Leş mi? Kim diyor acaba bunu? Şehrin her yerinden tarih fışkırır. Birçok sokağın 300 yıl önceki mimariye uygun olarak hala korunduğunu görebilirsiniz. Drenaj sistemi mükemmeldir, kilolarca yağmur yağar ama 10 dk sonra yerde damla su göremezsiniz. Dikey değil yatay mimari esastır şehrin dokusu korunmuştur. Şehrin neredeyse yarısı parktır ve bolca yeşil alan bulunur.
21 yaşımda falandım, o zamanlar leeds'te yaşıyordum ama sık sık manchester, oldham, liverpool, wigan, harrogate, hebdenbrigdge, halifax, bradford gibi yerlere giderdim. çünkü yanında çalıştığım çok zengin bir iş adamı vardı adamın bu şehirlerde mekanları vardı. izinli olduğum bir gün geceden bir otobüse atlayıp londra'ya inmiştim. vardığımda sabahın körüydü. victoria couch station. sonra westminister, buckingham, london eye, waterloo, national gallery, hyde park, trafalgar, piccadily. hey gidi. ingiltere gerçekten güzel memleket be. portekiz, danimarka gibi birkaçı hariç tüm avrupa'yı gezdim diyebilirim. hatta ülkesini geçdim bazılarını şehir şehir biliyorum. bazı ülkelerde bizzat yaşadım. fakat ingiltere bir başka gerçekten.
edit: şimdi pasaporta baktım da 20 yaşımdaymışım. vay amq.
güneyinde yaşadığım güzel şehir, sokaklarında 300 den fazla dil konuşulur her teci milletten birilerine rastlayabilirsiniz, bizim milletten birilerini her yerde görebilirsiniz ama daha çok yaşadıkları yerler kuzey londra tarafı olup bulundukları enfield, edmonton, tottenham, wood green, haringey vb. bölgeler suç oranlarının yüksek olduğu yerlerdir, barınma ve ulaşım şartları diğer şehirlere göre pahalıdır, yeme içme konusunda çok kaliteli restoranlara sahip olmakla birlikte birim üzerinden uygun fiyatlara karın doyurmak mümkündür, şehrin bir yanında gündüz vakti ot çeken birilerini görürken diğer bir yanda otobüsten inerken şöföre teşekkür eden insanlara rastlarsınız.
Rüzgara karşı zaafım var galiba. Ağustos'ta geldik hava güneşli ama uyuz uyuz esen rüzgar yüzünden yine üşüyoruz. Kışın anlayış gösterdik de ağustos ortası ne rüzgarı amk.