lolita

entry93 galeri30
    68.
  1. Şu ana kadar hayatımda okuduğum en iyi girişe sahip kitaptır. Nabokov ne güzel de yazmıştır:

    “Lolita, hayatımın ışığı, kasıklarımın ateşi. Günahım, ruhum, Lo-li-ta; dilin ucu damaktan dişlere doğru üç basamaklık bir yol alır, üçüncüsünde gelir dişlere dayanır. Lo-li-ta.”

    yönetmeni adrian lyne olan 97 yapımı film uyarlamasında ise aklımda kalan en çarpıcı sahne, Dolores'in şeffaf elbisesiyle bahçede yüz üstü uzanıp çimleri sulayan fıskiyeler altında ıslanmasıdır. (bkz: muhtemelen herkesin aynı sahne aklında yer etmiştir)
    3 ...
  2. 67.
  3. siyah beyaz bir stanley kubrick filmi. açık söylemek gerekirse bizim eski filmlerimizden pek farkı yok.
    1 ...
  4. 66.
  5. Öncelikle güzel bir kitap ama kesinlikle 20.yüzyılın en iyi romanı da değil.

    --spoiler--
    Kitabın en güzel sahnesi Humbert Humbert Lolitayla vedalaştırken '' Yarın ya da sonra ki gün gelirmisin diye sormuyorum ama bir gün, bir gün gelip benimle yaşarmısın sorusuna Lolita'nın direk hayır demesi, bence kitabın en güzel yeri buydu. Bu arada Humbert Humbert ta romanlar tarihinin sağlam o.ç lerinden biri oldu gözümde.
    --spoiler--

    10/7.5
    1 ...
  6. 65.
  7. güzel çekici ve çok genç kızlara verilen vazıf, rütbe.
    1 ...
  8. 64.
  9. Romanda bir profesörün, ergenlik dönemindeki üvey kızına olan tutkusunu anlatıyor. Zamanında büyük tepki toplayan ve sansürlenen eser, Stanley Kubrick tarafından beyazperdeye de uyarlandı.
    1 ...
  10. 63.
  11. 1962 yapımı stanley kubrick filmi. "annenin babası türk bile olsa umurumda değil. ama tanrıya inanmıyorsan kendimi öldürürüm" gibi ırkçı, aşağılayıcı, kubrick gibi bir adam hiç yakışmayan bir repliğe sahip film. bu cümle stanley kubrick'e ait değil. senaryoyu o yazmamış, ama yönetmen o. en az yazan kadar ortak bu iğrençliğe. kendisine nihat doğan'dan "kırdın kalbimi gel al gönlümü" adlı eseri armağan ediyorum.
    4 ...
  12. 62.
  13. lise son sınıfta okuyan ya da üniversiteye yeni başlamış olan 18 - 22 yaş gurubunda olan kızlardır. her erkeğin rüyalarını süslemekle birlikte seks objesi olarak görülmektedirler. ama hakkaten taş kızlar lan.
    2 ...
  14. 61.
  15. 60.
  16. roman artı filminin etkisiyle literatüre kazandırılan kelime. tıpkı (bkz: la dolce vita) gibi. neyse bilindiği üzere filmin iki versiyonu var. kubrick ve lyne. kitabı okumayan ama iki versiyonu da izleyen biri olarak kubrick' inkini değerlendirmeyi tercih ediyorum. lyne versiyonu fazla demagojik ve tepkiye muhtaç geldi. tabi jeremy irons' un oyunculuğuna diyecek yok. hatta james mason' dan başarılı bence...

    ---olası spoiler ibaresi---

    yine uyarlama bir senaryo ile (ki nabokov bizzat senaryolaştırma aşamasına dahildir) karşımıza çıkan kubrick lolita' da yine bir karakterin dönüşümünü veriyor bize. filmin ince ince işlenmiş dramatik yapısı ve grotesk atmosfere diyecek yok. ve biz bir çok olay örgüsünün yanısıra humbert' ın düşüşünü izliyoruz. zira kendinden emin bir profesör olarak başlayan hum filmin sonunda şımarık küçük bir kızın oyuncağı olmuş durumda ve dahi hayatını harcamakta...

