yağmurlu bir günde, bir elinde kahve kupası bir elinde yarısına geldiği bir kitap; ince bir battaniyeyi üzerine örtüp pencere arkasındaki koltuğa oturmuş sevgili genç entelektüellere tavsiye ettiğim şarkı.
beğensinler diye değil hayatlarının baharının ellerinden geçip gittiğini ölmeden mezara girdiklerini bu genç yaşlarında emekli hayatı yaşadıklarını fark etsinler diye.
evet bu yalnızlık çekilmez gibi en iyisi çık dışarı bir hava al; o fuları bir çıkart koş, bağır, ıslan, yere düş. kirlenmek güzel olmasa da yalnızlıktan iyidir.
yeni modaya uygun olarak drop c tunning de çalınan parça. bir arkadaşım öğrensene bunu diye tutturmuştu, ama kesseler akortumu çekmem dedim ona, bu da böyle bir anıdır. *
yalnız geçen bir günün güzel anlatıldığı şarkıdır. bir şey var bu şarkıda. insanı durduk yerde hüzne gark eden bir şey var sanki. bir şey var ama ulan neyse.
--spoiler--
The most loneliest day of my life = batsın bu dünyaaağğ
--spoiler--
bana her daim eski sevgilimi hatırlatacak olan şarkı.
system of a down sevmem, bilen bilir ama anısı olunca olay değişiyor aga.
sevgili olacak gibiydik ama iki tarafta bi türlü adım atamıyordu. ordan burdan konuşurken film izleyelim dedik, arşivden tamamen spontane bi şekilde 'disturbia' diye bi film çıktı. açıkçası film boktandı ama beraber vakit geçirdiğimiz için çok eğleniyorduk hatta normal şartlarda 15 dk sonra o filmin kapatılması gerekiyordu ama bi sahnesinde esas oğlan, esas kıza tam açıldığı anda fonda bu şarkı çalıyordu ve tam o anda onların "alın işte lan. bu kadar basit aslında" dercesine öpüşmesiyle "the most loneliest day of my lifeğğğğğğğğğğ" eşliğinde birbirimizi öpmeye başlamıştık, sonrası malum..
ve ne zaman bi yerde çalsa, işte o sahne aklıma geliyor.
solosuna hasta olunan, sözleri ve tınısı güzel olan, alıp başka diyarlara götüren, en çok sevilen soad şarkısı. daron seni seviyorum. çok iyisin dostum. yerim.
and if you go, i wanna go with you
and if you die, i wanna die with you