angel denilen bolgede etraftaki isyerlerine musteri cekmek amaciyla cevreyi temiz ve guzel yapalim programi dahilinde belediyenin kaldirimlarini gul suyu ile yikadigi sehir. ilk duydugumda panik olmustum, etraf gul suyu kokacak, migrenim azacak diye ama bereket kokusu cabuk ucup, gidiyormus!
sabah evden ciktiginizda sokagin basinda yerde upuzun yatan bir tilki olusu gorebilirsiniz agzindan kan akmis vaziyette mesela. kimbilir ayni tilki bir gece evvel ben bahce kapisini actigimda bizim bahcedeydi belki de!
bu kadar kalabalik bir sehirde bu tilkiler, bu her agacin tepesinde yasayan en az bir sincap ailesi nasil oluyor da bu kadar birbirlerine degmeden yasayip, gidiyorlar? bizde sehirleri isgal eden insanlar, dogal hayati mi katlediyorlar acaba coktukleri yerlerde? halbuki nasil da mumkun yasamak icice!
fare sevmeyenlerin uzak durmasi gereken sehir. hayir ofiste ne isi vardir ki bir farenin? patron ise aldi da bize mi haber vermedi? hep de ayni yerden kacarken goruyorum ben bagirarak ziplarken. bir de bizde sican olarak bilinenleri vardir ki, kedi mi diye bakarsiniz bahcede uyuz uyuz yuzunuze bakan o igrenc seye. soylemedi demeyin, gelecekseniz fareleri sevmeyi ogrenin!
london eye adlı dönmedolaptan kuşbakışı görülebilecek olan, rüya şehir.
london eye a kesinlikle binin, güneşli bir gün hydepark ta götü devirip uyuyun. thames cruiselara katılın, big ben e göre saat ayarlayın. covent gardenı mutlaka ama mutlaka gezin. eylül başında yapılan nothing hill festivalini izleyin. metrosunda kaybolun. national galery yi, natural history museum u, The British Museum u , Tower of London ı ,Madame Tussaud's u , St Paul's Cathedral ı , london dungeon ı gezin, gece klüplerine gidin.
gezmekle, görmekle bitmeyecek muhteşem bir şehir. eğer öğrenci olarak ingiltereye gidiyorsanız oxford, brighton, bournemouth ile birlikte ilk tercihlerinizden birisi olması gereken şehirdir. ulaşımı, kalacak yerleri, yemesi içmesi feci pahalıdır ama birçok dükkanda eleman aranıyor yazısı görürsünüz. yani iyi kötü bir iş bulmak ve haftalık 200 siterlin civarı kazanmak mümkündür.
genç insan ne yapıp ne edip bir süre yaşamalı bu ülkede bu şehirde. hayatınızın geri kalanını, hayata bakışınızı feci halde etkiliyor bu şehir.
iki uc haftada bir festival duzenlenen sehir. yol calismalari istanbul dakinden beter hale gelmis, yol calismasi icin kapatilan bir yol bir aydan once acilmiyor.
ingilizin neredeyse bulunmadigi sehir. her yer hintli, polonyali ve turk dolu.
türkiye'den gidilmeden önce, internetten araştırma yaparken iklimine de bakılması gereken şehir. aksi taktirde, mont ve benzeri giyim eşyalarına para verilebilir.
en belalı yeri de moosaayyt'dır. *
sokakları buram buram tarih kokan, ancak asil (!) ingiliz tarihi göz önünde bulundurulduğunda kokusu burun direklerini sızlatan şehir. Londra'daki bütün caddeler, sokaklar, köşeler, meydanlar kısacası her yer aynı zamanda umumi tuvalettir, rahat olun. ingilizler sanıldığının aksine turistlere yer & yön konusunda son derece yardımcı ve güleryüzlü olurlar, ancak turistler göz mesafesinden kaybolduğu anda haklarında yoruma başlarlar. Çıkartılamayan ingilizce aksanını sempatik bulmazlar çünkü artık hintliler bu işin cılkını çıkarmıştırlar. Bir de Wimbeldon da tenis oynayanlar falan oluyormuş, ara ara, onları da bir bilene sormak lazım artık..
şehircilik anlayışının, farklılığa tahammülün ve bir kültür başkenti yaratmanın özümsendiği, metropol kelimesine varlığıyla anlam katan şehir.
şöyle ki...
belki de en sade ve en anlamlı anıt ikinci dünya savaşında alman bombardımanı nedeniyle ölen "gönüllü işçi kadınlar" anısına yapılandır. kırım savaşı anısına yapılan anıt ta bir türk için en azından anlamlıdır.
nothing hill tam anlamıyla bir antika cenneti, insanı büyülüyor. meraklılarını şeker çuvalına düşmüş afacan kadar mutlu edebilecek bir yer.
buckingham sarayına gelince... sarayın giriş kapılarının karşısında yer alan, sol taraftaki heykelin işçiyi temsil ettiği elinde bulunan çekiç'ten bellidir. sağ tarafta ise elinde orak bulunan ve çiftçiyi temsil eden bir kadın yer almaktadır. sembolizasyon dedikleri böyle bir şey olsa gerek.
