başrollerini Anne Hathaway ve Jake Gyllenhaal oynadığı, erotik sahnelerin bol olduğu, yer yer dram barındıran romantik komedi filmi. parkinson hastası genç kız ile bir ilaç satıcısının hikayesi anlatılıyor.
bende ilginç anısı olan film. Saat gece 3-4 film izleyeceğiz 3 tane erkek bakıyoruz. arıyoruz arıyoruz ardından film bulamayıp bu filmi izliyoruz. saat gece 6 da bitiyor. 2 saat süren bir işkence. film kötü müydü? hayır ama emin olun yanınızda iki erkek varken izlenecek bir film değil.
2004 yapımı a moment to remember kore filminden esinlenildiği düşündüğüm 2010 yapımı idare eder bir film. anna hathaway denen kadın kesinlikle filmlerde daha hoş ve güzel.
olumsuz eleştirilerle yerle yeksan edilmemesi gereken bir sinema filmi bence. tamam pfizer kopek gibi reklam yapmış, tamam cok seks sahnesi var ama sorarım filmde olan biten her şey hayatın gerçeklerinden kesitler değil mi? ayrıca film, sonunda kendi kendini eleştirmiş, aferin almıştır. kazanan aşk olmuştur.
Gerçek yaşamda kadın düşkünü bir insan evladını en ufak kötü alışkanlığından bile vazgeçiremezken Anna ablamız kötü hastalığına rağmen esas oğlana kendini kabul ettirdi ya. işinden gücünden vazgeçirdi yanına aldı adamı. Hayır bu zaten olması gereken -eğer aşıksan- lakin gerçek hayatta olma olasılığı zayıf, insan umutlanıyor bulamayınca üzülüyor falan her neyse.
Yine de izlenilir. Çünkü anna hathaway su gibi kadın (kıvırcık saçları ve bembeyaz yüzü, bir kadın olarak beni bile etkiledi) ve onu izlemek büyük keyif.
netflix’te dolanırken “love and other drugs” a denk geldim. beklentisiz, bırakırım diye açtım, iyiymiş. tam anlam yüklemeden izlenen pazar filmi. böyle sade, net insanları da filmleri severim. hasta kız klişesi olmasına rağmen duygu sömürüsü, çiğ romantizm yok. temiz film. bu arada “love and other drugs”ı “aşk sarhoşu” diye çevirmek nedir ya. ikinci sınıf yaz dizisi gibi. hadi “drugs” ı birebir çeviremediniz, bari “aşk ve diğer bağımlılıklar” yapsaydınız. filmin havasını verirdi. yine entelektüel bir krize girdim. shame on you.