sabah kahvaltısında ölüm haberini aldığında annemin çok bağırmaktan ölmüştür o heheheh dediği dünyaca ünlü tenor. ölümü üzerine annemin yaptığı yorumla medya metası olanların varlıklarına veya yokluklarına "normal" insanların hayatındaki karşılığını özetlemiştir kendisi.
türkiye de yaptığı müzikle değil de levent kırca gibi komedyen olma iddiasında bulunan şahısın küçük hüsamettin tiplemesiyle meshur olan, doğu kökenli ülkenin sevimli insanlarının alay edip sesini taklit ettiği ilk basta öğretmen olmak için yetiştirilen şüphesiz gelmiş geçmiş en iyi opera sanatçısı olan italyan tenor. muhteşem bir servete sahip olmakla beraber bir paradoks yapılırsa bu serveti sesiyle elde ettiği ortadadır.son olarak iki yıl önce nessun dorma yı seslendirmiş ve beni gözyaşlarına boğmuştur. güle güle üstad.
ölen birine sözlükte entry olarak allah rahmet eylesin demenin saçmalığını tekrar anlamamıza sebep olan sanatçı.
hiçbir bilgi girmediğin, adını yaşatacak, hatırlanmasını sağlamayacak bir bilgiyi paylaşmadığın bir adama toprağın bol olsun demek harika bir fikir bence, çok geç olmadan çöplüğe dönecek burası, o zaman belki içinden toprağı bol olsun, allah rahmet eylesin diyebilmeyi, aklından her geçeni sözlüğe yazmaman gerektiğini anlarsın sevgili sözlük yazarı.
1963 yılında, kariyerinin daha ilk günlerinde, Devlet Opera ve Balesi tarafından davet üzerine geldiği Ankara'da başarısız bulunmuş ve ülkesine geri gönderilmiş kendisi.
hayata veda eden dünyaca ünlü operacı.
... Çok başarılı bir opera kariyerini, dünyanın en çok satan klasik müzik albümü 'Üç Tenor'la büyük bir şöhrete dönüştüren Luciano Pavarotti öldü. Pavarotti, eşsiz sesi kadar yaşam biçimi ve popüler çalışmalarıyla da Enrico Caruso ve Maria Callas'tan sonra tüm zamanların en ünlü opera sanatçısı olmuştu.*
ayrıntılar: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=232177
birkaç sene evvel organizatörlerin türkiye'ye getirmek istediği, ama yok "tuvalet kağıdım ipekten olsun" yok "donum ipekten olsun" yada "sıçtığım tuvalette bilmemne olsun" gibi isteklerle canlarından bezdirdiği organizatörlerin getirmekten vazgeçtiği adam.
hatta o aralar buna sinir olmuş "buna değil tuvalet kağıdı, çarşaf versen yine de yetmez" diyordum.
neyse, öldü, allah rahmet eylesin.. ipek tuvalet kağıdıyla donunu yanında götürsün..
sakalli hafif kel biraz tatlici tombak'a benzeyen görüntüsü ile opera ve tenor denilince akla gelen karikutur gibi adamdi. bilmiyorum dim tis tikli detone sesli hergelerin oldugu ve iki gitar bir davul ile esasta arabeskci olan ama kendilerine pink floyd havasi veren tek sesli muzikal kabizliğin tam gaz gittiği bir dönemde dev orkestralar ile muzikal zenginligin tavana vurdugu opera ile siyirabilmek ve herşeye ragmen ölümsüzlüğü kazanabilmek nasil bir duygudur. evet üst sanati kitlere sevdirebilmek avamin bayagiliğina saplanmadan bunu becerebilmek maharet ister. pavarotti istemeden de olsa bunu yapmiştir.
hiyartolugun tam gaz gittiği ziriltilarin, amina kodugumun cocuklarinin gürültülerinden ve bokluklarinin içinden sesi ve matrakliklari ile bir gökkusagi acmiştir.
devrimiz günü birlik kahramanlar daha dogrusu osuruktan kahramanlar ve tirt efsaneler devridir. ammavelakin bir efsane olabilmek için neler yapilmasini pavarotti gibi insanlar bizi gösteriyor.
fazla teferuata gerek yok günahi ve sevaplari ile kendisi insanlik bahcesinin lanetliler bölümünde olmayacaği kesindir.
pavarotti; trt'nin elindeki teknolojiyle "üretim" yapmasını sağlayan ender araçlardan biridir. bütün trt seferber olup, pawarotti'nin görüntüsü üzerine ibrahim tatlıses'in söylediği bi parçanın sesini bindirmişler, tam tersini de ibrahim tatlıses için yapmış, 15 yıl boyunca da bunu tv'de göstermiş, spor programlarına bile jenerik olarak kullanmışlardır
gerçekten belli bir yaşa kadar sesinin ne anlama geldiği anlaşılamayan şişmanlığıyla dalga geçilen, ancak hayattan belli şeyleri aldıktan ve daha elit zevklere yönelindiğinde kıymeti anlaşılacak inci. helal olsun. gerçekten çok büyük bir ses ve müzisyen.