hakkinda internette dolasan, kendinden onceki sekiz kardesinin bazi yerlerde ucu bazi yerlerde dordu sagir, annesi frengili, babasi frengili su bu ve son kardes oldugunu soyleyen e postanin uydurma oldugu, dahi besteci. esasen kendisinden once dogan ablasi o donemde sikca gorulen sekilde kaybedilmistir, dolayisiyla ailenin yasayan en buyuk cocugudur. annesinin tuberkulozdan oldugu ise dogrudur. bu hikaye kurtaj karsitlarinca kurgulanmistir. kaynak richard dawkins.
alkolik bir babanın sert bir ısrarla piyano çalmayı öğrettiği oğlu. öyleki beethoven 4-5 yaşlarındayken parmakları piyanoya uzanamadığı için gözyaşı döküyormuş.
sağırlığı esnasındaki -ki 46 yaşında tamamen sağır olmuştur- bestelerini, Piyanonun bacaklarını keserek ve titreşimleri duyabilmek için yerde çalarak yaratmıştır. ama bunu bile yapmamış olsaydı, aynı eserleri yine yaratabileceğine inanıyorum.
o zamanlar yakin dostu olarak gordugu goethe ile bir gun sokakta yururken, onlerinden aristokrat kesimden insanlarin bulundugu bir araba gecmis. goethe arabadakileri egilerek selamlayinca, beethoven sinirlenmis ve su sekilde kukremistir: "biz onlarin onunde degil, onlar bizim onumuzde egilmeliler!"
sanatci kisiligini ve kahramanca ruhunu hayati boyunca tek bir saniye elden birakmamis bir sagir dahiye ait bir anekdot...
Dokuz senfonisi, beş piyano konçertosu, bir keman konçertosu, bir piyano, keman ve çello için üçlü konçerto, otuz iki piyano sonatı ve birçok oda müziği eseri olan ünlü Alman klasik müzik bestecisidir.
mozartdan etkilendiğini söyleyen ve mozart'ın aksine bestelerini önce müsvedde kağıda yazıp sonra temize geçiren bir başka müzik dehası. benim için mozart'tan sonra gelen büyük üstat. duyma zorluğu çeken beethoven, yaşı ilerlediğinde tamamiyle sağır olmuştu ama bu mükemmel eserler vermesine bir engel değildi hepimizin bildiği 9. senfoniyi sağırken yapmıştı!!! böyle bir üstattı işte beethoven.
herkesin bildiği 9. senfoninin yanısıra; moonlight sonata adlı eseri de oldukça meşhurdur ve en çok sevilen eserlerinden biridir.**
16 Aralık 1770 tarihinde Almanya'nın Bonn kentinde doğdu. Köln valisinin saray müzikçilerinden dedesi Ludwig, bir Flaman göçmeni; babası Johann koro üyelerinden. Babasının amacı oğlunu bir Mozart olarak yetiştirmekti. Bu yüzden çocukluğunun uzun saatleri piyano başında geçti. Sekizinde halk önünde piyano, keman ve org çaldı. Onyedisinde Viyana'ya gidip Mozart'la tanıştı ve Mozart, dehasını keşfeden ilk kişi oldu. Yaşamı bunalımlarla eşanlamlı. 32 yaşında dünyayı kulakla görme olanağını yitirdi. Koku kullanmayı sevmeyen temizlik düşkünü. Kaynak suyunu ve kahveyi sevdiği söylenir: Bütün yapıtları, iç dünyasının parlaklığı sönmeyen aynası... Kısa boylu ve şişmanca. Şık giyinen bir derbeder. Bakışları etkileyici. Ağacı insandan daha çok sevecek kadar doğaya tutkun. 26 Mart 1827'de öldü. Hava fırtınalı, gök gürültülü idi. Adı Ludwig Van Beethoven'di.
beethoven aslında sanıldığı gibi müzik dehası falan değildir. zaten müzik dehası olabilmesi için yeterli donanıma sahip değildir çünkü ömrünün bir kısmını sağır olarak geçirmiş bu süre zarfında da beste yapmaya devam etmiştir. sağır birininde müzik dehası olması mümkün değildir. yapılan bilimsel araştırmalara göre normal bir insan sağır olduktan sonraki 5 yıl içerisinde bildigi tüm sesleri unutuyor. beyin malesef pratik yapmayınca unutuyor bu yüzdendir ki etrafınızda sağır olan insanlar önceleri konusurlar aradan bir kaç yıl geçtiginde sadece evet hayır diyebilirler 4-5 sene sonra ise tamamen hebele hebele demeye başlarlar.bu insanlar dili olmadıkları için değil beyinleri bildigi tüm sesleri unuttugu için konusamıyorlar. beethoven 9. senfoniyi sağır olduktan uzun bir süre sonra yazmıştı. peki beyin bildigi bütün sesleri unutmuşken nasıl olurda yazabilir ? cevap çok basit matematik ile. beethoven müzik dehası değil matematik dehasıdır. 9. senfoniden de matematik akar.
