kate gibi iki lafımızdan biri "where is jack" olabilir.
evde biri aniden yerinden kalktığından bir anlık bir atakla "where are you" yada yemek yapan annenize "what are you doing" diyebilirsiniz.
yaşı evlilik çağına gelmiş kız sahibi olan lostsever babalarda yakın zamanda oluşmasını beklediğim hatta oluştuğundan bile şüphelendiğim için içimi kemiren " lost izlemeyen adama verecek kızım yok benim " düşüncesinin oluşması gibi etkilerdir .evlilik çağındaki kızının sevdiceği ve ailesi kızını istemeye geldiklerinde bu durumda babanın izleyeceği iki farklı tutum olabilir :
1. si; evlilik çağına gelmiş kız kişisi ve ailesi severek lost izliyorlarsa kızın babası damadında da lost izleyebilme ihtimalini sevebilir ve şayet damat lost yerine heroes izliyorsa lostsever baba " lost izlemeyen adama verecek kizim yok benim " diyerek damada " bu devirde lost izleyen kız kolay yetiştirilmiyor " demek isteyebilir.
2. si; evlilik çağına gelmiş kız kişisi ve ailesi severek hatta sevişerek lost izliyorlarsa ve gayet geniş ve rahat bir aile yapısına sahiplerse lost fanatiği baba jack'e karşı bastırılmış duygular besleyebilir ve hatta damadının jack kadar yakışıklı olması koşulunu öne sürebilir. kafayı lost ve jack ile bozan baba " lost izlemeyen adama verecek kizim yok benim " diyerek damada " benim kızım jack dururken sana nah verir,nabeeeeer " demek isteyebilir.
herkes tarafından fark edilen paranoyaklaşma en belirgin yan etkisidir, kişinin aklındaki butun düşünceler dizi esnasında uçup gider amiyane tanımla insan * döner, ormandaki agaçların yapraklardan ipucu çıkarmaya çalışır, tv'deki herşey'i lost ile kıyaslamaya kalkar vs.. uzayip gidebilitesi yüksek olan etkilerdir.
arkadaş ortamlarında son bölüm tartışılırken, hayatında hiç lost izlememiş kişilerin size aşığılar bir şekilde bakmasıdır. repliği de şudur:
"ulan şunlara bak sanki dünyayı kurtaracaklar da plan yapıyolar"
- ne yan etkisi brother ? yok öyle bir şey, trust me...
+ vay anasını serhat neler olmuş sana böyle.
- lan bi sus lan son of a bitch. 2 mangosuna bi tavla atalım mı onu söyle.
eğer 6-7 bölümü peşisıra izlediyseniz* ; " şu perdeleri asar mısın ? ", " hacı bir el atıver şu arabayı ittirelim " tarzı yardım isteklerinde bile, topuklarınız dötünüze vurarak ormana doğru koşmanızla sonuçlanacak etkiler bütünüdür.
- jack ne işler açtın başıma, i need to talk to you !
herkesin diline düştükçe izleme isteğinden uzaklaştırması, izlemeye yeltenildiğindeyse hiçbir zevk aldırmaması. kıyıda köşede kalmış bir prison break, bir heroes da var lost'tan çok daha iyi yapıma sahip olan.
1 sezonu 1 gecede izleyip yattıktan sonra gelen uykusuzluktan dolayı gün içinde yarı uyur yarı uyanık halde bulunulur.bu yüzden her daim rüya gören kişi kendisini lost adasında hisseder.çevresindeki insanlara ada halkıymışçasına davranır.abuk sabuk paranoyalarla dışarıdan bakan insanların deli bu deli yargılarıyla yüzleşir.uzaktan görülen yangın dumanı farklı yorumlanır ve her yere koşarak ulaşma isteği doğar.gördüğü ilk yemeğe sanki aylardır öyle güzel yemek yememiş gibi atılır. *
super loto çekilişi yapılmadan önce bir internet sitesinde çekilişten önce tahmin yapıp kupon doldurmayan gökhan isimli bir gencin tahmininin tutmasıyla 34 milyon tl yi kaçırması ve bu durumun bursa'da yerel bir gazetede haber olmasından sonra şu açıklaması tam bir yan etkidir.
"Yazdığı 6 rakamın da çekilişte çıktığını öğrenince önce üzüldüğünü anlatan Gökdemir, daha sonra aklına Lost adlı dizide sihirli rakamları bilen, Jorge Garcia'nın canlandırdığı "Hugo Harley Reyes" adlı karakterin büyük ikramiyeyi kazandıktan sonra başına gelen kötülüklerin aklına gelmesiyle; Bu işte bir hayır var diyerek teselli bulduğunu anlattı. iş yerindeki arkadaşlarıyla dün akşam çekilen Süper Loto için 1 TL vererek ortak kupon doldurduklarını kaydeden Gökdemir, Arkadaşlarımla çekiliş için makineden ortak kupon oynamıştık ama ona bir şey çıkmadı. Önümüzdeki hafta mutlaka oynayacağım dedi.
diziyi izlemeyen insanlara android gözü ile bakmak ta bunlardan birisidir elbette. (bkz: asıl sensin lan android) evet sözlük yazarlarının hatrı sayılır kısmına android dedim az önce.
'bir sonraki bölümü de izleyeyim öyle yatarım' deyip elindeki dvd'lerin sonu gelene kadar yatamamak. kaç kez izlemiş olursan ol aynı heyecanla aynı uykusuzluğu göze alabilecek kadar bağımlı olmak.