    çekildiği dönemdeki sansür uygulamaları nedeniyle kubrick filmde hep ucuna kadar getirip bırakma şeklinde ilerlemiş. bu bir yandan da izleyici ile interaktif bir ilişki kurma çabası. godard' ın dediği gibi aslında oyuncu yapmıyor filmdekini, izleyici onun yerine yapıyor gibi birşey. hasılı lolitanın ''seninle küçük bir oyun oynayalım'' deyip hum' ın kulağına fısıldadığı ve sahnenin karardığı sekansta aslında sapkın düşünceleri(eğer var ise) kuran sizsiniz deniyor. hitchcock' unrear window' da bizi maruz bıraktığına benzer bir yöntem. bir taşla iki kuş ve filmi yargılamadan önce bir aynaya bakın deme şekli. hoş...

    kubrick yine de tedbirli davranıp filme belli belirsiz bir melodramatik hava vermiş. ciddiyeti azaltan bu hava özellikle sellers' ın sahnelerinde grotesk bir kimliğe bürünüp psikopatiyi arttırıyor.

    filmin en hoş sahnelerinden biri hum ile ''yeni'' eşinin yatakta iken kadının lo' yu yatılı okula gönderme kararını açıkladığı sahne. bu sahnede kubrick humbert karakterini eşi ile lolita arasına koyuyor. bir seçim şansı. humbert yatağın diğer yanına döndüğünde ise silah ile karısı arasında kaldığını görüyoruz. ki bu da başka bir seçim şansı. bu sahnenin dramatik analizi bizi filmin gidişatı hakkında uyarıyor zaten. ama dramatik yapı anlamında filmin en başarılı sahnesi bence...

    peter sellers ile ilgili çok bir şey söylemeye zaten gerek yok. yine ve dahi yeniden insanüstü bir performans. öyle ki sellers' a bir yan rol vermek mümkün değil bence. çünkü sellers yan rolde bile öyle sivriliyor ki başrolü gölgede bırakıyor.

    filmin açılış sekansındaki quilty(sellers) bölümü filmin görsel ve anlatımsal olarak en orijinal yeri. burada quilty' nin tavırları öyle absürd ki gerçekliğine inanamıyorsunuz. quilty filmde ve romanda gerçek bir karakter olarak çizilmiş olsa da buradaki çift yönlü ezoterik anlam oldukça açık. film boyunca içindeki karanlık yanı keşfeden humbert en sonunda ona yenilir. burada bir günah çıkarma söz konusudur. alegorik biçemde humbert kirli alter egosunu öldürerek kendini aklar. ve bu sahnede son kurşunun tabloda girdiği yer bize kendi kirli yanını öldürürken aslında tüm hikaye boyunca uğraştığı lolita ile ilişkisini bitirirdiğini gösterir. bu sahnedeki olağanüstü ışık kullanımı, sellers' ın grotesk oyunculuğu, hafifçe film noir havasının verilmesiyle birlikte kubrick sinemasının belki de en iyi sembolizmi vardır. ilk defa kubrick' e görsellik dışında saygı duyduğum film oldu bu sebepten. tabi yine kitabı bilmemem ve nabokov' un kitabı bizzat senaryolaştırması bunda ne kadar etkin olduğu konusu bu durumu etkiliyor.

    bir spartacus ile karşılaştırdığımızda bu film ışıl ışıl. konunun biraz ağır akışı belki bazılarını sıkabilir. ama benim en takdir ettiğim kubrick yapımlarından biri. zira anlatacak bir hikayesi olmayan bir yönetmen kubrick. çektiği tüm filmlerin uyarlama olması dolayısıyla konunun kendi anladığı ölçüde filmin başarılı olma şansı artıyor. konuyu biraz dağıttık galiba ama neyse...

    hamiş paths of glory ve dr. strangelove ile birlikte kubrick filmografisinin köşe taşlarından biri. yananlatım ve alt metinler ile çözümlemek için iyi bir örnek. tüm bunlara rağmen kubrick' in görsellik açısından tanrısal ama anlatacak bir hikayesi olmayan, dolayısıyla auteur olamayan bir yönetmen olması, iş bu sebepten asla bergman, godard yada fellini gibi bir sanatçı olmadığı konusundaki ayak direyişim sürmektedir. sevgiler ile...