beethoven ruhunda müziği duyan, hisseden biriydi.
matematik dehası olmak yeterli olsaydı, tüm matematik dehalarının, profesörlerinin oturup bir senfoni yazabilmesi gerekirdi.
''müzik erkeklerin kalbinden ateşler çıkarmalı kadınların ise gözlerinden yaşlar akıtmalıdır'' diyerek müziği kendince tanımlamış zeki , ilim , irfan sahibi , nota cambazı müzisyendir.
ne radyoaktiviteyi ne de girdaba kapılmışçasına dans eden elektronların enerjisini biliyordu, fakat.. piyano sonatı, opus 106'nın son bölümü vızır vızır dönen elektronların müzikle anlatmından başkası değil de nedir, diye sorulacak bestekar. müziğin katıksız dürüstlük abidesi.
...
"dünya, sanatçılardan öğrenmelidir her şeyi, çünkü tanrı bir sanatçı olarak yaratmıştır dünyayı. bilginler ise, sanatçılardan çalarlar övündükleri tüm buluşları; sonra da onursuz amaçlar için geliştirdikleri denklemlerdeki sayılardan çıkardıklarını söylerler o bulduklarını." *
özürlü sekiz çocugu olan ve frengi hastasi hamile bir kadina rastlasaydiniz, ona kürtaj olmasini tavsiye eder miydiniz? bu sorunun yanitini vermeden önce asagidaki soruyu okuyun. simdi bir dünya lideri seçme zamani ve sizin oyunuz da sonucu etkileyecek. iste üç aday hakkindaki gerçekler:
1. aday: sahtekar siyasetçilerle isbirligi içinde ve falcilara danisiyor. iki metresi olmus. paket paket sigara ve günde 8 ile 10 bardak martini içiyor.
2. aday: iki kere isten atilmis, öglene kadar uyur. üniversitedeyken uyusturucu kullanmis ve her gece 1 litre viski içiyor.
3. aday: madalya almis bir savas kahramani, vejeteryan, sigara içmiyor. nadiren bira içer ve evlilik disi hiçbir iliskisi olmamis. tercihiniz bu adaylardan hangisi olurdu önce karar verin, kopya çekmek yok, daha sonra asagidaki yanita bakin. 1. aday: franklin d. roosevelt,
2. aday: winston churchill
3. aday: adolf hitler ve bu arada... kürtaj sorusuna eger evet dediyseniz beethoven’i öldürdünüz !!!
piyano sonatları gereğinden fazla duygu yüklü olan adamdır. kaynak götüm değil. hepsini defaatle dinlemiş biri olarak söyleyebilirim ki, bu adamın duygu ile, duyguyu duyumsatmak ile ilgili çağdaşlarını geçen bir yanı var. en başta insanın dudağına yapışan bir melodiyi ezberletiyor, yani bu durum çoğu sonatta böyle. bunu ilk anda duymuyor olmasına bağlamak olası. ama kendisi hakikaten müziği ilerletmekte epey yetenekliymiş.
en ünlü eserlerini duymayan bir dünyada, en güzel sesleri ve tınıları keşfederek bestelemiştir.
müzikle varolabilmiş bir eşsiz insandır. bir insanın doğadaki tüm sesleri bu kadar eşsiz bir dille ifade edebilirken, hayatında bu kadar yanlış yapabilmesi çok ilginçtir.
hiç evlenmemiş ama aşık olmuştur. hemde ihtiras ve duygudan kıvrandıran bir aşk.
napolyona çok inanmış ve napolyonun kılıcına 5. senfonisini ithaf etmiştir. daha sonradan itiraf ettiği üzre bundan çok pişman olmuş ve napolyondan nefret etmiştir.
inandıklarını ve sevdiklerini bu dünyada hiçbirzaman kucaklayamayan bu eşsiz insan, tüm insanlığın en eşsiz ritmi ve ezgiyi yakalamasını, eşsiz bir şekilde sağlamıştır.
inanarak söylüyorum ki eserlerinin ve iyiniyetinin omuzlarında, değerli ruhlar arasındadır.