çiftçinin fotosunda farkında olmadan bir de uçan daire çekmişim nasa'ya gönderdim cevap bekliyorum.
devam...
ayrıca sarayın parkında kocaman mor bir ağaç vardı, adeta hayatın anlamını bulmuş... neyse abartmıyayım lost'un finalini izlemiş gibi bakakaldım sevgili okuyucular.
genel olarak şehirdeki mimari tek kelimeyle inanılmaz iki kelimeyle yine inanılmazdır, ikinci kelimeyi bulamadım. neyse.
ve insanı içene çeken bir piccadilly circus vardır ki, kelimeler yetersiz kalır gözlerinizle görüp içine doğru çekilişinizi hissetmeniz gerekir. baktığımda kendimi eczanede adı okunup, prozac'ını alması istenen ally mcbeal gibi küçücük hissettim.
ayrıca haftanın her günü, günün her saati, her yerde, koşuculara rastlayabilirsiniz.
kısaca londra taksileri, çift katlı otobüsleri, telefon kulübeleri, mimarisi ve parklarıyla anlatıldığı gibi olmakla beraber anlatılanlardan çok daha etkileyicidir.
Emlak piyasasinin inanilmaz dinamik oldugu sehirdir. Central London diye tabir edilen merkez bolgede 30-40 metre kare bir studyo daire 500 bin sterline alici bulabilir. Bunun ana sebebi, Amerikalisindan Japonuna kadar bircok zengin insanin Londraya gelip yerlesmeye calismasidir. Ikinci bir sebeb ise , Londra'da buyuk firmalarin yil sonunda verdikleri prim odemeleridir. 2006 sonunda bir kisiye odenen rekor prim 58 milyon sterlindi.
Hem yabanci hemde yerli zenginlerin akin etmesiyle arz/talep ikilisinden talep olani cosmus, insaat yasaklarindan dolayi arz yerinde saymis ve sonuc olarak fiyatlar yilda 15%-20% artar duruma gelmistir.
Londra, ingiltere'nin ve Birleşik Krallık'ın başkentidir.0 derece meridyeninin geçtiği
Greenwich Londra'dadır.Dunyanın en önemli iş ve finans merkezlerinden biridir. 8 mılyon nüfusuyla AB nin en kalabalık kentidir.(Greater London 12milyon) 300'den fazla farklı dil konuşulmaktadır. Uluslararası turizmin kesişme noktasıdır uluslararsı havaalanı bulunmaktadır.
Bunların en büyüğü Heathrow'dur.En önemli turistik mekanları, Parlamento Binası,Tower Bridge,Tower of London,Buckingham Sarayı,Trafalgar Meydanı ve London Eye dır.Nüfusu 7.200.000'dir. Km² 'ye 4.573 kişi düşmektedir.Merkez şehir City of London ve 32 borough(Türk yerel yönetim sistemindeki ilçe benzeri) dan oluşur.Avrupa'da en fazla beyaz olmayan nüfusun yaşadığı şehirdir. Yaklaşık 250 değişik lisan konuşulmaktadır. Yeşili bol olan bir şehirdir. Londra'da 143 adet kayıtlı park ve bahçe vardır.
kendimi alice harikalar diyarinda gibi hissetmeme neden olan kent.. manik depresif havasina, bir anda bardaktan bosanircasina yagan yagmuruna ragmen ikincci dakika gunes acmayacaginin garantisini kimsenin size veremeyecegi sehir.. hersey ama hersey rengarenk burda.. insanlar, sokaklar, vitrinler, hayat.. 3 ayi uc gun gibi yasamama neden olmus siginak.. gece yarisinda metrodan oluk oluk insanin leicester square'deki publara aktigini gorunce, girdiginiz (soho civarindaysa muhtemelen gay) clubta calan zamanin otesinden sarkilarda ( 80ler dahil) insanlarin nasil eglendigini gorunce kendinizi bir filmin icinde gibi hissedebileceginiz, herkesin herseyin alabildigine rahat, para kazanmanin alabildigine zor oldugu diyar.. tutunabilirseniz ne ala.. ip ustunde yurumek gibi.. ama duzene kaptirirsaniz kendinizi asla donmek istemeyeceginiz bir yer.. gelene de gelmek isteyene de tavsiyem.. burdayken tadini cikartmaya bakin.. gordugunuzun otesinde anlamaya calisarak..
diğer ingiliz şehirlerine nazaran çok kalabalık olan dünyanın en karışık ama trafiği çok rahatlatan metroya sahip olan heathrow havalimanı* ndaki olaylardan sonra adı iyice duyulan gidip görülesi yer.
nüfüsu 10 milyon olduğu söylenir ama oraya bir çok turist öğrenci göçmen vs. gittiğinden zaman zaman 15-20 milyonu bulan şehir.
sokaklarında sarhoş bir vaziyette dolanırken beşiktaş 'ın eski başkanına rastladığımız şehirdir. ryu adamla fotoğraf çektirmiştir. heh adını şimdi hatırladım* serdar bilgili idi. hiç magazin programlarında göründüğü gibi değil di, o kütlede bir karış göbek vardı.