şair, romancı ve deneme yazarıdır. en önemli fransız yazarları arasındadır. türkiye'DE daha çok 'mutlu aşk yoktur' adlı şiiriyle tanınır. yazdığı bütün türlerin toplamında 61 kitabı vardır. çok yönlü, aktif, başarılı,aşktan dili yanmış bir adam olduğu kesindir. şiirlerinde daha başarılıdır. birçok şiirleri şarkı haline getirilmiş ve paris'DE ölmüştür.
Bir seni seviyorum
iki seni seviyorum
Üç seni seviyorum
Seni çokça seviyorum.
Bunu söyleyebilmek için varımı gücümü sarfediyorum
Arzu edilen bir incelikle
Dünyada bilemedim ben o en küçük şeyi
Arzu uyandırmayı
Uyandırmayı istediğim anda bile.
Buysa eğer sözü edilen duygu masum bir teşhirciliktir alt tarafı
Fiziksel olduğu kadar ahlaksal da bir konu
Allahın belası şey tüm bunlar hiç de ferahlatıcı değil
Çekim gücü olarak sıfır noktası.
mutlu aşk yok ki dünyada isimli eseri, ünlü türk üstadları tarafından farklı çevrilmiş şair. hiç şüphesiz ki en iyi çeviri cemal süreya'nın ellerinden çıkmıştır.
Aslında hiçbir şey kâr değil insana
Ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği
Gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa
Ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi
Tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara
Mutlu aşk yok ki dünyada
Hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya
işte o silahsız askerlere benzer hayatı
Sabahları o yazgı için uyanmış olsalar da
Tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları
Söyle yavrum şu sözleri ve sakın ağlama
Mutlu aşk yok ki dünyada
Güzel aşkım tatlı aşkım çıbanım derdim
Yaralı bir kuş gibi taşırım seni şuramda
Ve görmeden bakanlar şu halimize bizim
Süzdüğüm sözleri söylerler benden sonra
Ve her şey der demez ölür iri gözlerin uğruna
Mutlu aşk yok ki dünyada
Yaşamayı öğrenmek bizimçin geçti çoktan
Ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana
En küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran
Her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya
Ve her kitar havası beslenir hıçkırıkla
Mutlu aşk yok ki dünyada
Acılara batmamış bir aşk söyle bana
Yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle
Bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama
inan ki senden artık değil yurt sevgisi de
Bir aşk yok ki paydos demiş gözyaşlarına
Mutlu aşk yok ki dünyada
Ama şu aşk ikimizin öyle de olsa
Peşinde koşmuşsundur hem de seni o görmezken daha. Sürekli derse giderken önünden geçmişsindir umarım görür diye. Sonra okulun ağında en yakın arkadaşını yakalarsın, onunla konuşmaya çalışıp o doğru kadın dediğin kişinin hakkında bilgi toplarken onu da görürsün. Günde 3 kez mesaj atarsın ama tek bir cevap alırsın, tanıştıktan sonra her yerde seni görmeye başlar artık. Yavaş yavaş hayatına girmeye başlarsın, beraber vakit geçirirsin. Sen onu seviyorsundur, o ise ne yaptığını bilmiyordur. ilk sinemanız başka dilde aşk olur. O filmi izlerken, sen ise onu izlersin. Adım atmak istiyordur ama o zamanlar etrafında olan ama sadece etrafında olmakta kalan kişiler senin hakkında hep kötü şeyler söyler, kız da bunun üzerine tereddüt eder. Birlikte ev partisine gider, o muzlu kokteyli içerken dudağında kalan muz lifini parmağın ile alırsın. ilk kez dokunmuşsundur ona, onu yurduna bırakırken yürürken eller birbirine değer, tutuşur eller, ürkerek, korkarak...
