Lozan kapı gibi zaferdir. Çıplak falan da kalmadık. imparatorluk zaten fiilen çökmüş Anadolu toprakları dahi işgal altında. Olması gereken zaten köhne Bizans hanedanını yıkıp çağın gereklerine uygun bir ulus devlet ortaya çıkarmak. işgalci güçler ve köhne Bizans hanedanı buna bile izin vermiyor. Türk ulusu azınlıklar ve emperyal güçlerle çevrelenmiş hapsedilmiş. Cahil, köylü, yobaz, aç, gün görmemiş türk halkı boyunduruğu kırıp, doğal sınırlarını büyük ölçüde kazanmış, kendi yaşam alanında hak iddia eden emperyallerle azınlıkları lağvetmiş ve koca bir devlet kurmuştur. Türkiye koca bir devlettir. Derdiniz topraksa Avrupa ya girse toprak yönünden en büyük ülke olur. Burada siz moronların hatası Türkiye Cumhuriyetini devasa bir orta çağ ve yeni çağ imparatorluğu osmanlı hegemonyasıyla kıyaslamak aptallığıdır. Çağ değişmiş osmanlı, Avusturya Macaristan, rus çarlığı gibi klasik imparatorluklar yıkılmıştır. Rusya zaten çok geri toplumlara hükmettiği için, hüküm sürdüğü topraklarda hak iddia edebilen rakip büyük güçler olmadığı için çarlık sonrası dönemde büyük bir coğrafyada hükmetmeye devam edebilmiştir. Kaldı ki Rusya savaşı yenik tamamlamamış devrim sonrası yeni hükümet savaştan çekilmiştir. Osmanlı denen Bu klasik imparatorluğu t.c ile kıyaslama aptallığı yapmayın artık. Kurtuluş Savaşı bir ergenekon destanıdır. Lozan da onu belgeleyen pekiştiren kurtuluş savaşının büyük bir zafer olduğunu gösteren bir belge bir anlaşmadır.
bakın arkadaşlarım, avrupa ve avrasya'nın yaşadığı bir dönem vardır, imparatorlukların yıkılıp yerine ulus devletlerin kurulduğu zaman. Çok sancılı ve çok kötü zamanlardır. o zamanlardaki liderler sert, çetin ve ister istemez barışı gözetir olmuşlardır. bir kaç istisna hariç hepsi, ileri teknoloji ve komşular ile barış hedefini kendine seçmişlerdir. Atatürk, bunların en idealize olanıdır. diğer ülkelerin liderleri bile atatürk'ün bu duruşunu takdir etmiştir.
gelelim konumuza, ulus devletler bazı temeller üzerine kurulmuştur. kurulmanın yanında ilerleme göstermiş ve yapısallaşmışlardır. bakınız güncel hükümetimiz bile en ufak bir tökezlemede ''hakimiyet milletindir'' ilkesine sığındı. ''milli irade'' dediğiniz de ulus devletlerin kuruluşu sırasında temel alınan bir görüşün revize halidir.
her ne kadar kısa vadede bu çomarlar hükümete fayda sağlasa da, uzun vadede ülkenin okuyan ve girişim yapabilen insanlara ihtiyacı vardır. yani akp'nin savaş açmış gibi göründüğü insanlara çok çok fazla ihtiyacı vardır.
buraya yazdıklarımda asıl anlatmak istediğim, malum şahsın sarfettiği bu sözler tamamen magazinseldir. orta sınıfın hassasiyet tellerine basıp istanbul'daki ve odtü'deki ormanların rantlaşmasının üstünü örtüyorlar. istiklal caddesindeki yılların magazaları kapanıyor.
uyanık olun. bir adam orada Lozan'a laf söyledi diye Lozan öyle olacak değil. Lozan'ın nasıl bir zafer olduğunu herkes biliyor. Bakın herkes diyorum. Ülke dışında da bir çok insan biliyor. O yüzden bu adamları siktir edip işimize gücümüze bakalım.
Siyasete bel bağlamak, ya çok alt sınıfların ya da hiç para sıkıntısı olmayan insanların yapacağı bir şeydir. Şahsen benim gibi iki sınıfa da girmeyen insanlar tarafından siklenecek bir macera değil.
Zafer değilse bile daha iyisini son bizans imparatorunun 600 yıl önce sergilediği kahramanlıği sergileyemen, yemenli alelade bir arabın bile sikine takmadığı halifen yapacaktı o halde. Hani şu ingiliz zırhlısıyla götün götün kaçan.
Ama okumadan bile aciz olduğu için saklandığı sarayında kendine kitap okutmak için bir adam tutan bi herifi ulu hakan diye anan adamlarla tartışılamaz. Onların beyni afyon mermeri gibi ak ve dümdüzdür.
Lozan ihanettir diyenler daha düne kadar pkk ile masaya oturanlar değil mi, hatta daha düne kadar şuan terörist dedikleri Fetullah gülenin eteklerini öpmüyormuydu?
Keşke herkes bildiği konuda konuşsa dediğim durumdur. Mesela ben boğazlar konusunu, şu bitmek bilmeyen boğazlardan para almıyoruz mevzusunu özetliyim size.. dünyadaki doğal boğazlardan devletler para kazanamaz ha şimdi cahil cahil panama, süveyş demeyin bana. Örnek vermek gerekirse cebelitarık boğazı,messina kanalı gibi.. ha biz pilotaj ve fener ücreti adı altında gemi tonalitolarına göre para alıyoruz orası ayrı mesele.. siz uğraksız geçiş yapan yani istanbul boğazından girip direk hiçbir yere uğramadan çanakkale boğazına giden bir gemiye pilot aldıramazsınız.. yani pilotaj parası dahi alamazsınız tıpkı diğer doğal su yollarında olduğu gibi. Panama, süveyş gibi yapay kanallarda ise geçişler ücretlidir ve ücret ödemek istemeyen yolu uzatır.. montrö dediğimiz anlaşma özetle üç bölümdür ve daha çok askeri gemi geçişlerini düzenler. Bu bölümler ise 1- barış durumu 2- savaş durumu ve 3- türkiye nin kendisini tehdit altında hissetmesi durumu gibi özetlenebilir.. ve bu büyük bir garantidir türkiye adına. Montrö öncesinde bu geçiş rejimi bir koalisyon tarafından yönetiliyordu ve türkiye söz sahibi değildi. Neyse demem o ki doğal su yolundan para kazanılmaz arkadaşlar, ha ben kanal yapıcam dersen de doğal su yolu uluslararası gemi trafiğine kapatılamaz, kapatılsa bile kanalda geçiş ücreti alınamaz doğal su yolu alternatifi olduğu için. Biraz dağınık oldu kusura bakmayın yoksa sabaha kadar anlatırdım da neyse. Merak eden öğrenir zaten.
Not: ayrıca ada konusunu da bir iki laf ederdim ancak adaları emanet etmek nedir allaşkına..
o savaş ve yokluk zamanında yiyecek bir lokma bulamayan müslüman halkın düşmanlarının beyanıdır. şu anda ı phone u samsungu lg yi her sene değiştirip götününe sokan bir neslin temsilcisisin ama o zaman yaşasaydın o barış anlaşmasını kutsal gün ilan ederdin sen. Adamlar zafer ilan etmiş.