herkesin şöyle olmuş, böyle yapıyormuş, şuymuş buymuş diyerek duyduklarını yazdığı kimyasal. bizzat etkisini olayları ve hissettirdiklerini yazacağım kankalar. tabi şimdi bu yasal değil ya hani. 'vallaaaa arkadaş anlattı ben birinci ağızdan yazıyorum'. *
olay yeri: açık hava müzik festivali.
6-7 kişilik kızlı erkekli bir arkadaş grubu çadırda sigara dönüyorduk. muhabbet güzel, her şey güzel. bir ara tuvalete kalktım. acayip çişim gelmişti. çadırdan çıktığımda liseden bir arkadaşımı gördüm. epey zamandır görüşmüyorduk. bana bir yamuk yapmıştı ama hatırlamıyorum. her neyse yarım lsd verdi 50 lira para verdim diye hatırlıyorum. daha fazla vermiş olamam tüm param oydu zaten. böyle rocco var ya şeker, hani böyle kağıt gibi çekiyorsun dilinin altına koyuyorsun tadı dağılıyor falan onun gibi bir şey işte. birde rocco şu pornocu değil mi lan? rocco diye şeker, lolipop, dondurma mı olur amına koyuum? bu firma batmadıysa iyi. neyse yapıştırdım verdiğini. gittim tuvaletimi yaptım. bende ilk defa denediğimden 'acaba ne olacak lan?' diye düşünmeye başladım. işeme işi bittikten sonra çadıra geri döndüm. muhabbete kaldığım yerden devam ediyorduk.
yanımda festivalde tanıştığım bir arkadaşımın arkadaşı kız oturuyordu. bir gün önce biz gülüp eğlenirken 'bende gülcem!' diye çadıra dalmıştı, öyle tanışmıştık. festivale gelirken seks fikri hiç aklımda yoktu. desem yalan olur ama hani hazırlıklı değildim yani. daha çok müziğe gelmiştim. deli gibi dans etmek, ot içmekti planım.
birden götüm başım ayrı oynamaya başladı. çadır karanlıktı yani sadece dönen sigaraları aydınlattığı kadarını görüyorduk birde müzik beyne beyne işliyor tabi. anlamsız bir mutluluk hissetmeye başladım. yükselişe geçmiştim ve hoşuma gitti bu durum hemde baya hoşuma gitti. kendimle övünmek gibi anlaşılmasın da normal şartlarda da gayet komik bir adamım. genelde 'komik' sıfatım önplanda ardından 'yakışıklı, seksi' hehehehe. ama bu kafanın verdiği mutlulukla esprilerim çığır açmaya başladı resmen. bir 15 dakika aralıksız insanları güldürdüğümü hatırlıyorum. hani muhabbet şöyle bir muhabbet. dur örnek vereceğim, unuttum ya şimdi. neyse 15 dakikanın ardından bir duruldum, herkes bir karnını tutarak 'yeter ya!' modundaydı. en son yeni tanıştığım kız bana dönüp sordu;
- sen nasıl bir adamsın ya?
* çok dürüst bir adamım.
- nasıl ya?
* ben var ya 18 yaşından büyük müsün diye soran porno siteleri hiç izlemedim. hep kapattım. yaşımı bekledim. hehehe.
(espriden öte bilinçaltımdaki seks isteğinin arttığını hissettim bu cümleyi kurarken, tabi ki rahatsız olmadım ama daha kontrollü olmak isterdim.)
birden muhabbet vajina osuruğuna gitti. kızlı erkekli herkes gülüyordu. ilk başta kız arkadaşımın osurduğu sanıp güldüğümü falan anlatıp, kendimi rezil etsem de gülüyorduk yani. oradan kolonoskopi anılarım falan derken kendimi itin götüne soksam da insanlar tuvalete gitmek istemeyecek kadar kitlenmişti muhabbete.
yanımdaki kızın yüzünü merak etmeye başlamıştım. cidden bildiğin merak ediyordum. tam ben merak ederken o telefon ışığını tuttu yüzüme. dünyanın en saçma cümlesini kurdu;
- sen harbi sarışınmışsın ama.
* karanlıkta herkes zenci hehehe. diyerek güldüm.
(seks isteği tamamen sarmıştı. artık error veriyordum, herşeyi cinselliğe bağlamaya başladım.)
ben niyetimi alenen belli edince tüm ilgimi yanımdaki kıza yükleyip sadece onun kulağına fısıldayarak espriler yapınca, arkadaşlarım homurdana homurdana çadırdan çıktılar tabi artık. oh len dedim sonunda başbaşa kaldık. kafanın götürdüğü yere gidiyordum.
