hunter richards filmi
chris evans,jessica biel,jason statham,kelli garner in rol aldigi film
cok az mekanla cekilen, ilginc diyaloglar kullanilan, bence izlenmesi gereken film
Aynı zamanda porcupine tree şarkısı. Aslında sözleri porcupine tree'nin don't hate mişarkısı ile aynıdır ama müzik farklıdır. Tek gitar ve piyano melodileriyle sizi derinden etkileyecek bir müziğe sahiptir.
ilk dakikalari garipsenerek izlenebilecek bir film. bir saatte bir torba kokain ceken erlerin aralarinda gecen sohbet akli ba$tan alir. cok saglam dialog aki$ilarina sahiptir, tanridan, korkulardan, ihanetlerden, terkedili$ler ve terkedi$lerden bahsedilir, dem vurulur. jason statham yine harikulade oyunculuk sergilemi$tir ki iktidarsizligini itiraf edip, bagirdigi banyo sahnesi cok ba$arilidir.
jason statham ı görünce vurdulu kırdılı bir film sanarak büyük bir merakla izlediğim film.
sevgilisi tarafından terk edilen bir gencin yaşadıklarını anlatıyor ki bence konu olarak yeterince sıkıcı. sadece diyalog üzerine kurulu ve sanki kendinizi bir arkadaşınızın derdini dinliyor gibi hissediyorsunuz. buna benzer başka bir film de;
en guzel yeri covent garden,en turistik yeri leicester square,en luks yeri knightsbridge,en sanatsal yeri south bank,en ucuk yeri soho olan guzel sehir.
fell like i'm invisible
as i walked in the middle of the drizzle
landed in a place which is folded up
london please hold me up
where are the caresses promised?
how the street are paved
with cold souls, cold souls
feel like i m invisible
as i walk in the midle
what a pity, what a pity, what a pity
fallen out of like, with the city
hard to get a smile in a mile down
frowns, there's not enough love in this big town.
where is the love, where is the love?
cold souls
where is the love, where is the love?
cold souls
a love in this big town
cold souls
where is the love, where is the love?
you promised me love
feel like i'm invisible
feel like i'm invisible
feel like i'm invisible
feel like i'm invisible
exorcised the demons inside my head
as i walk i like what it was
es geçilmiş şahane filmlerden. diyaloglar oldukça etkileyici ve her şeyden önemlisi herkesin başına gelmiş, gelebilecek türden, hele ki tanıdıksa bu olay size sonunda çalan troy bonnes - crime ile zırıl zırıl ağlatabiliyor.
londra sehrinin, bu sehre bir kere ayak basanlarin o dakikadan sonra kullanmayi yegledikleri ismi. pardon ney`din diyenlere landin landin, londra yani derler. havali oldugunu zannederler. hiyarlar. *
gitmek için 1 yıl 6 ay para biriktirdiğim ülke başkenti.
gece hayatıyla ve kumarhaneleriyle gecenin nasıl gittiğini anlayamayacağınız şehir.
şehirde ingilizden başka her vatandaşı bulabilirsiniz.
alt yapısı çok sağlam olan bir şehirdir terörist in biri belinde c4 metroya girer sonuç sıfır terorist patlar ölür metroda 1 tane seramik bile inmez
edit: bizim ülkemizdeki gibi tuvalet seramikleriyle yapılmamıştır.
dunyanin en eksi metro hattina sahip sehir. (bkz: dunyada metronun ilk kuruldugu yer)
avrupanin en pahali sehridir ayni zamanda.
en renkli barlarin, tiyatrolarin, sinemalarin bulundugu bir kent...
sisli puslu kiremit renkli sehir...
ama gorulesi ve yasanasi bir yerdir londra herseye deger
son olarak hic ingiliz goremeyeceginiz ama butun dunya kulturleriyle tanisacaginiz kozmopolit sehir....
filmin soundtracklarından bir tanesi... unutulması imkansız bir parça...
we spent some time
together walking
spent some time just talking
about who we were
you held my hand so
very tightly
and told me what we
could be dreaming of
there's nothing like you and i
we spent some time
together drinking
spent some time just thinking
about days of joy
as our hearts started
beating faster
i recalled your laughter
from long ago
there's nothing like you and i
we spent some time
together crying
spent some time just trying
to let each other go
i held your hand so
very tightly
and told you what i would be
dreaming of
there's nothing like you and i
so why do i even try?
there's nothing like you and i
son defa... "ne kötü bir şey" diyerek tanımladığımız, zor durum. son defa dokunmak, son defa olduğunu bilerek daha tutkuyla dokunmak, son defa olduğunu araya başkalarının gireceğini bilerek deli gibi dokunmak ve son defa olmaması için yine de dua etmek... daha kötüsü var mı? alıştığınız, sevdiğiniz, kendiniz olduğunuza inandığınız şeyden kopma zorunluluğu. hala bir şans var gibi gelir ancak bazen kendi ellerinizle uğurlarsınız hem de öperek. izlediğim, hayata dair güzel filmlerdendir. hüngür şakır ağlatmıştır. "hayır ayrılamazsınız" nidaları yükseltmiştir.
bu arada jason statham denilen şahsın da vurgunu olunmuştur.
--spoiler--
- Ne kadar çıktınız.
+ Kim? London ve ben mi? iki buçuk yıl.
- Ayrılmanız?
+ Altı ay’ı bir kaç gün geçti.
- Gün sayıyorsun Syd. Bu iyi değil.
--spoiler--