(bkz: bir sineğe kuş ötüyor mu diye sormak)
denemediğim bir çeşit uyuşturucu.
bu entry'nin amacı yukarda yazdığım bkz'a tıkladığımızda bu başlığın açılması. garip doğrusu.
dün national geographıc de belgeseli yayınlanan halüsinojendir. tarihçesiyle , keşfedilmesiyle , pilotlarının deneyimleriyle , satıcılarla , günümüzde üzerine yoğunlaşan bilim insanlarının bilgileriyle belgeseli bende dayanılmaz bir kullanma hissi ortaya çıkarmıştır.
(bkz: ergot alkaloitleri)
(bkz: çavdar mahmuzu)
jim morrison'un şarkı sözü yazmak için kullandığı uyuşturucu. ama adam harbiden söz yazma olayının amına koymuştur.
bir de elimizde lsd'yi kullanmasını bilmeyen syd barrett gibi bir adam var. salak salak ve anlamsız şarkı sözleri yazardı* ve kafayı sıyırıp gruptan ayrıldı, tımarhane de bir süre zaman geçirdi. hastaneden çıktıktan sonra kendini eve kapattı ve müziğe hiçbir zaman geri dönmeyip öldü.
demek ki lsd'yi düzgün kullanırsan, jim gibi mükemmel sonuçlar elde edersin. bu adamın müziği de sözleri de bir başka yahu.
özellikle 60ların sonu ve 70lerde ortalığın amına koymuş uyuştrucu çeşidi. o dönemlerde lsd kullanmayan müzisyenler hunharca dövülürlerdi, ne enretesan zamanlardı...
29 şubat salı günü cumaya giderkene kullandıydım ilk. yolda kafam güzel olunca camiye gitmekten vazgeçip, kızılderililerin ibadet ettiği mekanlara gitmeyi düşündüm. hakkari de nereden bulucaktım bu mekanı ? diye düşünürkene, birden bire bi baktım ki kızılderililer yanımda beni çağırıyorlar ibadete. neyse ibadete durduk, saflarımızı tuttuk sonra bir baktım evdeyim ? hayretler içerisinde düşünürken olanı biteni içimden bir ses televizyonu açmamı söyledi. televizyonu açtığımda ayağı olan memelileri şarkıcı olarak görüyordum. bir süre sonra 31 çekesim geldi. 31 e başladım ama bir türlü boşalamıyordum. meğersem sağ elimin orta parmağına sol elimle masturbasyon yapıyormuşum 3 saat sonra farkettim. kafanın 6. saatinde iyicene yoğunlaşmıştı herşey. bilgisayar insana dönüşmüş, insan bilgisayara dönüşmüş, bende bir ekran kartına dönüşüp 1280*1280 pixelde işlem yapıyordum.
bir süre sonra bunların etkisi geçecek gib oldu fakat geçmedi daha da boka sardı herşey. kendimi fax modem gibi hissettim. bir arkadaşım yerel ağ bağlantısına tıkladı ve ''ağa oturum açılıyoooorr'' diye bağırmaya başladım. artık world wide web bendim ve hakkari'den çin'deki siteye 1 saniye gibi kısa bir süre de bağlanıyordum. 2 ay kadar yaklaşık böyle sürdü herşey 2 ay sonra ayıldım. ama ben ayıldığımın farkında değildim öbür hayat o kadar uzun sürmüştüki bence asıl ayıldığında insanın kafası güzelleşiyordu.
yaşanan lsd tribini vahiy olarak adlandıran dahi vardır.uyusturucuda yasanan tripin en belirgin yansıtan uyusturucudur. kokainden daha güçlü olmakla beraber aşırı dozda alımı aklın yitirilmesine sebep olabilir. ilk deneyimi albert hofman kazara yapmıs ve bizzat şunları yazmıştır ;
19 nisan 1943 pazartesi günü saat 16.00'da lysergic acid diethylamide tartarat'ın 05'lik eriğini hazırladım.
