Düsürmenin az biraz zeka ile gayet mümkün olabileceği gerçeğini bize fisıldar.
Yemin ediyorum sahtekar, yalancı, palavracı biri olsam veya 3 değil de 5 kazaniyorum desem ben de kendi çapımda bir şeyler yapabilirdim.
Ve de bu türlü bir doyumsuzluk karaktersizliğin ta kendisidir. Yani bir süru kızla konuşmak filan.
Bir tane sevdiğim olsa ben ondaki gizli cevherleri keşfetmekten yana kullanırdım şansımı. Yoksa değil 20 1000 tane sevgilisu olsa o saadeti, yürek sevincini bulamaz ki insan.
Önemli olan ne kadar kızla çıktığınız değil ne kadar sevebildiğiniz ve karşinızdaki kişiyi ne kadar iyi anladığinızdır.
Ha gerçi bir kızda duramayıp 20 kizla birlikte olan kişi kendini bile ne kadar anlamıştır burasi da tartısılır.
Lord marcus felsefeyle ilgili olduğu kadar kendisiyle de ilgilense kendi eleştirisini yapabilse belki daha dikkate değer biri olurdu benim nazarımda. Şahsen kullanmış veya üzmüs olduğu tüm kadınlar için ona kızgınım.
Bu arada bendeki bu kadıncılık rayından çıkmadan susayım.
Benim böyle 20, düşürme falan hayatta olmadı. Sadece çok uzun aralıklarla birbirimizi tanımak istediğimiz, konuştuğumuz birkaç kişi oldu o kadar. Kız düşürmek falan bence çirkin kelimeler.