bir kadını etkilemek için yapılabilecek tüm puştlukları yaptım. mesela 'hep tiyatro okumak istemiştim. en kötü böyle seslendirme falan yapardım arkadan ses geliyor ya onun gibi' dedi. çadırda bulduğum poşetleri birbirine bağladım, ardından telefonun ışığını açıp poşetlere tuttum. tabi gölgeleri çadırda belirdi. poşetle biraz biraz oynayıp iki insan vucuduna benzettim ve ona dönüp 'hadi seslendir!' dedim. yarım saat falan güle oynaya seslendirdi. tabi bende güldüm yalandan. ama nasıl mutlu nasıl mutlu. en sonra sarıldı bana, teşekkür ederim diyip ağladı. o an 'oğlum kız sevişmek isteyecekti, şimdi aşık olacak nabıyon yarraağım' dedim kendime. neyse durumu toparladım. tipik hareketimdir 'öpebilir miyim?' diye sordum. yabancı topraklara giriş vize talebinde bulundum hehehee. onaylandı. sonra çadırına götürdü beni.
seks kısmını atlıyorum. sözlükte okuyarak mastürbasyon yapacak insanlar olabilir çünkü. o potansiyeli gördüğüm şakirtler var. hehe. neymiş dekolte giyen kızın amacı.... at kafaları sizi. el sikiyle gerdeğe girin.
neyse sevişme faslı falan iyiydi tam hatırlamıyorum ama kendimi dünyanın en seksi, karşımdakini de dünyanın en güzel kadını gibi hissetmiştim. krallığımı ilan edecek gibi çıktım çadırdan lavaboya gittim. artık metabolizmayı çok mu zorladım, kan şekerim mi düştü? noldu tam bilmiyorum hahaha. birden duruldum. anneannem olsa 'ters bir hareket yapmışsındır.' derdi. yazık ya o nabıyor ki? yazı bitince arayım onu bir.
tuvalete giderken birden içimi sıkıntı basmaya başladı. içimdeki mutluluk, seks dürtüsü yerini handikapla üzüntüye bıraktı. hiç normal değildi. çünkü normal şartlarda böyle bir kafa yaşamış bir adam değilim. genelde gülerim zaten içince daha çok gülerim. daralmaya başladım bilader. 'bad trip' dedikleri bu mu lan? şimdi siki tuttum falan diye düşünüp iyice darlandım.
tuvaleti nerede olduğunu görüyordum ama geri geri gittiğimi farkettim. sonra geri geri gitmediğimi tuvaletin uzaklaştığını farkettim. sonra aslında halisülasyon gördüğümü anladım. elimden bir şey damlar gibi oldu. elime baktım kan vardı. 'oha kız bakire miydi?' diye sordum kendime. sonra bu düşünce birden kendimi kötü hissettirdi ama olması gerekenden milyon kat kötü hissettim. 'keşke sevişmeseydik. niye seviştik?' diye üzülmeye başladım. tuvalete vardığımda aynada kendime baktım. gözlerimin rengi değişiyor gibi geldi. ela oldu, mavi oldu, siyah oldu. çişimi yaparsam hepsi geçecek gibi hissettim. işemeye başladım sonradan farkettim ki işediğim yerde pisuvar yoktu. en sonda duvara işiyordum. iyice amı götü dağıttığımı anladım o an zaten. tekrar lavaboya gittim elimdeki kanı yıkadım ama geçmedi. defalarca yıkadım ama geçmedi. sonra aslında o kanın hiç olmama ihtimalini düşündüm ve rahatladım. 'noluyor bana amına koyuum?' dedim sesli bir şekilde. o ara bir junkie elini omzuma koydu 'iyisin dostum iyisin.' dedi. acayip irkildim elemana kafa atasım geldi. 'sen bana nasıl dokunursun lan!' diye bağırmak istedim ama kendimi frenledim.
tuvaletten çıktım çadıra doğru yol almak için, müziğin durduğunu farkettim. çok rahatlamıştım 'oh lan sonunda ya 2 gündür 24 saat trance müzik kafamı sikmişti' dedim. o an müziğin durmasının imkansız olduğunu düşündüm. dönüp baktığımda insanların dans etmeye devam ettiğimi farkettim. müzik durmuş olamazdı. iyice daraldım. yere oturup elimi başımın arasına koyup ağlamak istedim lan.
depeche mode'un wrong şarkısını bilir misiniz? bilmezsenizde dinleyin, sözleri falan da fena siker adamı. çadıra gitmeliyim diye düşündükten sonra birden 'wronggg!' sesi geldi. sağa sola baktım ne oluyor lan diyerek. 'wrongggg' diye tekrar girdi müzik. sadece wrong! sesi geliyordu diğer sözleri duymasam da şarkı çalıyordu. midem bulanır gibi oldu. yanlış olan ne? diye sordum kendime.
sağa sola bakıp müzik sesi nereden geliyor diye bulmaya çalışırken bebek ağlama sesi duydum. 'babaaaa' diye ağlıyordu bebek. yani bebek sesiydi ama 'babaaaa' diyişi çok netti. (2 sene evvel çocuk aldırmıştık eski kız arkadaşımla. yani daha çok aldırmamız lazım demem gerekti. aldırdık. herneyse.)
içim iyice daraldı, ağlamak istedim beceremedim. koşmak istedim, yönümü kaybettim. kendimi çadırların arasında soluk soluğa gideceğim çadırı ararken buldum. kızın çadırına gitmiştik aklımda kalan tek şey çadırının rengiydi, yolu hatırlayamıyordum. bir 10 dakika çadır aradım, arkada bir wrongggg şarkısı bir tarafta babaaa diye ağlayan bebek sesleriyle.
