Kobe Braynt ve arkadaşlarını muhteşem bir final serisi bekliyor. Bu maçta kenardan gelen oyuncuların önemi daha da büyük serinin gidişatını onlar belirlicek
bu takımın şampiyonluğuna dair kesin bir şey söyleyemezsiniz. yani bir maçı 30 sayıyla kazansalar ve ertesi gün yine aynı takımla maç yapacak olsalar kesin kazanır diyemezsiniz.
lakers' ta kobe ve gasol u bir kenara bırakırsan diğer 10 oyuncunun ne zaman ne yapacağı belli değil. kobe ve gasol' un kötü oynadığı maç olmaz. bu ikili en kötü gününde 40 sayı 10 ribaund 10 asist yaparlar. ama dün geceki suns maçında da gördük ki iki oyuncu takımı kurtarmaya yetmiyor.
diğer oyuncuların yaptıklarını insanın aklı almıyor. karşı takım baskılı bir savunma yapar, bir sakatlık olur, maç çok gergin bir havada geçer anlarım ama ortada kötü oynamak için hiç bir sebep yokken silinip gidiyor bu adamlar. lamar odom mesela; 20-10-10 luk bir maç çıkardığında kimse şaşırmaz, ama 5 dakikada 4 faul yapıp maçı 6-3-2 gibi bir istatistikle bitirince de kimse şaşırmıyor. andrew bynum; 20-10 luk, pota altını domine ettiği maçlardan sonra tam kendini zihinsel olarak da çok geliştirmiş diyorsunuz ki bir sonraki maçta saçma sapan faulleri nedeniyle 5-6 dakika sahada kalabiliyor. ron artest' in durumu nispeten daha iyi. çünkü o en azından bir noktada, savunmada, her zaman istikrarlı fakat bu yetmez. mutlaka hücumda da takıma katkı yapmalı. shannon brown, jordan farmar ikilisinin istikrarsızlığı üzerine bir şey söylemeye gerek yok. bu iki oyuncu bir maçta toplam 4 sayı atabilir mi diye bahis açılsa ben o bahise girmem. ama bir maçta toplam 30 sayı attıklarında da bu kimseyi şaşırtmaz.
bütün bu adamlar iyi oynadıklarında da kötü oynadıklarında da sürpriz olmuyor ama bu lakers' ı güvenilir bir takım olmaktan uzaklaştırıyor. her maç en azından bir iki oyuncu kobe ve gasol' a yardımcı olmalı. yoksa hiç beklemediği mağlubiyetler alabiliyor lakers.
bir celtics taraftari olarak itiraf etmeliyim ki her ne kadar sakatliklarla bogusuyor olsalar ve de pek havalarinda gorunmesler de ligin gecen seneden beri en iyi takimidir. bu aksamki macta da geze geze, fazla oynamadan kobe sayesinde yendiler celtics'i. ya bi de asilsalardi oyuna diye dusunmeden edemiyor insan.
belki biraz cavs zorlar eger finalde karsilarina cavs cikarsa. bu sene yine sampiyon olurlar %60 ihtimal. tabii ki kobe sakatlik yasamazsa,
son iki maçta la clippers* ve portland gibi takımlara yenilerek bir türlü yükselişe geçememiş takım.
artık kendilerine gelip +10 streak yapmaları gerekiyor ama back to back maç çok olduğu için sanırsam bu sene +10 streakleri biraz zor görecek olan takımdır.*
dün geceki minnesota maçıyla galibiyet serisini 11 maça taşımış efsane takımdır.yalnız kobe nin 2. çeyrek itibarıyla elinde kırık tespit edilmiş, kobesiz lakers bir hayli zorlanmıştır.tabi lakers e oynadığmız bahisi de piç etmiştir bu durum!!!
nba'de 2009-2010 sezonunun birçok kişiye göre en büyük şampiyonluk adayıdır. geçtiğimiz sezon şampiyon olan kadrolarını büyük ölçüde korumuşlardır. geçtiğimiz sezon şampiyonlukta büyük rol oynayan trevor ariza'yı kaybetmelerine rağmen nba'in sorunlu yıldızlarından biri olan ron artest'i kadroya katmışlardır. bazı spor yazarları, ron artest'in, lakers'taki iyi havayı bozacağını ön görmüşlerdir. fakat şu ana kadar herhangi bir sorun çıkmamıştır. ileriki dönemlerde daha net bir şekilde anlayacağız diye düşünüyorum ron artest'in durumunu. 2009-2010 sezonunun kadrosu ise şöyle lakers'ın:
2009 NBA Şampiyonu olmuş, Hidayet Türkoğlu'nu üzmüş takımdır...Ayrıca Kobe Bryant gibi bir insana sahiptirler. Kendileri şehirlerine döndükten sonra 2 Milyon Dolar gibi bir para harcayarak şehir turu atmış, şehrin Amerikan Futbol Stadyumu'nda kutlama yapmışlardır...Kutlamada tüm stat dolmuş, zemine de Staples Center'ın bir kopyası döşenmiştir...
