aynı zamanda çok iyi bir kuş avcısıymış, videoları falan dolaşıyor, tabi liseli ergen ağırlıklı gazsaraylı taraftar kitlesi hemen zeka seviyesine yakışan bağlantıyı kurmuş hani fener kanarya, beşiktaş kartal ya o bakımdan.
imza töreni sırasında sergilediği sempatik tavırlarıyla beraber futboluyla da kendisine hayran bıraktıracağını tahmin ediyorum. ayrıca şunu farkettim bu avustralya'lıların galatasaray demesi kulağa ayrı bir hoş geliyor.
gs formasını ile sahaya çıkınca lugano gibi hakeme gözlük işareti yapmak yerine hagi gibi hakemin yüzüne tükürüp ayağına basmasını veya arda gibi rakip taraftara kol hareketi çekmesini beklediğimiz futbolcu. umarım o kutsal(!) parçalı formayı giyip de karakteriyle bizi şaşırtanlardan biri olur .
Yaşa takan da var, tekniğine de. Takmaya devam eden de olacaktır muhakkak. Ancak bir gerçek var, Lucas Neill Galatasaray'da. Sezonun ikinci yarısında Galatasaray'ın, iki senedir kan kaybeden bölgesine ilaç olmaya çalışacak. Antibiyotik gibi belki de. Uzun süreli kullanırsan seni ayakta tutar, lakin belinden soğuk almaya devam eden organizma, antibiyotikle ne kadar ayakta durur bilinmez.
Kariyerini, oynadığı takımları, yaşını, doğduğu yeri, doğmak istediği yeri, yaşadığı yerleri, istatistiklerini zaten boy boy okudunuz dün ve bugün. Biz farklı şeylerden bahsedelim. Yaşına takan var demiştik. Arsenal 35'lik Campbell'a geri dönüyorsa, City pahalı yıldızlarını bir kenara bırakıp 35'lik Sylvinho'yu, 33'lük Viera'yla tecrübe açığını kapatmaya çalışıyorsa, Liverpool Kyrgiakos'u, 36'lık Cannavaro'dan Juventus verim bekliyorsa, Milan'ın savunmasında 30 yaşının altında isim bulmakta zorlanıyorsak, 10 senedir Premier Lig'de düzenli olarak oynayan Neill'e dil uzatmak biraz abes kaçmaz mı?
Tekniğine de göz atan var. Neill takıma katılıp, maç oynamaya başladıkça da bu çatlak sesler daha da çoğalacaktır. Hagi vakası altında ezilen on numaralarla beraber, Popescu ile de ezilen bir dörtlümüz oldu herhalde. Neden her gelen, öncekilerle kıyaslanırsa artık? Şimdiden söyleyelim, Neill'den kimse, tek topla pozisyon yaratmasını, aldığı toplarla bire bir yapıp ceza sahasına dalmasını, orta saha oyuncularına sırtını kendi savunmalarına dönmeden top almasını sağlamasını beklemesin. Biz de bu tarz bir oyuncu beklerdik elbet. Ki Mirel Radoi gibi bir ismi ön plana attık. Lakin bu tarz oyuncuları bulmak kolay olmuyor. Hızlı olmasa da aklını kullanan, tekniğiyle zekasını birleştiren, sert, pes etmeyen, profesyonel. Bulursanız Popescu gibi birini, zaten omurgaya bir iki takviye ile dört sene şampiyon oluyor, Avrupa'da başarı yakalıyorsunuz.
Ucuz olmalıydı elbette. Tecrübeli olmalıydı. Var olan lig yarışını, rakipleri, UEFA Avrupa Ligi'ni de düşündüğümüzde geldiği gibi verim vermesini ümit edeceğiniz bir oyuncu bulmak durumundaydınız. Nitekim Elano gibi bir adaptasyon devresi geçirmesi, ligin bitmesi anlamına gelirdi. O herkesin beklediği Popevari bir stoper olmayacaksa en azından sert olmalıydı, joker olabilmeliydi, sağ stopere aşina olmalıydı. Takım ruhunu bozabilecek bir karakterde olmamalı, maç seçen kendini profesyonel sanan amatörlerin biride olmamalıydı. Kadroda olan diğer stoperlerden fark yaratması için en azından ikinci hamlesinin de hızlı ve etkili olması gerekliydi.