Odaya gitmişsindir, ne olduğunu bilmiyorsundur. Anlam verememişsindir, kendisi de şaşkındır. Sonra bir gece beraber onun arkadaşlarıyla çıkarsın dışarı, güzel muhabbet ile içiyorsunuzdur ama sen ondan gözlerini alamıyorsundur. Ona dokunmak, yüzünü okşamak istiyorsundur ama sanki ilk defaymış gibi korkuyor, çekiniyorsundur. Sonra ilk biranı bitirdiğinde tutup elinden dışarı çıkarırsın çünkü zamanı gelmiştir, çünkü saat 21:48'dir. Çünkü tam bu saatte bırak ondan hoşlanmayı, onu sevdiğini söylemişsindir daha önce. Sarılır sana sımsıkı, ona bir yaşamı paylaşmak istediğinde. Saati söylediğinde ise gözleri ışıldar mutluluktan. Bu küçük ayrıntı çok etkiler, elini sımsıkı tutar, yanağına bir öpücük koyar. "Seni sevmek istiyorum." der, bu sefer ise senin gözlerin ışıldamaz, dolar. Bu temelden sonra geçen günlerde herşey daha da ileriye gider, daha çok bağlanırsınız birbirinize. Ona sarılıp uyumak, onunla el eletutuşmak, birlikte stadyumda koşmak, hayaller kurmak... Her şey çok güzel olur, her şey. Sana bağlanmaktan korkuyorken, tereddüt ederken bunu yıkıp bağlanmıştır sonunda. Sımsıkı sarılırsınız birbirinize, kenetlenirsiniz hiç ayrılmamak üzere. Sen onun ilk aşkınsındır, o senin son aşkın... Ta ki, ta ki o büyük, feci hataya kadar. Tek bir yalan, tek bir yalan 255 günü yok eder. Her şeyi çekinmeden ona söylerken, tatilde seninle ilgilenen kıza kadar ki sen kayıtsız kalmıştın... Ama bu tek yalan mahveder her şeyi. Onu ağlatırsın, bilirsin bunu gözlerinde su kalmaz. Yemek yiyemezsin, hızla kilo kaybedersin ve ona söyleyebileceğin tek şey;
"boş yere bağırıyorum
sana tapıyorum diye
aşkından başka neyim ki.."
Beklersin, zayıflayarak, kaybolarak, umutla aşkla onu beklersin.
kainat paramparça oldu bir akşam üzeri
her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın
gördüm denizin üzerinde parlarken elsa'nın
gözleri elsa'nın gözleri elsa'nın gözleri.
''istediğiniz ne zaferdi ne gözyaşı
Ne hüzünlü org ne papazın son duası
On bir yıl nedir ki on bir yıl
Yaptığınız kullanmaktı silahlarınızı
Ölüm gözünü kamaştırmaz partizanın
Asıldı yüzleriniz tüm duvarlara
Gece ve sabah karasıydınız, korkutucu, süzgün
Bir afiştiniz, kızıl bir kan lekesi gibi
Adlarınızı bile söylemek öylesine güçtü ki
Gelip geçende dehşet etkisi yaratın istediler
Sizi kimse Fransız olarak görmez gibiydi
Gün boyu bakmadan geçti gitti insanlar
Kimi parmaklar durmadı ama karartmada
'Fransa için öldüler' yazdı afişe.'',dizelerinin sahibi.
''bırakıp gittin beni bütün kapılarda
bütün çöllerde tek başıma kodun
şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim
vardığım hiç bir yerde değildin
sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam
hiçbir şeyin seni andırmadığı bir pazar kalabalığını
denizde dalgakırandan da boşluğunu bir günün
seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği
bırakıp gittin beni kalarak olduğun yerde hareketsiz
her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle
düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni
yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin
düşen hep ben oldum en küçük kımıldanışında senden
başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç
bana bakıp görmediğin için
ben yokken içini çektiğin için
ayağına düşen gölgene acıdın mı hiç sen?'',dizelerinin sahibi.
''Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Zaman sensin
Zaman kadındır ister ki hep okşansın
Diz çökülsün hep
Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına.
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi.
''Zaman sensin, uyuyan sen
Şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi...
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu mavi çanaklarda kan gibi
Durdurulmuş zamanın işkencesi
Ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten
Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler
Asıl demek istediğim bu.
Hazzın ötesinde sevgim
Hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün
Sevgim
Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan
Korkuyorum senden.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim.'',dizelerini yazan şairdir.
''insan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur
Hayatı bu, silahsız askerlere benzer
Bir başka kader için giyinip kuşanan
Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan
Onlar ki akşamları aylak kararsız insan
Söyle bunları hayatım ve bunca gözyaşı yeter
Mutlu aşk yoktur
Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim
içimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi
Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri
Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri
Ve hemen can verdiler iri gözlerin için
Mutlu aşk yoktur
Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye
Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek
En küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek
Bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek
Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine
Mutlu aşk yoktur
Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin
Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara
Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda
Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da
Bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin
Mutlu aşk yoktur ama
Böyledir ikimizin aşkı da.''
kalp ve gömlek arasında/yer var sadece bıçağa/tez mi geç mi/ her şey ihanetin tadında/ zulmün gizli rüzgarı/ acayip döndürdü başları/ ne dileniyor bu kişiler/ sözlerin ayrılığında.