazdığı tek kitabı (bitirme tezi) Tractatus logico-philosophicus'u yayımlayan editöre, okuduklarından hiçbir şey anlamayacak olan okurun kinini kusabilmesi için, kitabın sonuna on-on iki boş sayfa eklemesini önermişti.
hakkındaki tek bilgim şudur ve ancak bunu paylaşabiliyorum. lisede felsefe kitabımızda bu adamın resmi vardı. ibne arkadaşlardan brisi "aa g.s.a aynı sana benziyor" dedi. hoca da duydu, "hakkaten ya" diye bir beş dakika geyiğimi yaptılar. sonra derse devam edildi. o zamandan beri kendime yakın hissederim. vitgenştaynı.
hayatım boyunca duyduğum en güzel felsefe tanımını yapan filozof:
''Felsefe, dil yoluyla aklımızın şaşkınlığına karşı verdiğimiz bir savaştır.''
bazı zihin açıcı ve ruh uyarıcı aforizmaları ise:
"bir insan kilitli olmayan, ama içeriye doğru açılan bir kapıyı boyuna itiyor, çekmek aklına gelmiyorsa, odada hapistir."
"baskalarinin derinlikleriyle oynama...''
''kendine bak; kendini hiçbir zaman anlamayacaksın. çünkü kendini bir dizi tasarım içinde görüyorsun, sonunda da dağılıp gidiyor hepsi. çünkü kişi kendisine dışarıdan bakamaz, zira kişi kendisinin nasıl göründüğünü sahiden görmez, çıkarsayabilir ancak. kişi kendine gerçi, bu koşullar altında ben, biz başkası için ne derdim, diye sorabilir. ama yanıt şu: bilemezdim. bilseydim de, o başkasıyla ilgili haklı olduğum konusunda bir şey söylemiş olmazdı. kişinin kendi üzerine sığ bir yargıda bulunması, kendisini ucuz bir biçimde şu ya da bu komedinin ya da trajedinin oyuncusu sayması, bunları bir başkası için yapması kadar iğrenç bir şey. düşün ki, başına ne gibi bir mutsuzluk, nasıl bir acı gelirse gelsin, bunu sen kendin hakettin.''
"felsefe sorunlarının çözümü, masaldaki armağana benzer: büyülü şatoda büyülü bir şey gibi görünür, oysa dışarıda, günışığında bakıldığında, sıradan bir demir parçasından başka bir şey değildir."
"düşünmek ve konuşmak. düşünerek konuşmak, işte bu konuşmaktir."
"kendini aldatmamaktan daha zor birşey yok."
"insan, kendi ağrısını bilir; ama başkasının ağrısı olduğuna inanır."
"yazarken, bazen elimi izlerim hayretle... meğer neler biliyormuş elim"
"düşünmeyi istemek bir şeydir, düşünmeye yeteneği olmak başka bir şey."
ayrıca hocası russell' a şömine başında sıcak maşayla saldırıp ''lanet olsun russell anlamıyorsun!'' demişliği vardır nevrotik 20. yüzyılın nevrotik filozofunun...
çok severiz çok sayarız gavurdur ama sağlam adamdır sezardır hakkı o'nadır. dil felsefesi denilen tırrıkı ortaya atmıştır sadece dil felsefesiyle değil bir çok fenomenal "logos"lara kafa yormuştur misal analitik felsefenin yeni bakış açısını çizmiştir. bu zat iki dönemde incelenir tractatus ve felsefi soruşturmalar dönemleri yani ilk dönem (tractatus) ve ikinci dönem (felsefi soruşturmalar).
nedir yani neden iki dönemdir şöyle ki bu iki dönem arasında bariz bir zıtlık ortaya koymuştur witt amcamız. ikinci döneminde tractatusta sunulan çerçeve ile keskin bir karşıtlık oluşturan, anlamın esas olarak sosyal bir kavrayış ekseninde ele alındığı yeni bir düşüncenin ana hatlarını ortaya koyar. oysa ilk dönemde (tracttatus) ideal bir dil ile gerçeklik arasında bir eşbiçimliliğe erişmenin mümkün olduğunu savunmuştur.