0.5 santimetre küp 0.25 miligram lsd içeren tatsız, yavan sıvıyı içtim.
saat 17.00'de baş dönmesi, endişe, kaygı ve tedirginlik başladı. görmem bozuldu, düşüncelerim dağıldı, içimden
gülmek isteği geliyor, anlamlı konuşmak için büyük çaba sarf ediyorum, görme alanım sanki karşımda, eşyaların
biçimi değişiyor, çevremi lunaparklarda olduğu gibi olağan üstü görüyorum.
bir süre sonra bunların hepsi geçti. bütün bunları hatırlıyorum, baş dönmesi, görme bozuklukları, çevredeki
eşyaların acayip gülünç ve kaba şekilleri... renkli yüzler belirdi. belirli bir tedirginlik vardı. aralıklı
olarak başımın, ayaklarımın ve bütün gövdemin ağırlığını duyuyorum, sanki madenle doldurulmuş gibi. ayaklarda
kramplar oluyor... ellerde soğukluk ve sanki eriyip gidiyormuş gibi bir duygu var. ağzımda maden tadında kuruluk,
boğazda sıkışma, korku ve endişe, bilinçte bulanıklık... bu arada içinde bulunduğun koşullarla gerçek arasında
ayrım güçlüğünden doğan bir karışıklık.
lsd'yi aldıktan altı saat sonra eski durumuma döndüm. ancak ufak tefek görme bozuklukları kaldı.
her şey sallanıyor, eşyaların boyutları değişiyor. sanki onların dalgalanan sudaki yansımasını izliyorum.
üstelik bütün eşyalar hoş olmayan görünümler kazanıyor. renkleri durmadan değişiyor. yeşil ve mavi renkler
üstünlük kazanıyor. gözlerimi kapayınca fantastik, gerçekdışı biçimler görüyorum. dikkati çeken bir nokta bütün
seslerin gözüme yansıması ve türlü biçimlere dönüşmesi... her ses, renk bir sanrıya (gerçekte olmayan olguları
var gibi algılamak) dönüşüyor. bunlar renk ve gölge olarak sürekli değişiyor. lsd'yi aldıktan sekiz, on saat
sonra şiddetli bir uyku bastırdı. ertesi gün biraz yorgun kalktım."
ilk LSd mi küp şekere eritilmiş halde almıştım saat 14:30 civarıydı o kadar merak ediyordumki işimden izin alıp evime gittim ve yatağıma uzandım etkisinin gelmesini bekledim ilk başta yatak yavaşça dönmeye ben yer yer içine gömülmeye başladım yüzümde sebebsiz bir gülümseme ama içimde degşet bir korku vardı sonra tavana takıldım tavan rengaren olmaya başladı ve yere akıyordu bu hoşuma gitmişti eve bir arkadaşımı çağırdım bana göz kulak olsun diye arkadaşım geldi yüzüne baktığımda yüzü devamlı yamuluyor garip şekillere giriyordu yürüyebiliyordum ama yaptığım her hareket saatlerce sürüyordu sigara içmek mükemmel gelmişti her nefesi 1 saat alıyordum sanki sonra aklıma camdan dışarı bakmak geldi 5nci katta olmama rağmen sanki yer burnumun dibibdeydi ve koca asfalt cadde mozaikle kaplıydı her yer rengarenkti artık hareket eden her şey arkasında bir iz bırakıyordu kötü hiç bir şey hissetmeme rağmen hep içimde bir korku vardı hayat hep gondolla en tepeden aşşa iniyormuş hissini veriyordu bir ara karnım acıktı burgerkinge gittik saat 16:00 gibi bir şeyler yedik sonra caddede yürüyerek Taksime çıktık taksimde arkadaşlarla muhabbet ettik kimse anlamadı lsd tribinde olduğumu diğer bir ayrıntı ise arkadaşla pişti oynadık bu kafaayla yeniliirm sanıyordu m ancak çıkan tüm kartlar belleğime öyle bir yerleşiyorduki hi. bir kartı unutmadım ve yendim. Sonra bu etkiyle sek yapmak geldi aklıma ve aklımdan çıkmadı hemen tanıdık bir kaşarla buluştum kızın vücudu rengarenkti genelde pembe mavi ve kırmızı sanki 3 gün seviştik tekrar eve geldim artık sıkıldım kafasından açılmasını istiyordum ama açılmadı hem kontrol etmeye çalıştıkça bad tribe bağladım nefes alamadığımı sandım bir ara sonra kendimi bırakktım uyumaya çalıştım ama mümkün değildi gözlerimi kapatınca yine rengarenk halklaar görüyordum içimden gülmek geliyordu sebepsiz uyandım counter strike oynamaya karar verdim 1 kaç saat counter strike oynadım çıkan renklerine hasta olmuştum sonra enseme bir ağırlık bastırmaya başladı biri iityordu sanki gittim uyumaya çalıştım sabaha karşı uyuyabildim ertesi gün işe gitmedim uyandığımda hala biraz etkisi vardı gazete yazılarını 3 boyutlu görüyordum toplam 18 saat sonra tamamen etkisi geçti öyle anlatıldığı gibi cinler periler olmayan şeyler görmedim sadece olan her şey renkli ve şekilleri yamuluyordu.
