sıradanlıktır. londra'da güneşli bir günde çayır çimene uzanıp bira içmekten daha zevkli olmayacaktır. her gün yağmur yağıyor zaten memlekette, ne diye yağmur istiyorsun hala?!
hayatın normal akışıdır. yağmurlu bir günde londra'da bir kafede değil, deniz feneri olan bir sahil kasabasında olmayı tercih ederim. londra'da ancak insanın içini ısıtan bir güneşte parkta güneşlenmek farkındalık yaratır.
cafe de oturmanın en üst düzey halidir. mesela piccadilly de sol tarafta bir nero vardır yaslanırsın camın yanındaki masaya yağmurda sakin sakin koşuşturan insanları izlersin bir şeyler okursun mutlu olursun sebepsiz yere.
dışarıda yağmur varken terlik giyen kadınları görürseniz şaşırmayın, trafik de felç olmaz orada, 15 dakika sonra güneş yeniden gülümser bile. hüzün getirmez orada yağmur, aksine hep cıvıl cıvıldır sokaklar.
ankarada 750 lira kira verdiğimiz beş para etmez öğrenci evinde, 350 liralık kitaptan ders çalışıp, içmeye ayranımın olmamasını hatırladığımda bana hüzün verendir.
cafeden kasıt starbucks ve nero ise ha yağmurlu istanbulda olmuşun, ha trafalgar square ya da picadilly taraflarında olmuşun atmosfer açısından pek bi sikim farklılık olmaz.
saat beş-altı gibiyse, hafif hafif kararmaya başladığında hava elinizde sıcak bi kupa çayla yağmurun tadına doyum olmaz.
londraya gerek yok.
mis gibi anadolu evınde, sobanın dibine tünemiş de olabılırsınız.
oldukça gereksiz para israfıdır. n'olcak boyun mu uzayacak? dedirtir. cafede oturup kahvesini içerken kitabını okuyan adam olamayanların yanından geçmeyeceği şeylerdir. gerçekten de çok gereksizdir. abi ne gereksiz işlerle uğraşıyorsunuz yahu. **
herhangi bir ülkede herhangi bir havada herhangi cafe de olmaktan farkı yoktur.
yani tek farkı; osmangazi de yağmurlu bir havada cafede olmak ya da sultanbeylide yağmurlu bir günde cafe de olmak cümlelerindeki dolaylı tümleçlerin sıradan ilçeler olması. yoksa iki yerde yapılan eylem ve hava aynıdır.
rize ayder'de gece uzanıp gökyüzünü seyretmek yada muğla datçada yazın gecenin hafif esen yeliyle beraber soğuk bira eşliğinde içilen sigaranın yanında hiç bir şeydir.
+ abi şimdi londra'da olmak vardı bee.
- hayırdır lan. neden ?
+ şimdi yağmurludur orası. heyt bee.
- eee.
+ şimdi millet cafelere hücum etmiştir.
- hımm. lan olm amacın ne *mk.
+ işte yağmurlu bir günde londra'da cafede olmak isterdim.
- niye olm niye ? istanbul'un boku mu çıktı. oranın yağmurları c vitamini mi barındırıyor.
+ ya şey...
- la siktir git bi çay koy. beş çayım gelmiş benim de zaten.