Bu kriterlere uyan isimlerden biriydi Lucas Neill. Tek tek başlayalım. Sözleşmesi sezon sonunda bitecek bir oyuncu evet, lakin verilen para karşılanabilecek bir meblağ. 10 senedir Premier Lig'de oynayan bir tecrübe Lucas Neill. Everton'dan forma ve zinde geliyor. Sezon sonu Güney Afrika yolunu düşünürsek, zaten performansını belli bir çizgide tutması gerekiyor. Uyum sorununu çabuk atlatmasında vatandaşı Harry Kewell ve Premier Lig'den diğer tanıdıkları faydalı olacaktır muhakkak. Sert, geri adım atmayı sevmeyen, rakip forvetlerin karşılarında gördüklerinde bir iki adım geri atmayı düşünebilecekleri bir yapıda. Ki geçmişte de vukuatları var. Asıl yeri, Premier Lig'de uzun süre oynadığı, hani öyle çok bindirmeler yapmasa da, yerini iyi muhafaza edip, bekin defansif görevlerini en iyi şekilde yerine getirdiği sağ bek pozisyonu.
Evet, Lescott'un City'ye gidişi, Jagielka'nın, Neville'in ve Distin'in sakatlanması sonrası Heitinga ile beraber sezon başında takıma katılmıştı. Sakatlıklardan ve özellikle savunma hattından çok çekti bu sezon David Moyes. Phil Neville döndü. Yobo iki ay kadar önce Liverpool maçında sakatlanıp Tottenham maçında dönmüş lakin 15 dakika dayanmıştı. Yobo'nun da üç hafta içinde sahalara döneceği yazılıp çiziliyor. Kimbilir belki de geçen sene City maçında sakatlanan Jagielka'nın dönüş süresi yaklaşmıştır. En az altı ay demişlerdi o sakatlık sonrası. Sekiz ay geçti. Bu tür nedenler Moyes'in bu transfere yeşil ışık yakmasına sebep olmuş olabilir.
Popescu tarzı bir stoper değil elbette. Nitekim Türkiye'de de o tarz bir stoper yok şu anda. Ne Lugano'nun, ne Bilica'nın, ne de çok teknik diye methedilen Sivok'un tek topta birilerini pozisyona soktuğunu, birebir yapıp rakip kaleye indiklerini (bunu en son Luciano yapıyordu, Fenerbahçe taraftarları da ona yanından vız gelip tırıs geçen Avrupa'lı forvetlere rağmen katlanmak durumunda kalıyordu.) görmedim. Bulmakta zor demiştik daha önce. Lakin Neill'de öyle çok kötü tekniğe sahip bir oyuncu da değil. Nitekim, Premier Lig'de oynadığı sezonlarda onun en önemli özelliği olarak liderliği, disiplini, azmi olarak gösterildi. Zayıf yönleri yokmuydu? Elbette. Özellikle birebirlerdeki hızı, bazen gözünü karartıp yaptığı sert müdahaleleri. Çok komple bir stoper değil Neill belki. Ancak bizim ihtiyacımız olan yönleri de gerçekten çok belirgin. Bireysel hızı çok iyi olmamasına rağmen, özellikle sırtı dönük santraforlara müdahalelerde çok seri. Vücuduyla bozmasını bilen, hırpalamayı seven Neill iyi de bir profesyonel. Ki olmasaydı, zaten uzun süreler Premier Lig'de barınamazdı.