lsd görse ekmek sanacakların çok güzel şey, hareka şey diyerek övmeye çalıştığı uyuşturucu madde. bu kadar güzelse kız kardeşinize, abinize, ablanıza falan verin. ya da çocuklarınıza? pardon henüz evlenmek için gereken yaş sınırını geçmemişti kimisi.
1900'lü yılların ortaların da, mahkumların üzerinde de denenmiş olan uyuşturucu madde. Mahkumların bülbül gibi ötmesini amaçlayan, sonrasın da kafayı birer birer yemelerinden ötürü, mahkumların üzerin de kullanılması yasaklanan madde. Lsd öylesine pis bir şeytandır ki, öldükten sonra bile insanların kemiklerin de saptana biliyor. Yani bunu 1 kere kullanırsanız, ölseniz dahi sizi terketmiyor...
dil altına atılan kağıdın emilmesi, duvara daha doğrusu fayansa sürüleni yalama gibi yöntemlerle kullanılabilen uyuşturucudur. feci halde fall evresini yaşatır. halüsinasyonlar görmenize neden olur ve bu öyle bir kereliğine de değildir. hiç ummadığınız bir zamanda tekrar nükseebilir. sinsidir. bulaşmayınız.
ikisini de yapmış insanlar genellikle transandantal meditasyon ile lsd'nin aynı etkiyi gösterdiğini söylüyorlar. o kadar para bayılmak ve sağlığınızı büyük tehlikeye atmak yerine bir meditasyon merkezine gidebilirsiniz.
hakkında bu kadar çok tanımlayıcı, betimleyici hatta örneklerle izah edici entry girilince, hatta daha da abartıp yazarların kendi deneyimlerini sözlük ile paylaşınca uludag sözlüğün resmi uyarıcısı sandığım bir çeşit mantar sporu.
ben de kendi kısa hikayemi anlatayım ozaman.
internet ortamından yapılan araştırmalar neticesinde, sözü geçen uyarıcının akşam sefası isimli bitkinin siyah renkli tohumlarından elde edildiği konusunda hemfikir olmuş olan yazarlarımız x ve y yalovadaki akşam sefası tarlalarından topladıkları siyah renkli tohumları istanbuldaki apartmanlarının bahçelerine ekme suretiyle maceralarına başlarlar. gel zaman git zaman derken bu akşam sefası tohumları üzerinde yaptıkları çalışmalar sonuçsuz kalır ve proje fon yetersizliğinden ötürü ileri bir tarihte tekrardan açılmak üzere rafa kaldırılır.
fakat elde edilen deneyimler, akşam sefası bitkisinin ideal yaşama alanı koşulları hakkında mükemmele yakın veriler sağlamışlar.
dahası, internet ortamından yapılan çalışmalar göstermektedir ki, cia, fbi, mossad ve mit gibi istihbarat teşkilatları, sözü geçen halisünojen maddeyi satın almak için sıraya girmektedirler. sözgelimi lsd nin, kennedy suikasti ile doğrudan ilşkisi ve sözü geçen teşkilatların ulusal çıkarlar uğruna düşman devletlerin ajanlarını sorgulamada kullandıkları bir madde olması, çok değerli bir madde olduğunuı ispatlar.
tolerans denen aynı etkiyi görebilmek için daha fazla miktarda madde gereksinimi, lsd için de geçerlidir. tolerans hızla gelişir ancak 2-3 gün lsd alınmadığı takdirde tolerans hiç gelişmemiş gibidir, başa döner. yoksunluk semptomları görülmez. lsd kullananlar, esrar dışındaki diğer neredeyse tüm uyuşturuculara da tolerans gösterirler. yani lsd ye tolerans gösterenler, diğer maddelerden de kolay kolay kafa olmaz, aynı etkiyi görmek için daha fazla miktarda madde alma ihtiyacı duyarlar.
bu insanlar bir de flashback ler yaşarlar.
