"The thorns which I have reap'd are of the tree/I planted; they have torn me, and I bleed./I should have known what fruit would spring from such a seed."
SHE walks in beauty, like the night
Of cloudless climes and starry skies;
And all that 's best of dark and bright
Meet in her aspect and her eyes:
Thus mellow'd to that tender light
Which heaven to gaudy day denies.
One shade the more, one ray the less,
Had half impair'd the nameless grace
Which waves in every raven tress,
Or softly lightens o'er her face;
Where thoughts serenely sweet express
How pure, how dear their dwelling-place.
And on that cheek, and o'er that brow,
So soft, so calm, yet eloquent,
The smiles that win, the tints that glow,
But tell of days in goodness spent,
A mind at peace with all below,
A heart whose love is innocent!
ı saw thee weep ; the big bright tear
Came o'er that eye of blue;
And then methought it did appear
A violet dropping dew;
I saw thee smile ; the sapphire's blaze
Beside thee ceased to shine;
It could not match the living rays
That fill'd that glance of thine.
As clouds from yonder sun receive
A deep and mellow dye,
Which scarce the shade of coming eve
Can banish from the sky;
Those smiles unto the moodiest mind
Their own pure joy impart;
Their sunshine leaves a glow behind
That lightens o'er the heart.
Yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır.
Yalnız yürünen deniz kıyısında sevinç.
Topluluklar vardır kimsenin zorla girmediği derin denizlerde, sesinde de müzik.
insanı az seviyorum diyemem,
ama doğayı daha fazla...
dizeleriyle into the wild filminin başlangıcında yer almıştır.
(bkz: Into the wild)** filminin başında harika sözlerle filmin büyüsüne iyice insanı adapte eden yazar.
Ücra ormanlarda bir haz vardır,
Issız kıyılarda mest olurum.
Kimsenin rahatsız etmediği;
Bir çevre vardır,
Derin denizlerde,
Ve uğultusunda bir şarkı vardır:
insanı daha az sevmem ama
Doğayı ondan çok severim...
inebahtı kalesi' nin planlarını yapan ve kaleyi osmanlılar' a karşı savunurken hayatını kaybeden şair. romantizm akımının ünlü isimlerindendir. çok çapkın olduğu söylenir.
Anglo-iskoç şiir, oyun, roman ve gezi yazarı. (1788-1824)
üst düzey bir aileden gelen lord byron, yakışıklı ve kibirli bir adamdı. topal olması aşk hayatının renkli olmasının önüne geçemedi. üvey kız kardeşine aşık olduğu sansasyonu yayıldıktan sonra 1816'da ingiltere'den ayrılmak durumunda kaldı ve bir daha dönmedi. ülkesinden bu zorunlu ayrılışı ülke ülke gezmesine ve şiirlerine, oyunlarına ve gezi yazılarına ilham almasına neden oldu. romantik akımın romantik bir yazarıydı ve dolayısıyla en çok doğadan ilham aldı. manfred isimli eseri romantik bir yazar oluşunun en önemli göstergelerindendir. zira alp dağlarının eteklerinde yazdığı ve intihar konulu olan bu eserde byron tam da bir romantik dönem yazarına yakışır şekilde doğadan feyz almış, benzetmelerini dahi hep doğadan yapmıştır. ünlü bir yazar ve şair olan lord byron 19 nisan 1824'te ateşli bir hastalığa yakalanarak erken yaşta hayatını kaybetmiştir. fakat bu kısa ömre kıtaları aşan bir ün sığdırmayı başarmıştır. **
yakışıklılığı efsane olan şair. bir italya seyahatinde, ünlü alman filozof arthur schopenauer ve bayan arkadaşının yanından atla geçtiği, kendisini gören bayanın arkasından bakakalmasının filozofu çok sinirlendirdiği söylenir.