baştan söylemek gerekirse filmi irdeleyerek eleştirenlerin izlememesi gereken film. bence gayet başarılı olmuş. özellikle belgeselvari geçişler güzel olmuş. filmin bence en etkili sahnesi telefona gelen son mesaj;
Charles Darwin'in evrim teorisi üzerinden işler ve beynimizin yüzde kaçını kullanıyoruz mitine dayanır. izleyenleri keskin farklarla ikiye böler. Aslında evrende yok olmuyoruz sadece form degistiriyoruz der. Finalde kadın evrene karışmıştır ve o artık her yerdedir. Herkesi görür ve duyar(!)
torbacının müzede ne işi olur amk? lucy adını müzede öğrendim diye başlıyor film. takıldım oraya.
tavsiye eden arkadaşla tükkanında baktık. En son dönüşüm başlayınca, inşallah flaş bellek olmaz, yani, o kadar da değildir amk dedim ama malesef...
Filmin en Güzel cümlesi, morgan abinin, skarlete dedigi, "peki biz buna değer miyiz ademoğlu olarak" demesiydi.
Süper bi tema ama, anlamsız bir biçimde sıçan senaryo ve acemi yan oyunculuklar... Luk beson neden böyle yaptı acaba?
En çok da şu olay dikkatimi çekti, lucy, burosit sandalye ile zamanda geri geri giderken, primattan önce dinazora uğruyor. Yani primat ata, dinazordan evvel yaşamış görülüyor. ilginç bi
detay.
Şunu ekleyeyim editi; sonda primat lucy ve sarışın lucy'nin parmak tokusturmasi , mikelancelo'nun tablosuna gönderme. Tanrının dokanması. Yani %100 olunca tanrı ya da tanrısal güç sahibi olunuyomuş.
Kendimi eksik hissetmeme neden olan beynimizin yüzde kaçını kullanıyoruz sorusunu gündeme taşımımıza yarayan filmdir. Hayatı anlamsızca ve gündelik işler uğruna monoton bir şekilde yaşadığımızı fark etmeme neden olmuştur. Dünya'ya bıraktığımız bir fayda var mıdır? Kendimizi yeterince gelistirmeye adıyor muyuz? Evet, herşeyin fazlası zarar. insanî duygularını kaybetmeye başlayan o kadın gibi fakat bizim kullanabilecegimiz bir oran varken neden aziyla yetiniyoruz? Herşeyin fazlasını isteyen aç gözlü insanoğlu konu beyni kullanmaya gelince kendine yettigini söyler. Kimse kullandığı akıldan şikayet etmez edemez çünkü dusuncelerimiz kendi aklimizla orantılı. Sorgulamak şart !
sırf evrim teorisini destekliyor diye filmi saçmalık olarak nitelendiren var. tamam film saçmalık ama evrim teorisini destekliyor diye değil. anne karnında maruz kalınan bir maddenin yapay versiyonuna maruz kalınca beynin %100 ünü kullanabilme yeteneği kazanmak saçma. artı beynin %100 ünü kullanınca elektronik aletlere hükmetmek falan saçma. hadi elektronik aletlere hükmetti ama standart bi bilgisayarın lucy'mizin elinde übersonik bişeye dönüşmesi saçma. ulan herşeyi geçtim filmin sonunda karı flash diske dönüşüyo amk.
mantıık hatalarında sınır tanımayan film, her bilim kurguda, bilgisayarda aynı anda ard arda açılan yüzlerce sekme olur, hadi diyelim o bilgisayar nasa bilgisayarı yapar ama aq bu karı yani lüsi arkadaşının sıradan laptonunda bunu nasıl yapıyor, beyni fazla kullanınca bilgisayarda da kapasite olarak bir açılma oluyor galiba, uçakta bilgisayara çiftli dalıyor o kadar hızlı işlem yapabilen ve hatta bu hızı kaldırabilen laptop ve internet varsa söyleyin biz de alalım belki biz de şirin babayı görürüz.
hayatınızdan çalınacak 89 dakikalık, sikimsonik olan film. 'bir film ne kadar kötü ne kadar saçma olur?' diye soracak olursanız kesinlikle bu filmin adını söyleyebilirsiniz.
--spoiler--
filmin ilk 30 dakikası falan gayet iyiydi. aralara konulan belgesel görüntüleri vs. daha önce pek rastlanmadığı için baya hoş gözüküyordu ama sonrasında fena sıçtı be kardeşim. hele tüm bilgileri yüklediği şey bi' usb olunca baya kahkaha attırdı yani yaratıcı olmamıştı...
hatunda beyin kapasitesinin çalışmasıyla istediği herşeyi yapabiliyorsa; daha vurdulu-kırdılı, aksiyonlu şeyler yapılabilinirdi. ekstra görsellik olurdu belki de 6/10 verebilirdik. şu anda anca 4/10.
bir zamanların meşhur dizisi dallas'ta ewing ailesinin şımarık-çılgın-seks düşkünü-asi küçük kızı olan seksi karakter. Teksas güzeli seçilmiş charlene tilton canlandırmıştır. vakti zamanında çok türk erkeklerinin düşlerini süslemiştir.https://galeri.uludagsozluk.com/r/693752/+