arnavutluk milli takımının formasını 40 kez giymiş bu aslan parçası. ahah lan arnavutluk'tan bahsediyoruz bana arnavutluk milli takımından kafanızdan 3 oyuncu sayın ayağınızı öperim sizin manyak mısınız?
adam kötü topçu demiyorum, hobi olarak yine iyi topçu da göz var izan var be birader lassana diarra'dan fazlası var diyorsunuz, dünyanın en iyi 5 liberosundan biri diyorsunuz sonra da biz dalge geçince bozuluyorsunuz.
savaşan, basan, iyi bi topçu işte. diarra'dan iyi mi? hayır. dünyanın en iyi 5 liberosundan biri mi? kesinlikle hayır.
dünyanın en iyi beş liberosunun ancak götüyle gülebileceği oyun zekasına ve yeteneğine sahiptir kendisi.
arnavutluk milli takımında 40 defa forma giymiş kendisi gören de sanacak ki 10 dünya kupası finali oynayıp 8 inde kupayı kaldırmış bir ulusal takımın oyuncu.
marsilya gibi bir takımın kaptanlığını yapmış oradan ingiltere' ye gidip orada da kaptan olmuşsa elbetteki boş bir adam değildir. yalnız anlamadığım şey şu; bu adam ingiltere' nin en istikrarlı oyuncularından biriyken şimdi neden hep sakat?
bu kulübün nasıl bir sağlık ekibi var? takım kaptanının sakatlığının fıtık olduğunu bile tespit edemiyorlar gerçi, cana' nınki devede kulak.
sevenini de, sevmeyenini de çok iyi anlıyorum. lakin bu adam sıradan bir kesici, sıradan bir kasap, sıradan bir defansif orta saha değildir.
hepiniz kariyerine bakmışsınızdır bu adamın. üst düzey futbol oynamış, marsilya'da ve sunderland'da kaptanlık yapmış, psg'de de oynamış, şampiyonlar ligi maçlarına çıkmış. üstelik hem marsilya taraftarı hem de psg taraftarı çok sevmiş. bu önemli bir olay.
neden seviliyor bu adam? bence en önemli sebep şu; bu adam diğer birçok defansif orta saha oyuncusu gibi değil. evet, teknik kapasitesi çok düşük bir oyuncu, fakat aynı zamanda teknisyen gibi de futbolcu. adam maçın tansiyonunu yanında gezdirdiği mikserden tutuyor resmen. gerek gördüğünde tansiyonu düşürüyor, takımı zayıf düştüğünde agresyon dozajını arttırıyor, yeri geliyor, çoğunun "ne gerek var?" diyeceği ani bir patlamayla stopere koşup vücut vuruyor.. hani şu "mental özellikleri aşmış oyuncu" dedikleri şey var ya, o adam bu adam işte..
benim için en güzeli ise şu; hiçbir hareketi rakibini sakatlamaya yönelik, ya da kişisel mesele içeren hamleler değil. çok sert faul yaptığı oyuncunun yanında diğer birçoğu gibi öylesine durmuyor, gerçek bir özür diliyor. rakibine sinirlenip, öfkeyle tekme atan oyuncuların aksine, dikkatinizi çekerim, çok sakin bir yapıda oynuyor.
evet, bu adam rijkaard'ın takımında olmazdı, olamazdı. o yapının böyle bir futbol ile alakası yoktu. herkesi oyuna dahil eden, davet eden bir çabası vardı o futbolun, oyunu yöneten yoktu, herkesin bir olup, takımın yöneten olması isteniyordu.
artık hagi var. hagi'nin oyununda herkesin tek tek farklı rolleri olacak, hagi'nin takımında en az iki üç tane "yönetici" olacak. kabul edelim ki rijkaard'ın hedefi çok daha saygı duyulası ve arzulanası ama, türkiye'de hayalini kurmak bile ayıptı işte.
ee, öyleyse? bu adam türkiye'de çok sevilecek. çok da kart görecek. hatta şöyle de bir iddiam var; dikkatle seyredelim, bu adamın yaptığı hamlelere çalınan birçok faul yanlış olacak. çünkü sakatlamaya yönelik oynamıyor ama, agresyonu bizim hakemlerimizi korkutacak derecede yoğun bir arkadaş kendisi..