Geri kalanı, verebileceklerini, başarılı olup olamayacağını, yarıştığımız kulvarlarda bize net katkılar verip veremeyeceğini zaman gösterecek. Bizim elimizden gelen, Galatasaray'dan geçen yolunun açık olmasını dilemek. Hoş geldin Lucas.
ilk maçında olumlu not alan futbolcu. neredeyse hiç pas hatası yapmadığı gibi durduğu yeri çok iyi biliyor, pozisyon alması, sezgileri harika. rakiple fazla birebir mücadeleye girmesini gerektirecek pozisyon yaşamadı ama o konuda da referansları sağlam. bir sakatlık falan olmazsa nokta transfer olmuş.
takımı kontra atağa çıkarken etkili olabilecek türden bir defans oyuncusu. popescu'dan bu yana özlemiştik böyle soğuk kanlı defans oyuncularını, biraz olsun hasret giderebileceğiz gibi duruyor.
kalitesi konusunda ingiltere ligi gibi bir ligde uzun yıllar futbol oynaması yeterli bir norm gibi duruyor futboldan anlamayan bir insan için dahi... bunun yanısıra gözü gören bir adam da bu futbolcuyu izlediğinde; isabetli pas yapabilen, kafasını kaldırıp da oyunu geriden kurabilen bir adam olduğunu görebilir pekala. tek temennim istikrarlı olmasıdır galatasaray'ımızın formasıyla. gerisi zaten bu adamda öteden beri mevcut...
önünde mustafa sarp gibi mücadeleci ama teknik ve mental anlamda yetersiz olduğunu düşündüğüm bir adam olsa da bu lucas'ın "takıma faydasız olacağı" anlamı taşımaz benim açımdan. dünkü denizlispor maçında verdiğimiz pozisyonlarda da durum bundan ibaretti... orta sahadan atağa kalkan rakip futbolcuyu durdurmak lucas'ın değil, mustafa'nın vazifesi olmalıdır.
ingiltere premier ligi'ni ve tugay kerimoğlu'nu takip edenlerin bileceği gibi; ne yaptığını bilen, profesyonel, soğukkanlı, çalışkan bir defans oyuncusu. galatasaray'a hayırlı olmasını diliyor, her zaman destekliyoruz. peşindeyiz!
sergen' in tabiriyle gökhan zan' ın yarısı bile değilmiş. ali ece' nin tanımıyla ise türkiye' ye gelmiş en iyi defans oyuncularından birisi. hangisine inanacağınızın kararı size kalmış.
takımında lugano, emre, baroni, bilica gibi oyuncuları barındıran takım taraftarlarının söylediğine göre çirkefmiş ve galatasaray'a uyum sağlamışmış. amınakoyayım ben mi futboldan anlamıyorum yoksa siz mi gerizekalısınız. siz gerizekalısınız. geçen gün bu arkadaşlardan birisini uğur boral sakatlandıktan sonra şu yorumu yaparken gördüm:
6 ay olmayacak, hemen yerine adam almalıyız. transfer döneminden habersiz adamların da içinde bulunduğu bir topluluk tarafından eleştirilen oyuncu. ciddiye almak aptallık olur bu kesimin yorumlarını.
agression futbolda önemli bir özelliktir. galatasaray'da bu özellik kaybolmuştu. aylar önce de galatasaray başlığına yazmıştım, sert oyuncu lazım diye. o yüzden ilaç olabilecek bir futbolcu. takımda hasan şaş, mondragon, hakan ünsal, hagi gibi adamlar olmazsa maç boyu takımın tekme yer, hakem hakkını yer, maç başlamadan boyacı kılıklı bir adam gelir oyuncuna vurur. agression futbolda önemlidir. bu yüzden böyle bir adam alınmasına sevindim. oyun içi performansı içinse biraz daha beklemek gerekiyor.
gelmeden önce sakat o diyenlere, 3 alternatifi var gereksiz transfer diyenlere, kondisyonu sağlam değil 90 dakika çıkaramaz diyenlere geldiğinden beri minimum hatayla oynayarak cevabın kralını, damacananın kapağını bırakmıştır.