Lozan bir uzlaşıdır. Önüne konulan sevr yerine daha ılımlı, taptığınız Osmanlının bok yemeleri yüzünden işgal edilmiş bölgeler üzerinde kurtarabilecek yerleri ve itibarı kurtarmayı amaçlamıştır. Ve adalar uşi antlaşması ile italya'ya verilmiştir. (bkz: uşi antlaşması)
Daha sonra barış konseyinde ingilizler yunanistan a hak göstermiştir. Italya'dan da bir diktatör sözde haksızlıklar karşısında yükselmiştir böylece.
Ya işte tarih nereden girip nereden çıkıyor.
neyi tartışıyoruz yahu? ama hakkını vermek lazım adam gündemi iyi değiştiriyor.
95 sene önceki şeyleri konuşuyoruz yahu. azcık mantık. bir ülkeyi yönetenlerin hiç mi vizyonu olmaz arkadaş? azıcık bile mi olamaz? kırıntı bile mi? yok işte. yok. ne yapacaksın.
yahu 10 sene sonra mars'ta koloni kurmanın projelerini yapıyorlar özel şirketler. dünya dışı gezegenlerde su buharı falan buluyorlar bak.
cehalet çok kötü. ülkeyi ilime, bilime yönlendirmesi gerekenler bunlarla uğraşıyor. islamın özüne dönseler yine gam yemem ama bunlar islamın da ilminden biliminden habersizler.
tünelin ucu bombok bir yere çıkacak da dur bakalım...
Lozan islam'ı bitirmek için yapılmış ve bitirilmiş bir harekattır. Neticeleri ise, kendilerine karşı sadece daha fazla müslümanın tepkisini çekmiş, nefretini kazanmış olmalarıdır. Şu bir gerçek ki bu millet onları hayatta affetmeyecektir.
lozan bir başarı hikayesidir. ama ingilizler açısından başarıdır, kemalistlerin lozanı başarı addetmelerin sebebi de ingiliz muhibbanları olmalarından ileri gelir.
Çok sayıda Fransız istihbarat raporlarının da saklandığı belirtilen Ingiltere Hava Bakanlığı’nda, özellikle 23/236, 237, 238 ve 239 sayılı arşivlerinde başta olmak üzere, Sömürgeler Bakanlığı kayıtlarında da araştırma yapma imkanı bulan Robert Olson, “Kürt Milliyetçiliğinin Kaynakları ve Şeyh Said isyanı” isimli eserinde enteresan bir cümle kullanmaktadır:
“Türkiye’nin Lozan’da kazandığı topraklar, Churchill’in Aralık 1920’de taviz vermeye hazır olduğu topraklardan ibarettir!”
Eğer bu cümle bir hakikatı ifade ediyorsa, Lozan’ın bir zafer olmadığı, hatta 1921-1922’deki mücadelenin, dökülen kanların boşuna olduğu sonucu ortaya çıkar!
Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey’in M. Kemal Atatürk’e “şehitlerimizin kanını sattınız” suçlaması neyi ifade ediyordu?
"hani ikra hani ikra" diye anlaşma metnini öne sürerek gizlenmesi mümkün olmayan gerçek.
lozan'da 24 temmuz 1923 tarihinde imzalanan metin ingiliz meclisinde halifelik kaldırılana kadar bekletilmiş, 3 mart 1924'te hilafetin ilgasına dair kanun geçtikten sonra birkaç gün içinde görüşülüp kanunlaşmıştır.
tabi ingilizler'e verilen sözler nedeni ile hilafetin kaldırılması 1. meclis'te gerçekleşmeyince topal osman ağa devreye girerek kargaşa çıkarılmış, birinci meclis feshedilip hilafetin kaldırılmasına ses çıkarmayacak kafadan adamlarla ikinci meclis teşekkül ettirilmiştir.
ingilizlerin dayatması deyin, bizim süper dahilerin ingilizlere yaranma sevdası deyin, bir sebeple ingiliz menfaatleri için yapılan işler, çağdaşlık, ilericilik, üstün liderlik ve ileri görüşlülüğün sonucu vb. makyaj ve yaldızlarla yıllardır önümüze konulup duruyor.
adamlara anlaşma metninin dışında bir söz verilmiş olmasa neden aylarca bekletsinler anlaşmayı; hilafetin ilgasından 3 gün sonra geçirsinler ?
selânik merkezli ve yahudi / mason oluşumu ittihat ve terakki 'nin osmanlı topraklarını olabildiğine parçalama ve dağıtma projesinin son sahnesidir lozan.
hayatında hiçbir diplomatik geçmişi olmayan, hattâ cephe dışında geçmişi olmayan ismet paşa cepheden döndükten sadece birkaç ay sonra lozan'a gidiyor. bu derece önemli bir görüşmeye ismet paşa'nın gönderilmesi ya bilinçli bir ihanet, ya da aymazlık olabilir.