2008-2009 sezonunda da * batı konferansı şampiyonu olan ve nba finalinde rakibini bekleyen aşkımız. nba tarihindeki 61 yılda 30'uncu kez final oynayarak yine yeni yeniden geleneği bozmamıştır. ve elbette son söz..
kobe bryant gibi gelmiş geçmiş bir efsaneyi kadrosunda barındıran nba takımı.bir diğer açıdan nba tarihinin bir diğer efsanesi olan elinin parmakları sayısı kadar şampiyonluk yüzüğü bulunan yaşlı kurt,çakal olarak nitelendirilen koçları phil jacksondır.ve bu senenin şampiyonluk favorisidir.kobe olmadan şampiyon olmak bir rastlantıdır nba de.
2008-2009 sezonunda sampiyonluk yolundaki en onemli rakiplerini siradan gecirerek bu sene sampiyonlugun en buyuk adayi oldugunu kanitlamis nba takimi.
celtics ve cavs'i her iki macta da yendiler. her mac ayri bir yildiz cikardilar. gun geldi gasol oldu gun geldi odom, kobe'yi soylemeye gerek bile yok. fiziksel yetersizlikleri var dendi ama cavs ve celtics maclarinda gosterdiler fiziklerini de; lebron ve garnett'i cok iyi durdurdular. uzunlari alisilagelenden farkli olarak isabetli 3 sayilik sutlar salliyor.
o degil umursamaz ve kendi basina buyruk olan kobe resmen abilik yapiyor, takimdaki genclere mentorluk yapiyor, heycanlaniyor, bagirip cagiriyor artik. iste bu cok onemli bir etken takim olma ve takim kalma yolunda. nitekim odom da cavs maci sonrasi "bynum sakatlandi yoklugunu hissettirmemeye calistik" felan dedi.
finallerde isler belli olmaz ama saha avantajiyla lakers isi goturur gibime geliyor.
edit: eksilemissin ama ben celticsliyim, yukarda yazilanda yalan mi var denyo?
ben bu takımla ilgili bir şey farkettim sözlük, paylaşasım var.
nba fikstürü çok garip oluyor bu takımın her sene. ligin ilk yarısındaki fikstürleri inanılmaz kolay, haliyle ikinci yarıdaki fikstürü de bir o kadar zor, dengesiz yani.
ilk 41 maçını oynadı lakers, 33ünü kazandı, 8ini kaybetti.
ve hazır olun, bu 41 maçın tam 24(yazıyla yirmi dört) tanesini kendi sahasında oynadı bu takım! bu kadar rahat bir fikstür düşünebiliyor musunuz?
ikinci yarıda bir ocak sonu-şubat başı fikstürleri var ki aklınız durur. 9 günde 6 maç oynayacaklar, hepsi deplasmanda ve rakipleri arasında boston ve cleveland da var.
dört günde üç maç yapacakları bir portland-houston-san antonio turnesi ve (yine hepsi deplasmanda) 12 günde 7 maç yapacakları bir mart sonu-nisan başı doğu turnesi de cabası.
lakers'ın oynadığı son 9 deplasman maçının(clippers maçını deplasmandan saymıyorum kusuruma bakmayın) 4ünü kaybetmesi(ki kaybettiği takımlar arasında sacramento gibi rezalet bir takım da mevcut) de bu fikstürün altından kalkıp kalkamayacakları ile ilgili soru işaretleri oluşturuyor kafamda.
iyi takım oldukları kesin, ama şampiyonluk için ev sahibi avantajını kazanmanın normalden çok daha önemli olduğu kesin olan bir sezon yaşıyoruz. batı konferansını lider bitirecekleri kesin gibi, ama doğunun birincisini geçebilecekler mi? ilk 41 maça bakarsak bu fikstür kolaylığı nedeniyle çok aldanmış oluruz diyorum ben.