adaya farklı bir tat getireceği kesindir. kıvrak türk zekasıyla iki günde adanın kralı olur, ortamını kurup keyfine bakar. mesela ilk akla gelenler: jack'e doktor arkadaş bulup kendini beleşe muayene ettiren her türk gibi "kanka şuramda bi ağrı var baksana gece açıkta yatmışım heralde" diyebilir. sayid'den "hacı olur da buradan kurtulursak sizin memleketten kaçak cep telefonu, mp3, teyp falan getirelim satarız" sözü alabilir. hurley ile "bizim mahalleden bi hayri abi vardı aynı o da senin gibi kiloluydu memleketten bi karışım getirttik allah seni inandırsın altı ayda tığ gibi oldu adam" muhabbeti yapabilir. loto talihlisi olduğunu da öğrenirse yanından ayrılmaz. claire'e aşık olup "çocuğunla beraber kabulümsün" diyebilir * charlie'yi bi güzel dövüp gitarını alarak sahilde hatunlara akdeniz akşamlarını çalar.
"benim sigara paketini sen mi arakladın lan" diye sawyer'ın üzerine yürür, sonra barışıp batak öğretir kanka olurlar. jin'e "karete biliyomusun hacı sen? bir iki numara öğretsene" der, sun'a yenge diye saygı duyar. desmond'a fal baktırır vs vs...
canı sıkılmaz yani adada. illa yapacak bişey bulur.
daha adadaki ilk gün ortamdaki hakimiyetini kurmak, karılara çekici görünmek için -kendince- agrasif tavırlar sergiler, bir-iki kişiye pis dalar, bir-iki kişiye emaneti takar, kral olurdu.
yanına pasif gençlerden kurulu bir tayfa alır, gurup halinde takılır, kendine biat etmeyenleri haraca bağlar, adadaki karılara bikiniyi yasaklatır, ağına düşürdüğü 3 hatuna imam nikahı kıyar kendi çapında haremini kurardı.
herkes kurtulmanın, hayatta kalmanın mücadelesini verirken bizimki sabahtan akşama kadar tavla oynar, karı kız keser, elini sıcak sudan soğuk suya sokmazdı.
*abi yardım ediverde kurtulalım şu adadan.
+siktir lan göt. cennete düşmüşsün haberin yok. olum aç gözünü aç! heryer karı kız, beleş hayat... eve döneyim de yengen çenesiyle kafamı, alacaklılar da götümü siksin demi? yemezler koçum, iyiyim ben böyle.
*silly turko!
+fak yu lan amuğa goduum.
john lock'a tavlada eline verip kafasına şaplatırdı.
ertesi gün sawyer ile jack i kışkırtıp taşlı sopalı kavga çıkarttırırdı.
O ikisi birbirini yerken, fransız pilicin sayidi tuttuğu evde kate'i götürürdü.
charlie, jin ve dessy i abiyle akşamları rakı balık yapıp şarkı söylerlerdi.
gece tekrar kate tabi..
baktı ki sıkıldı, vincent ı alır benjamin e dalardı.
sosyal guvenlik ve genel saglik sigortasi yasasi değişeceginden ana babalara yapılan çocuklarınızı yasa değişmeden sigortalattırın ki eski yasadan yararlansınlar uyarısını dikkate alıp claire'ın ve hatta kate'in oğlu aaron'ı sigortalı yapıp ilerde rahat etmesini sağlardı.
türklerin memleketten getirdikleri erzaklar çook iyi sarmalanarak uçağa konulacağından uçaktan sağlam biçimde çıkardı. böylece yemek sıkıntısı çekilmezdi.
eko rahip olduğundan bizden de muhakkak bir imam çıkardı..
locke'un kaderciliği anlaşılır anlaşılmaz müslüman yapmak için girişimlere başlanırdı..
içkilere sahip olunabilmesi için sawyer bir güzel dövülürdü..
maçoluğu (ve flasback'indeki çizgili pijamaları) sayesinde jin ile kanka olunurdu..
kate'i de sanırım kahveci güzeli yaparlardı..
bir de aaron mutlaka ama mutlaka sünnet edilirdi (en azından denenirdi)..
charlie'ye gitar çaldırılarak sahilde bir sigara yakılır ve uzaklara dalınırdı..
jack'e ise hiçbir şey yapmazlardı, çünkü jack o arada bunların unidentified creatures olduğuna karar vermiş bir şekilde pusmuş oturuyor olurdu.. bizimkiler de acır yazık garibana der dokunmazlardı ona..
öncelikle adaya düşülmelerinin ilk aylarında açlık sıkıntısı kesinlikle çekmezlerdi çünkü muhtemelen kayseri pastırması, afyon sucuğu gibi yiyecekler zulalarda yerini almıştır.
daha sonra sawyer'la kanka olunup karı kız muhabbeti yapılabilir, hatta sawyer'a tavla öğretilirdi.
lost ta türk değilde türkler olsaydı dizi maalesef olmazdı. şöyle ki;
uçak adaya düşer düşmez tüm kişilikler flasback in kendine gelmesini beklemez, tüm haytını tüm sırlarını nasıl olsa bizi buradan kurtaramazlar a.q der herşeylerini anlatırlardı. hal böyle olunca da ortada sır ve gizem kalmaz dizi düşük reyting aldığı için yayından kaldırılırdı.