üzülüyorum bu adama. bunları hak etmiyor, çok daha iyi yerleri hak ediyor. teknik değilmiş. peki onun yerine oynayan barış, mustafa sarp daha mı teknik? sözde oyun kuracak diye orada oynayan ayhan daha mı olumlu katkı yapıyor hücuma?
en azından yüreğiyle oynuyor, ölümüne oynuyor. hani galatasaray ruhu gerekli deniyor ya takıma. bence galatasray' a cana ruhu gerekli.
son galatasaray dergisindeki röportajında vücudundaki dövmeleri ve ne anlama geldiklerini anlatıyor ve sonuncusu için; arnavut prensliklerin birleşerek osmanlı'ya karşı ayaklanmalarını temsil ettiğini söylüyordu. balkanlarda* çok görünen aşırı milliyetçilik ruhu kendisinde de var.
elano'yla birlikte saçlarını eskisi gibi 3 numaraya vururlarsa performanslarının artacağına dair garip bir his var içimde. bir de sponsoru kasaplar federasyonu olması gereken bir lig için biçilmiş kaftandır. takımı motive edişi, ellerini çırpışı, haydi beyler tavrı ve aleni görünen liderlik vasfıyla bir ara büyük kaptan canlandı gözümün önünde.
polat'ın yerinde olsam düşünmeden kaptanlık veririm bu adama. yanına da bir iki tercüman.
Galatasarayda, daha doğrusu sert futbolun oynandığı liglerde parlayacak futbolcudur. Şimdi, mustafa sarp, barış özbek gibi adamlardan ne farkı var sorusunun cevabına bakalım. Bu adam oynadığı her takımda kaptanlık mertebesine ulaşmış, ki sunderland ve marsilya' da öyle eften püften takımlar değillerdir. Marsilyayı biliyoruz zaten ama gyan' lı, bent' li sunderland' i koy spor toto süper lig' e alır götürür ligi. Klasik ingiltere ligi takımıdır yani, iyidir. Bu adam oralarda kaptan olmuş işte. Tamam aşırı hırslı ve güçlü ama kaptanlığın verilmesinin nedeni bu değil, takıma yardımcı olmak istemesi ve elinden gelenin fazlasını vermeye çalışmasıdır. Maçlarda geride top kurarken lorik cana' ya bir bakın, stoperlere sen şuraya geç, sen buraya at diye direktifler vermekte olduğunu görürsünüz. Topsuz oyunda sezgileri güçlü olduğundan 1 hamle sonrasını düşünerek hareket ettiğini, yatarak aldığı toplardaki önce topa sonra ne olursa düşüncesini kavrarsanız o farkı görürsünüz. Ha sarp gelir, mücadele eder ama top süremez, savunma hattını domine edemez yada hatasını telafi etmek için tekniğini savunmasıyla birleştiremez. işte burda cana farkı gözüküyor. Kanımca miguel veloso sonrası galatasarayda şu an için görülebilecek en iyi ön liberodur. Kimse john obi mikel yada lass' ı beklemiyor ama elinizde lorik cana gibi bir oyuncu varken lütfen harcamayın kardeşim, lütfen.
Tel tel dökülen galatasaray' ın en sağlam oyuncusu olmuştur bugün. Öncelikle lorik cana sempatizanı olmadığımı belirtmek isterim. Mücadeleci bir lorik cana gördük her zamanki gibi. Yatarak topa müdahale etme çabaları yerindeydi ve başarılıda oldu, kesiciliğide iyiydi ve 1-2 şutu vardı. Fenada değildi şutlar, çerçeveyi tutturabilseydi 2. essien vak'ası olabilirdi. Koştu, ilk yarı en çok koşan 5. futbolcuydu zaten. Pasları fena değildi, aldı verdi, bir ön libero gibi oynadı. Galatasray için mücadele etti kısacası. Zaten taktirimi çoktan kazanmıştı, helal olsun da dedim bugün kendisine. Giydiğim parçalı formaya bir baktım, birde cana' ya baktım. Karar verdim o formanın arkasına 19 Cana yazdıracağım.
bir elbiseni çok seversin hani hiç eskimesin istersin,bir kalemini çok seversin hani hiç bitmesin dersin , bir yazarı da çok seversin hiç ölmesin istersin.
ben yaşadıkça sen de yaşa,çok oyna,hep galatasarayda oyna.
19 aralık 2010 konyaspor galatasaray maçı'nda anıl dilaver'in attığı golden sonra yanına giderek golü hazırlayan arkadaşlarına teşekkür etmesi gerektiğini hatırlatan sporculuk ruhu gelişmiş insan.
19 aralık 2010 konyaspor galatasaray maçında kırmızı kart gördü. sanırım disiplinsiz ilan edilip devre arasında gönderilecek. yerine gelecek en iyi adam selçuk şahin.
erdinç pisliğinin her fırsatta tahirk etmesi bu admaın maçta nasıl muhteşem bir performans sergilediğine işarettir. savaşçı bir oyuncu. kimi zaman sert şutlarını görüyoruz ki bu onun hiç de hezeyan içinde olmadığını, sakin/soğukkanlı bir futbolcu olduğunu gösterir. bu takımda ayhan akman gibi ruhu pörsümüş, mustafa sarp gibi günü kurtarmanın derdine düşmüş biçarelerin yanında iki kere kraldır.
ne yapabilir ki ? demiştim bu yorumları okuduğumda, ama lorik cana'yı izlemek aldığı parayı hak etmesi ve özellikle ruhsuz futbolcuların yanında oynadığı oyun onun önemini gerçekten arttırıyor.
19 aralık 2010 konyaspor galatasaray maçında anıl dilaverin attığı gol sonrası anıl'ın yanına giderek kendisine pas veren arkadaşlarını "ısrarla" göstermesi onun "adam gibi adam" olduğunu çok net gösteriyor.
kendisine yapılan ters bir harekette sinirlendiğini henüz görmedim ama takımına,takım arkadaşına yapılan terbiyesizliğe asla izin vermeyeceği çok açık ortada.aynen denildiği gibi tam bir savaşçı. savaşa gidileceği zaman yanınıza alınacak adam. işte şimdi bu cümleler lorik cana'nın kim olduğunu açıklıyor.
Seni uzun yıllar o formayla görmek istiyoruz cana , bazı futbolculara öğretmen gereken çok şey var.