çok net birşey varsa o da lozanın nereden bakıyorsanız oraya çekilebileceğidir. Lozan trkiye cumhuriyetini dünyaya tanıtmış osmanlıyı bitirmiştir. bu yüzden osmanlı sempatizanları için bir başarı olarak kabul edilmez.
yine de değerlendirme yapılırken bir avuç askerin yıllar süren savaşlar sonrasında, yapabileceğinin en iyisini yaptığı unutulmamalıdır. o dönem bile atatürk dahil hiç kimse şurayı şunlara burayı bunlara bırakalım derdinde olmadı. fakat eldeki imkanlarla ya olabilecek en iyi durumu kabul edecek, ya da son bir yok oluş savaşına girilecekti. işte tarih sahnesine giren büyük dehalar, ne zaman duracaklarını bilerek isimlerini tarihe yazdırmıştır.
kişisel heyecan ve hezeyanlarına dur diyebilmek büyük karakterli insanlara ait bir vasıftır.
anasına avradına tecavüz edilmiş bir imparatorluk. askeri dağılmış, parası yok, silahı yok, kurşunu yok. böyle yanmış kül olmuş bir yerden tekrar doğuyorsunuz. dünyanın yarısını sömürmüş devletleri karşınıza oturtuyorsunuz ve isteklerinizi dayatıyorsunuz. birde başarısızlık diyorsunuz he ? ne olucaktı ingiltere kurdeleli paket içinde londra'yımı bırakıcaktı bize?
az gerçekçi olun. ve dönemin şartlarını iyi değerlendirin.
lozanda alinabilecek tek bir sey vardir onuda almislardir. bu ankara hukumetinin ,mustafa kemalin dunya devletleri tarafindan taninmasi ve kendisine mesrutiyet kazandirilmasidir. lozanin en buyuk basarisi ve beklentisi budur. kendi rejiminin yasallasmasi.
eger lozan olmasaydi ve ankara hukumeti savasa devam etseydi:
-elimizde deniz kuveti olmadigi icin izmir sonrasi savasi yunan topraklarina tasima,adalari geri alma imkanimiz zaten yokdu, fiilen yunan savasi , bir baris anlasmasi olsun yada olmasin bitmisdi.
-istanbul bogaz bolgelerini ve kuzey irak'i ,iskenderunu ingilizlerden yada fransizlardan savas yolu ile geri alma imkani yokdu, on yildir savasan halkin yine buyuk bir mucadeleye girme takaati kalmamisdi.
lozan ile : istanbul ve bogazlar silahsizlandirilmis sekilde,ordunun girmesine izin verilmeyen bir duzenleme ile dahi olsa , bogaz trafigi uluslararasi bir komisyonda bile olsa ankara hukumetine verilmis,bati trakyada ayni sekilde kazanilmisdir.
budur koca bir lozanda milletin elde etdigi baska bir sey degil , o yuzden lozanin tek onemi ankara hukumetinin taninmasidir baska bir sey degil.
LOZANI hep bir zafer olarak yutturmuşlar bize. Ama ingiltere, nedense, Lord Curzonu omuzlara almış, Lozan fatihi diye; ingilterenin yitirdiği itibarını yeniden kazandıran adam katına oturtmuş.
Yunanistana gelince tek kuruş savaş tazminatı ödememiş, adaları ve de Batı Trakyayı almış. Fransa? Sancak Bölgesini (iskenderun-Antakya) elinde tutarak dönmüş Lozandan.
Ee? Biz ne aldık Lozanda? Hiçbir şey! Bunu söyleyen de ismet inönü,...bendeniz değil:
Başka milletleri memnun etmek için savunma araçlarından vazgeçen Türkiyeyi tarihin nasıl yargılayacağını bilmiyorum. Askerden tecrit adı altında kabul ettiğimiz fedakarlıkların, misakı milli sınırlarımızı ağır surette baltaladığını görüyorum. itilaf Devletleri ne istiyorsa onu tamamen kabul ediyoruz. (Aralık 1922)
Gerek Sevr gerekse Lozan, ingilterenin Ortadoğu petrollerine konmasını sağlayan iki anlaşmadır sonuçları açısından. Bakınız, Sevrde sınırlarımız dışında kalan Çölemerik (Hakkari merkez) Lozanda sınırlarımız içine alındı; Sevrde sınırlarımız içinde kalan Musul, Lozanda sınırlarımız dışına çıkarıldı. Özetlersek Lozan, bizim ne yapıp edip bir sınır belirleyerek bağımsızlığımızı elde etmemiz, ingilizlerinse Musul ve Kerkükteki müthiş yeraltı zenginliklerine sahip olmaları üzerine kurgulanmıştı.
Lozan zafer mi? hezimet mi? gibi bir sürü yazı ve kitaplar yayınlandı ama asıl önemli olan Lozan dan sonra ne kadar başarılı olduk veya olamadık, Lozan da imzayı atan devlet adamlarımız bize 100 senelik bir süre kazandırdılar ama biz değerlendiremedik gibi görünüyor bu günkü ortamda.
her kafadan bir ses çıktığı konuların başında gelir. mustafa kemal dönemi hep böyle işleniyor. herkes atatürk'ü kendine göre yontmaya çalışıyor. ben kimsenin taraf tutmadan, sadece bilinenlerden yola çıkarak bir kitap veya araştırma yazısı yazdığını zannetmiyorum o dönem hakkında.