farzi misal, ben olsam o adada, o heykel ayağı varya son sezondaki, işte o heykelin dibinde mangal yaparım aga,john locke'muş, alpert'miş, carrah'mış hiç sallamam! mis gibi dharma sucuklarımı pişirir, black smoke ile afiyetle yerim.
tam hatırlamiyorum ama sanırım her saat başı bir butona basmaları gerekiyordu yoksa dünyanın sonu gelecekti. işte bizimkiler orada olsa sen yap, yok sen yap tartışmasına girer, ilk saatte kıyameti koparırlardı.
sigara ağzından düşmezdi, önecelikle artis diye sawyere dalardı, Karate biliyor diye Jin' den uzak durur akabinde onuda punduna getirirdi.
Charlie ile hapçı diye dalga geçer, doktorluğundan ötürü jack'e sayfı duyardı. Saidle kanka olur Ekodan tırsardı. Zaman geçip adaya alışınca da hepsiyle kanki olurdu.
Kate fantazilerinin merkezinde dolanır yazmak için fırsat kollardı.
yüzme bilmeyenler tekerlek şambirelleri ile denize girerlerdi.
ilişkiler genelde sürtünme yoluyla olurdu!
imam nikahı ile beraberlikler olurdu.
gecekondu mahallesi kurulurdu.
hemen bir kahvehane açılırdı.
adadaki ergenler kate i masturbasyon malzemesi yaparlardı vs.
ankara sitelerde marangozluk yapan birinin adaya düşmesi durumunda o adada ağaç denen bir şey kalmazdı. çoktan gardırop, mutfak dolabı, kütüphane falan olmuştu o ağaçlar.