inadına lost ulan.
Sivri kunduralı abi kardeşin hapisten kaçışının anlatıldığı gerçeklikten uzak bu diziyi kim seçer ki. Yok bilmem abisi komploya kurban gitmiş, oyun böyyükmüş, dış mihraklar içeri attırmış, aklanacakmış, masummuş peh peh.
Micheal gerzeğinin şans tılsımı takmış gibi sürekli her işten yırtması ciddiyetten hayli uzak. Sanırsınız üçüncü sınıf komedi dizisi.
Lost'a bok atanlar micheal'ın ballı üstün zekasına, yaver gittiği şansına toz konduramaz.
Biz lost'un bozulan son 2 sezonuna bilim kurgu der çekiliriz de prisoncular kendi yersiz uzunluktaki absürt dizilerine ne diyecek acaba? Kurgu mu? Fantastik mi? *
Aynı " anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı" diye sorduklarında kafanda oluşan o anlamsız bir his vardır ya.
Işte aynı öyle oluyor bana da bu soruyu sorduklarında.
Sanki biri annem , öteki babammış gibi.
Hayatımdan , benden bir parçaymış gibi.
Biri sağ , öteki sol elimmiş gibi.
Biri sarı , öteki kırmızıymış gibi.
Çünkü ben gerçek heyecanı , gerçek gerilimi, gerçek gizemi , gerçek mutluluğu , gerçek aşkı ve gerçek acıyı bu iki dizide buldum .
P.B. De jenerik müziğiyle birlikte ayağa kalkıp alkış tuttuğum oldu heyecandan.
Yine 3.sezonda Sona'da gardiyanlar hapishane avlusuna girdiğinde tüm mahkumlar yere diz çöküp ellerini başının üstüne koyduklarında ben de yere diz çöküp elimi başımın üstüne koydum bellick gibi.
Lostta o kuyudan ışık geldiğinde müthiş heyecanlandım ,
Zamanda yolculuk olaylarında zevkten dört köşe oldum ,
her karakterin geçmişini öğrenmek kadar keyifli bir şey yoktu benim için.
Hele lost başlarken o adamın ingilizce olarak (ingillzcesini bilmiyorum) " lostta daha önce" dediği o ses bile defalarca rüyalarıma girdi.
O yüzden biri annem , öteki babamdır
biri sağ , öteki sol gözümdür,
mutluğum ve öfkemdir
hayatımın bir paçasıdır bu ikisi.
lost ana yemektir, prison break çerezliktır.
yani şahsen böyle bir tartışma, karşılaştırma olacağını düşünmüyorum. lost gibi gelmiş, geçmiş, gelecek en iyi dizi ile ancak "güzel" denebilecek bir aksiyon/gerilim/polisiye dizinin karşılaştırılması doğru değil.
pb'in lost'un rakibi olması için 40 fırın ekmek yemesi lazım ama ona da fırsat yok zira dizi bitti.
devam etseydi de bir şey değişmezdi zaten. jack abimizin, kate ablamızın, desmond brotherımızın karşısında kim durabilir?
prison break in ilk sezonu doyurucudur , diğer sezonları vasattır . lost un hiçbi sezonu doyurucu değil , sonuncusu ise baya sıkıcıdır. yani prison rahat alır bu karşılaşmayı.
lost'un ilk 2,5 sezonu ile prison break'i kıyaslamak daha mantıklı olacaktır. lost'un en büyük hatası çok uzatılmasıdır. 6 sezon ne lan. prison daha konsantredir. dexter 3. sezon ikisinin de ..na kor.
prison break miadı 1. ve 2. sezondur. diğer sezonlar ticari amaç kaygısı gütmüştür.
lost ise başından beri sabit bir senaryoya sahip, ayrıca düşünmeye iter.
tabikide lost un kazanıcağı karşılaşma.prison break in karakterleri filan da harikadır.fakat lost gerçekten candır,cana yakındır,insanı o adaya düşen bir losti gibi hissetmesini sağliycak kadar sempatik bir ortamı vardır.he bir de psikopat bir müziği vardır.o bile yeter lost ftwdemek için.
gerçi...
bir de,tabiki hepsine hükmedecek tek bir dizi olayı var o dizi için de.
prison ilk iki sezonu mükemmeldir, ama sonra bozmuştur, hatta son sezonu bir türk dizisinde olsa yerlere vurulacak saçmalıklarla doludur.
lostun da ilk 3 sezonda hikaye daha derli topluyken sonra çok dağılmış, senaristler nerden gizem yaratsak moduna girmiştir. toparlayamayacak gibi duruyorlar, eski sezonlarda aralarda sorduğumuz bir çok küçük soru da havada kalacak ama izleyiciler de unutacak. başından belli olduğuna da hiç inanmıyorum artık senaryonun, 4. sezonla birlikte sonradan yazma durumları başladı bariz.
kısaca aksiyonda prison ilk 1-2 sezonuyla on numara, gizemde lost ilk 2-3 sezonuyla on numaradır.