--- alıntı --
"bütün ailem şahidimdir, galatasaray tarihini bildiğimden beri hep ben galatasaray'ı desteklerdim" demiş lorik cana galatasaray dergisi'nin yaptığı röportajda. kendisini beşiktaş da istemiş vakti zamanında, lorik ise aynen şöyle demiş: "bir gün türkiye'ye geleceğim ama geleceğim kulüp sadece ve sadece galatasaray olabilir."
benim için lorik bu takımın vazgeçilmezidir. galatasaray dergisi'ndeki röportajı'nı da okuduktan sonra iyice ısındım lorik'e.
-- alıntı ---
türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi iki sol ayağının futbol cahili olduğunu öğrenmemizi sağlayan adam.
pek fazla seyretmedim kendisini çok bilgim yok ama "arsenal-liverpool-inter" gibi takımlarda oynayabilecek düzeyde de olmadığı aşikar.
ayrıca böyle takımlar peşinde koşarken sırf babası istedi diye türkiye'ye gelmesi de pek mantıklı gözükmemekte.
buralı futbolcular bile gitmek için can atarken..
edit medit: rıdvan dilmen'in sağ ayak olduğu söylendi ki bu da onun futbol cahili olduğunu doğrulamaz sanırım.
rıdvan neyse de, sergen yalçının yaptığı yorumların ciddiye alınması gerektiğini öğrenmemizi sağlayan adam. allah aşkına sergen, ntv sporda inanılmaz futbol analizleri, oyunu okuma bilgisi, taktik kapasitesiyle falan mı yorum yapıyor? gerçekten tereddüt ettim bak şimdi.
başlık kahramanına gelince, taş gibi oyuncudur biradereşenko. aman aman oyun kurma yeteneği yoktur belki ama kesici ön libero eksiğini kapatmıştır galatasarayın. gün geçtikçe, herkes de görecektir bunu. interi liverpoolu bilmem ama arsen wenger uzun bi dönem ciddi şekilde ilgilenmiştir de kendisiyle.
vasat bir orta saha oyuncusundan hiçbir fazlası bulunmayan düz futbolcu.
ne özel bir becerisi vardır, ne de aşmış bir futbol zekası.
peşinden liverpool'lar, inter'ler koşuyor diyorlar.
evet evet, o da galatasaray'ı seçmiş içlerinden.
yıllardır hep böyle gaz verir medya taraftarlara, utanmadan sıkılmadan o gazı yersiniz siz de.
edit: marsilya ve psg'de oynamış diye övünen galatasaraylılar var bi de.
sadece gülüyorum. marsilya ve psg lan bu !? galatasaray'dan fenerbahçe'den ne farkları var. hele ki psg? bursaspor ayarında bir takım.
geçen sene elano neyse bu sene lorik cana odur. geçen sezon elano oyundayken orta sahada savunma yapar, rakibi geçirmez, gol yedirtmezdi. 60 da oyundan çıkar yerine bam telinden birisi girerdi. 80 de gol yerdik. şimdi de cana kimseyi geçirmiyor, orta sahada durduruyor rakibi, hücumları kesiyor. 60 da çıkıyor. çıktığı gibi rakip kuruyor kampı bizim yarı sahaya. takır takıyor oynuyor.
kim istiyor kim istemiyor onu bilmem de nesinin beğenilmediğini anlamıyorum. bu takımda mustafa sarp neden forma giyiyor? savaşçı diye. bu adam ondan en az 10 misli daha çok savaşıyor ve üstelik savaşmayı da bilerek savaşıyor. oyun zekası da mustafa sarp-barış ikilisinin toplamından fazla bence.
bundan bir kaç hafta önce rıdvan kendisi hakkında 'mustafa sarp'tan daha iyi bir oyuncu değil.' demişti. o günden sonra rıdvan benim gözümde bitti. mustafa sarp lan bu!!1