    ---olası spoiler ibaresi bitti---
    6 ...
  17. 59.
  18. 58.
  19. hayatımda hiç dinlemediğim kadar psikopatça sardığım şarkı.
    yahu sözleri o kadar saçma ki beni gece yarısı derin bir uykudan uyandırsan daha mantıklı söz yazarım. bu kadar da olamaz. olmamalı.

    o ne biçim lolita
    otuzbeşinde manita

    diye söylemesi daha güzel. anlamda çok da bir değişiklik olmuyor sonuçta. şarkı dandiğin önde gideni zaten. ama sağlam bir altyapı var gibi.

    klip iğrenç zaten. tolgahan sayışman'dan yönetmen olmaz. onu öğrendik.
    3 ...
  20. 57.
  21. 56.
  22. gösterilen ilgiye müteşekkir olan yazar. *
    3 ...
  23. 55.
  24. az evvel sözlükte kimseden ilgi görememekten sıkılmasıyla tanıştığımız yazar kişisi sözlüğümüzün bu tarz konulara daha duyarlı olmasını bekliyoruz...
    4 ...
  25. 54.
  26. 53.
  27. jeremy irons' ın oynadığı filmim son 10 dakikası şahanedir.

    --spoiler--

    --spoiler--

    öncelikle adamın hasta ve sapkın olduğunu belirtelim ki sapık olarak değerlendirmesin kimse. lolita adama dönmek istemeyince nasıl bir hayal kırıklığı yaşadığını görürsünüz ve jeremy irons bunun için saygıyı hak eder fazlasıyla. sen o kadar değer veriyorsun ki karşındakine hatta onu bazen sarıp sarmalamak istiyorsun kimseyle paşlaşmamak için ama o kimsenin adını bile bilmediği uzak, tozların içindeki bir kasabada kimsenin iplemediği bir adama değer verir ki tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi ve insan filmin sonunda bunun doğru bir ilişki olmadığını bilse de en azından o kadar da kızamaz jeremy irons' ın oynadığı karaktere.

    --spoiler--

    --spoiler--
    1 ...
  28. 52.
  29. berkay isimli şarkıcı 'kıracak sandım' dan sonra belimi diyecekken kalbimi der bu şarkıda. olum sezen aksu' nun oğlu bu şarkıyı nurgül yeşilçay için yapmamışsa noluyum. bu arada güzel şarkı dinliyorum, söylüyorum; insanın içindeki abazayı ortaya çıkartıyor.*
    0 ...
  30. 51.
  31. Joli garçon şarkısı ile tanıdığım şarkıcı kadın.
    0 ...
  32. 50.
  33. bir külah markası.
    dondurmacıda çalıştığım 4 gün içinde başımı belaya sokabileceğini düşündüğüm bir durumdu, fakat kimse dikkat etmedi herkes dondurmasını yedi. ne dikkatsizmiş millet anasını satayım, adam bir yediği dondurmanın külahının markasına bakar, demi?
    1 ...
  34. 49.
  35. yazarlığını yeni farkettiğim şahsiyet.
    0 ...
  36. 48.
  37. şarkının sözlerinden daha acı olan şeyse söz ve müziğin -sevgili- sezen aksunun oğlu mithatcan özer'e ait oluşudur. sen yıllarca güzel güzel sözler yaz insanları düşünceden melankoliye, melankoliden eğlenceye sürükle oğlun gitsin böyle sözler yazsın.

    --spoiler--
    ne kovaladığım belli
    al yaş olmadan elli
    --spoiler--
    3 ...
  38. 47.
  39. berkay ' ın bir şarkısıdır, dile feci şekilde dolanmaktadır ve çok derin anlamlar barındırmaktadır.

    --spoiler--
    o ne biçim manita !?
    35 inde lolita
    kıracaksan kır kalbimi
    o daha neler görmüştür
    senin benim gibi kimi gömmüştür?
    --spoiler--
    2 ...
  40. 46.
  41. 45.
  42. söylediklerinde şaka yapıyorlar sanıyordum, meğer varmış ciddi ciddi böyle bir şarkı. hadi sadece olsa iyi, tuhaf bir şekilde takılıyor dile, olduk olmadık yerde o ne biçim manita, aman tanrııımm diye haykırıveriyor insan...
    2 ...
  43. 44.
  44. diğer bir adıyla 'Beyaz Irktan Dul Bir Erkeğin itirafları' Vladimir Nabokov'un sıradışı mükemmel bir romanı. Le Monde'un Yüzyılın 100 Kitabı listesi'nde 27inci sırayı almaktadır,dikkatinizi ayrıca celbederim.

    --spoiler--
    Hiçbir dilin sihirbazı, elinde dudak ısırtan bir ayna, siyah kadife perdeler ve örtük çağrışımlarla gelenekler olmadan, bir dilin sınırlarını frakının kuyruğunu sallayarak aşmayı başaramaz.

    Vladimir Nabokov
    --spoiler--
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük