Of of. Cyberpunk esintiler, yer yer gore sahneler, lovecraft hikayelerinden fırlamış gibi bölümler (sucker of souls bölümü), hayao miyazaki anime filmlerinden birini izliyormuş hissi uyandıran başka bölüm (fish night) ve çoğu bölümde gelişen teknolojiyi distopik temalarla sorgulatan sonlar... bölümlerin 10-15dk arasında değişen kısalıkla olması da ayrı bir olumlu etken.
En sevdiğim bölüm "Beyond the Aquila Rift" oldu. Hatta umarım bunun için uzun metrajlı bir film gelir. Zaten benim gibi sürekli bilim kurgu kitapları, dizileri ve filmleriyle haşır neşir olunca sevmemek elde değil. diğer sevdiğim bölümler ise "good hunting", "helping hand", "three robots" ve nihilizmi sorgulatması açısından "zima blue" oldu.
ara sıra henüz devamı olmadığı için içimi keder sarsa da bir başyapıt denemeyecek seri. inanılmaz kaliteli demiyorum ancak benim çok hoşuma gitmişti. belki azıcık olduğundan tadını damağımda bırakmıştır. bilemiyorum.
ilk üç bölüm muazzam olmuş durumda. (Sonnie'nin avantajı, Üç Robot ve Tanık)
"iyi Avlar" çok güzel olmasa da idare eder seviyede. Buzul Çağı'ndan bir şey anlamadım ama Gizli Savaş'a daha fazla dayanamadım. Bir gündüz vakti izleyeceğim.
Özet geçecek olursam, bu antoloji olmuş. Biraz daha zorlarsa bu iki isim (Tim Miller ve David Fincher), Charlie Brooker ile aynı seviyeye gelebilir.
Bir işin içinde david fincher olunca orada iyilik güzellik patlaması yaşanıyor. Çok beğendiğim derleme...
Hong kong'da geçen bölüm bir animasyon harikası, satürn'deki çiftlik potansiyel bir roland emmerich filmi ve simülasyonlu uzay uykusu büyük sorular soruyor.
Teknolojinin geldiği yeri göstermesi açısından da mühim zira the witness'ı izlerken tahrik olup sevişmeye başlıyorsunuz.