çadırı buldum. uyumuştu. o an adını hatırlamıyordum amına koyuum. kaşık pozisyonu dedikleri şekilde arkadan sarıldım sımsıkı. uyuduğundan emin olduktan sonra ona sarılıp öperek bir 20 dakika ağladım. uyanık olsa 'dünyanın en duygusal adamından dünyanın en derin cümlelerini duymuş bir kadın' olarak hayatına devam edebilirdi. iyi ki uyanmadı. belki de uyandı ama çaktırmadı bilmiyorum ama ağladım bilader. meğer ne kadar doluymuşum. bu bad trip dedikleri buysa bana fazla geldi. bir daha yapar mıyım? - kesinlikle hayır. pişman mıyım? - değilim. denedim ve gördüm.
böyle bir şey işte. tabi kişiden kişiye değişir de ben amı götü dağıttım hocam. tavsiye de etmiyorum. ha şöyle olabilirdi mesela her kafam düştüğünde bir amfetamin yapıştırsam dünyanın en mutlu ve en komik adamı olarak hayatıma devam edebilirdim ama kalsın yani ben böyle iyiyim.
düzeltme: lan itneler! ne vuruyorsunuz kafama kafama? evet detaylı anlattım ama tüm uyuşturucu filmlerinde olduğu gibi 'yapmayın amına koyuum şu boku.' mesajıyla bitirdim yazıyı. kızmayın kar tanelerim, pamuklarım, sikerim bademceğinizi, yerim tatlı canınızı.
her insanın ömrü hayatında bir kere tecrübe etmesi gereken boyut değiştittirici.öyle ki bir kere kullanım bile çakraların açılıp yaşadığımız gerçekliğin koca bir yalan olduğunu anlamaya yeter.sürekli kullanım delirtebilir.
yaklaşık 20mg (2-3 damla) alındığı takdirde 17 saat boyunca halüsinasyon gösterme etkisi olan dünyanın en etkili ve güçlü halüsinojeni. algı tamamen değişir, 20mg üstünde alınırsa deliliğe yol açabilir. türkiye'de kolay kolay bulunmaz. kibrit kutusu büyüklüğünde kağıtlara damlatılarak, ağızda emilir. çavdar küfünden elde edilir. *
17 saat boyunca dünyadan ilişkinizi kesmenize sebebiyet verebilecek dünyanın en güçlü halüsinojenik maddesi. uyuşturucu ya da uyarıcı değildir. çavdar küfünden elde edilir. türkiye'de kolay kolay bulunmaz. 2 damla halinde küçük bir kağıda damlatılmak suretiyle dilinizin altında eritir 15 dakika sonra dünyaya veda edersiniz. 2 damlası 150tl civarındadır. kesinlikle kullanımı önerilmez zayıf kişilikli insanlarda delirmeye kadar yolu vardır.
şizofrenik ne kadar hastalık varsa tetikliyor bu meret. ben en son arılarla konuşuyordum ki düşüşe geçtim. gereksiz ve zararlı. 3-5 ay geçse bile tekrar ortaya çıkıyormuş. izleyip görelim.
yazılanlara bakınca bim'de satılıyor sandım. bir ben mi kaldım kullanmayan deyu derin düşüncelere gark oldum. hassiktir be gark oldum dedim. *
''misal ben paris'te gece kulübünde denedim ama evdeydim, bir ara sonra baktım paris gecelerine karışmışım. deli gibi, kudurmuş gibi bir halim vardı. sonra bir uyandım sabah olmamış...''
efendim yazılanlara itibar etmeyiniz. insanoğlu böyle yaratık ruhlu yaşamadığı bir durumu-duyguyu yaşamış gibi anlatır sende saf gibi inanırsın.
bunu kullanıp kafasını yaşadıkça normal hayattan artık tatmin olmamana neden olan kimyasal madde. bu yüzdendir ki kendini bağımlı hissedersin. (bkz: psikolojik bağımlılık)etrafındaki eşyaların yer değiştirdiğini, büyüyüp küçüldüğünü, evin koridorunun sonsuzluğa kadar uzadığını, koridorun sonundaki karanlık odanın ufacık olduğunu falan görebilirsin. bad tribe girersen ev üstüne yıkılır, yüzüne yılanlar saldırır, altındaki halı bir alev topunu dönüşür ondan kaçmaya çalışırsın, tavan yavaş yavaş üstüne gelir. bunları böyle zannetmezsin, aynen buna inanır ve gerçek gibi yaşarsın. şimdi bu şekilde anlatınca cazip ve bir kere de olsa denenmesi gereken bir şey gibi geliyor, bana da öyle geliyor fakat buna başladıktan sonra bırakmak hayli güçtür hatta bazen imkansızdır. çünkü bu boyuttan sonra normal boyut kimseyi tatmin etmez.
ne yazsam da bunu kullandığımı belirten bir giri girsem? ama kullandım bak. acayip cool'um. miden falan bulanıyo. betin benzin atıyo, kireç gibi oluyosun. başın paso dönüyo.