sawyer-samet
jack-ali
kate-ayşe
john-canip
hurley-harun
jin-felak
sun-saniye
benjamin-bünyamin
eko-imam-ı ekber
charlie-çağrı
siyah duman-cin
..
mücadele dinsizlikle, putperestlerle, gavurlarla, cinlerle olurdu, her bölüm sonunda ilahi bir mesaj içeren dış ses olur, adadaki müminlerin nasıl dersler aldıklarını anlatırdı.
ambardaki düğmeye basılmadan önce allahuekber naraları duyulabilirdi.
diğerleri allah aşkıyla dolu olabilirdi.
kara bulut yerine cin peri gibi bilimum korkutucu varlık konulabilirdi.
bağnaz kader inancıyla hareket edilebilip adadan kaçmamayı seçebilirlerdi.
.
.
.
(bkz: gider bu)
john locke: hey kim var orada?
....
john locke: eşşedüüüü! hey sen de kimsin? ayakların da ters zaten! üç harli misin sen?
michael: sakin ol adamım, walt' u ararken ayıyı gördüm. kaçayım derken bileğim burkuldu!
john locke: yalan söyleme, üç kulhuvallah bi elham okuyacam yoksa. allah rızası için zarar verme bana!
michael: hacı abi saçmalama ya benim ben!
john locke: bismill... kulhuvallahü...
her gizli olayın altında bir risale çıkardı. risaledeki matematiksel şifreler (yoktur ama devşirilir elbette - kürdi ne anlar matematikten yoksa) dizideki sayısal fenomenlere devşirilirdi... başka ne olurdu? demeyin başka ne olurdu! fetullah jacob olurdu, ne olacak?!
- sawyer ahbap çabuk shannon'un astım ilaçlarını ver..
+ buyur güzel kardeşim..
- oh ya dile benden ne dilersen..
+ iki güzel duan kardeşim, başka ne isterim.
sawyer/ jack, silaha ihtiyacım var..
jack/ silahlar hiç bir şey için çözüm değildir sawyer.. kalp temizliği en önemli silahımızdır.. kalbi temiz olanın, allah da yanında olur..
sawyer/ ta tamam haklısın da.. dün gece bir rüya gördüm.. rüyamda nurlar içinnden gelen, temiz pak yüzlü bir dede var idi.. bana ''cihad yakındır.. bütün yabandomuzlarını yakalayıp yakın.. adayı mundar ediyorlar.. korkmayın, allah yanımızdayken zafer bizimdir..'' dedi..
jack/ hmm.. o zaman işler değişir.. nur yüzlü dede bu, boru değil.. kateee!!...
kate/ söyle yiğidim.. selamınaleyküm sawyer, hoşgelmişsin..
sawyer/ aleyküm selam bacım..
jack/ silahları sakladığın yer hatırında mı?..
kate/ allah büyük, buluruz. ananas ister misin biraz?..
jack/ yok iki gözüm orucum ben..
sawyer/ allah allah ne orucu mayıs mayıs?..
jack/ kaza ya.. kaçırdık geçen ramazan..
sawyer/ skerler böyle işi lan çıkıyorum ben diziden..
yönetmen/ keeeess..
mr eko: inşa ettiği cami ile gönüllerin imamı olurdu. her cuma ada şenlenirdi, o da vaaz verirdi.
kate: evinin kadını, çocuklarının anası olurdu. zaten başörtüsü bile çok yakışırdı ona.
jack: yaptıkları sünnet olarak algılanırdı, müminler de arkasından giderdi.
sawyer: hayati tehlike atlatıp secdeye varırdı. takabileceği lakaplar da kuran' da geçen kelimeler olurdu. allahın izniyle...
sayid: cihad kaçınılmazsa adam öldürmek günah değildir diyerek bir grup müslümanı korurdu. elbette öncelik namaz kılmanın 5 adımı dersini vermek.
locke: adanın ilahi gücüne kendisini kaptırır, allahın varlığı ile içine nur dolardı. artık ada değil, allah böyle istiyor...
claire: veled-i zina sahibi olsa da cennet anaların ayakları altındadır diyerek, cinsel hayattan vezgeçer kendini aaron'a adardı.
hurley: bedeninin allah'ın verdiği bir emanet olduğuna ve öncelikli görevinin ona iyi bakması gerektiğine inanır ve acilen kilo vermeye başlardı. peygamberin sünneti olan uzun saç ve sakal ise onu iyi bir müslüman yapmakta.
charlie: 7 kat ötede olduğundan stv bile onun için birşeyler yapamaz. takdiri ilahi...
jin: karısı zina yapmasına rağmen onu affederek allah katında yerinin rezervasyonunu yaptırmıştır. bundan sonra mühim olan karısına çocuğuna yan gözle bakanları...
sun: allah onu bildiği gibi yapsın. vurun kahpeye!
adaya ak sakallı dede iner. ortalığı basan kara isin içinden jack çıkar ve amcanın elini öper. jack kate'e 40 tas su döküp yanına alır. yeni bir tarikat, yeni bir şeyh doğar.
-nereye gidiyorsun?
-ormana
-delirdin mi canavar var orda
-öldrmeye gidiyorum zati onu,gelirken de iki yaban domuzu haklarım şu covurlar yesin sevaptır.
-nasıl öldüreceksin hacı?!
-kurbanı yere yatırıp alla'hın izniyle sağ elimle kesmeye başlayacağımdır.
-gazan mübarek ola o vakıt
-allahuekber!!
plaja büyük bir bez çekmek suretiyle haremlik selamlık uygulaması başlatılır, kate bacımızın, claire anamızın denize rahat girmeleri sağlanırdı. aaron'sa 9 yaşına kadar fasulyecikten sayılır, daha sonra o da yan tarafa transfer olurdu.
hatchdeki duş hamam haline getirilir, 1 2 yaşı geçkin ablamız jack tarafından hayırlı bir iş için oraya yollanır ve kate bacımızın bir kusuru var mı diye bakarlar, icabında kısırlı dolmalı gün düzenlerlerdi.
hacım süleyman amca diye bir karakter olurdu ve zevüşen gençlere "bre densizler koca uçak düştü sizin yüzünüzden akıllanmadınız" veya "batınım kültürünü almayalım demiştim zamanında" gibi repliklerle heyecan katardı diziye.
jacob yerine; ak sakallı, kendi halinde, her şeyi bilen bir dede olurdu. girerken ışığı mışığı kapatırdık ama içeri girdiğimizde onu görürdük. o da gel yavrum gel derdi. öyle konuşurdu locke imamla.
''nolcak bu adanın hali'' diye. bünyamin in dine yöneleceği hakkında tartışırlardı. teeyy tey.