sigara ağzından düşmezdi, önecelikle artis diye sawyere dalardı, Karate biliyor diye Jin' den uzak durur akabinde onuda punduna getirirdi.
Charlie ile hapçı diye dalga geçer, doktorluğundan ötürü jack'e sayfı duyardı. Saidle kanka olur Ekodan tırsardı. Zaman geçip adaya alışınca da hepsiyle kanki olurdu.
Kate fantazilerinin merkezinde dolanır yazmak için fırsat kollardı.
tam hatırlamiyorum ama sanırım her saat başı bir butona basmaları gerekiyordu yoksa dünyanın sonu gelecekti. işte bizimkiler orada olsa sen yap, yok sen yap tartışmasına girer, ilk saatte kıyameti koparırlardı.
farzi misal, ben olsam o adada, o heykel ayağı varya son sezondaki, işte o heykelin dibinde mangal yaparım aga,john locke'muş, alpert'miş, carrah'mış hiç sallamam! mis gibi dharma sucuklarımı pişirir, black smoke ile afiyetle yerim.
+ulan jack mal mısın
-ne var dostum
+lan mal zıpkın karada kullanılır mı. geri zekalı mısın
-dostum tamam uzatma
+ya senin mk ver şunu sokucam yapacağın işe.
benjamin linus'un üç kağıtlarına "yer miyiz ulan bunları, istanbul çocuğuyuz biz" atarı yapılır.
jack'e "mühendislik yazsan daha iyiymiş" diyerek kafa ütülenir. (bkz: mühendislik yazmak)
jin ve sun'a "çin çan çun" diyerek hiğhoğhağha diye gülünür.
ayrıca:
charlie'ye, "chelsea adamın a.ına kor olum"
bakunin'e, "kör gözünü siktiğim moskofu"
eko'ya, "uche'yi tanıyon mu?", "amakochi'yi biliyon mu?"
john lock'a, "yaşıtların hacca gitti, hala atraksiyon derdindesin amk"...